6
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
2586
Okunma
Edebiyat, güzel sanatlar, müzik, resim v.s. bunlar hayatımızda ve günlük yaşantımızda o stresli ve sıkıntılı günlerimizde bizleri rahatlatan ve ilk başta hobi olarak başladığımız uğraşlardır.
Zaman içinde içimizde olup, bir kibrit çöpünden çıkacak küçük bir alevle birden bire bize müthiş bir zevk ve doyum verir bu uğraşlar. Sonra bir bakarız ki bu zevk aldığımız ve aklımızdan hiç çıkmayan hobilerimiz ruhumuzu sarmış ve hayatımızın çoğu kısmını almıştır.
Bunları yazıyorum. Çünkü hepsini yaşıyorum. İlk yazımı oturduğum İl’de çıkan ve şu anda da iki ayda bir yayınlanan “ Sanat Sokağı “ dergisine yazmıştım. O ilk yazıyı yazmama vesile olan Sevgili arkadaşım ve dostum Semra KOCABAŞ ‘ a borçluyum. Ve sitemiz aracılığıyla bir kez daha teşekkür ediyorum kendisine.
Zaten yakın olan arkadaşlığımız esnasında günlük sıkıntılarımızı paylaşırdık. Sanırım sıkıntılı bir dönemdeydim. Bana sadece "arkadaşım benim için bir şeyler yazar mısın ? "dedi. Ben de yazdım. Çok mükemmel bir yazı değildi. Ben o yazıma, tüm samimi duygularımı dökmüştüm. Ve yayınlandı. Benim için ilk, onlar için ilk olmayan o sayı benim için çok önemliydi. Ben sanat adına bir şeyler yapmaya çalışmıştım. Önemli olan da buydu. Ortaya bir eser çıkartmak. Duygu ve düşünceleri beyaz kâğıda dökmek. Ortaya çıkarttığımız bu eserleri okunsa da okunmasa da okuyucunun gözleriyle paylaşmak. Biz bunları yapmaya çalışıyoruz hep beraber. Bizler hayal gücümüzü kullanıyoruz. Gözlemlerimize dayanarak veya yaşanmış olayları hikâyeleştiriyoruz. Sonuçta amaç, her yazdığımız hikâyede ve yazıda okuyucuya mesajlar iletebilmek.
Sanat aşktır. Kapıldığımız anda bütün hücrelerimizi sarar. Esir alır. Ondan kopamazsınız bir daha. Ben, bir buçuk ay önce, dergimin altıncı yıl kuruluş yıldönümü nedeniyle bir organizasyona katıldım. Çok ince bir düşünceydi. Yönetim tarafından organize edilmişti. Davetli olarak ben ve yazar arkadaşlarım da vardı gecede.
Programda saz ustaları ve ozanların da katılımıyla hoş bir program olacaktı. Tüm ilanlar ve afişler, hatta radyodan reklâm yapılmasına karşın toplam olarak altmış kişiyi geçmemişti. Bu durum karşısında sanırım benim üzüldüğüm kadar diğer yazar arkadaşlarım ve katılımcılarda üzüldü.
TRT halk müziği saz ustalarından Kemal Kaplan ve oturduğum İlde ikamet eden Aşık Kaplanı de vardı. Bağlama eşliğinde halk ozanlarını andılar. Hepsinin gözlerinde ve sahnedeki konuşmalarında o hüznü gördüm. Biletler satılamamıştı. Salon dolmamıştı. Ama yine de az sayılabilecek katılımcı ile bizim moralimiz bozulmadı. Sanata ve sanatçıya verilen değer konmuştu ortaya. Başka ne söylenebilirdi.
Buruk ta olsa, hayal kırıklığı da olsa sanat adına çok güzel bir akşam geçirdim sevgili dostlar.
Yılın yazarına ödülü verildi. Sevinçle ödül verilen yazarımızı kutladık. Türkülere eşlik ettik. Eğlendik. Önemli olan bizim o coşkuyu yaşamamızdı. Gelen de sağ olsun, gelmeyen de!Sanat adına en azından bir kibrit çaktık. !
Bu yazımı okuduğunuz için hepinize teşekkür ediyorum sevgili sanatsever dostlarım.
12.06.2009 Nermin KAÇAR