11
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
686
Okunma

Son yıllarda yeniden ilgi odağı haline getirilen Eurovision’da; şarkıcılar dışında pek bir şey değişmese de! Sonuçlar günler öncesinden belli olsa da!
Puanlamalarda komşu sistemine devam edilse de! “Yarışma gecesi” YİNE HEYECAN YAPTIK…
Ekonomik krizin en fazla can acıttığı Rusya bile yarışmaya inanılmaz ışık gösterileriyle hazırlanmıştı…
Bu yıl kalitenin artığını, şarkıcı ve şarkı performanslarının yükseldiğini gördük..
Müzik ve politikanın iç içe olduğu yarışmada müzikal anlamda kazanmak ön palanda gözükse de, başarı “her seferinde olduğu gibi” yine politik gözüktü! Şarkınızın başarısı yine ülke olarak kabul görmeniz anlamını taşıdı… Kısacası, yarışma da sadece müzik değil, iktidar ve dış ilişkilerde aynı derecede bir sınav heyecanından geçti!
Yarışmanın en dikkat çeken, gönül okşayan şarkıları ve şarkıcıları; kendi ülke ruhunu yansıtan , “melodilerinde” kendi özgün motiflerini yansıtanlardı…
“Melodik ve romantik yapısına şarkıcının yüksek enerjisi de eklenince NORVEÇ’İN MASAL TADINDA ki Şarkısında başarı kaçınılmazdı” desek de… eğer hiçbir siyasi taraf ve endişe olamadan puanlama yapılsa idi, Norveç ile Azerbaycan’ın birincilik için çekişmesini görebilirdik.
Onlar birincilik için çekişirken bizler, günler öncesi ilan ettiğimiz birinciliklerle!
“İki ara bir dere de, en seksi şarkıcı unvanını da alan ‘Hadise’mizle,” mutlu mesut gecenin tadını çıkardık..
Hadise gecede ne sallandı, ne salladı yinede en çok “o” kazandı!.
Nasıl mı? Hadise’nin finale gelene kadar reklâmlar ve konserlerden 1,5 milyon dolar kazandığı belirtildi.
Tabiî ki kazanacaktı! Zaten bu yarışmaya katılanların hangi zihniyetle ikna edilmiş olabileceği ortadaydı…
Bu; “Kazansan da kaybetsen de, konserlerden, reklâmlardan cebine akan para sana yeter” zihniyeti olabilir mi?
İlk değil, sürpriz hiç değil. BİZDE Eurovision hikâyesi zaten hep böyle kurgulanmıyor mu?
Şimdi gelelim Hadise’nin neden ’hadise’ olamadığına? Ve ya nasıl 4’üncü olabildiğine!
Ses berbat, kostüm berbat, Show berbat…
Sahne kullanımı,renk ve gösteri son derece özensiz,enerji, yok,sıcaklık yok….
Şu bir gerçek ki Hadise canlı performans sanatçısı değil.
Buna rağmen kendi performansının da üstünde(!) bir şeyler yapmaya çalışarak ülkemizi temsil etme cesareti göstermiş olmasını alkışlamak gerek.
Asıl hadise; bizim hala 2009 yılında da inatla “düm tek tek”den başka Türkçe kelime bulunmayan bir şarkı ile yarışmaya katılmamız… İngilizce kompleksinden kurtulamamış olmamız…
Yarışmada Ermeni grubunun söylediği parça; neredeyse tamamen Türk ezgi ve folkloru kokarken!
Bizde ise; “şarkıyı söyleyen sanatçımızın Türk olması dışında(!)”Türk’e ait “ezgi, folklor, ruh, enerji” tek bir şey görünmüyordu?
NEDENSE her zamanki gibi keramet; kimliğimizle temsil edilmek yerine, “İngilizce” veya “İngilizce-Türkçe” dille oluşturulan şarkılarda, dilinde arandı…
Bu haliyle de şarkı ne Türkçe, ne de İngilizce… “Hilkat garibesi”….
Sorun şu ki, Türkçe olmayan,melodisinde Türk motifleri,Türk enerjisi taşımayan ‘birincilik’ Türkün olmamalı!...
Ses bayrağımız olan Türkçemizi ve zengin müzik motiflerimizi kullanmak, varken…bu kompleks niye!…ilgili kurumlara duyurmak istiyorum…