GEÇMİŞE YOCULUK
Değerine paha biçilmez dostum,
Arayış içinde kıvrandığını, zihninde meydana gelen bulanıklığı durultmak için sürekli araştırdığını biliyorum. Okuduğun kitaplarda zaman zaman gerçeğe yaklaştığını hisseder gibi olduğunu; ve bu hissin verdiği, tadına doyulmaz huzurun kollarına kendini bırakmak istediğini de.Lakin, içinde bulunduğun ortama, okuduğun kitaplara da sinmiş olan çelişkiler tekrar tekrar düşünce ve duygularını bulandırmaya devam ediyor. Böyle durumlarda rahmani fısıltıların sesini dinlemek için içine(yüreğine) kulak vermen gerektiğini bildiğinden eminim. gel görki, aynı yerden olmasa da ona yakın yerlerden duru fısıltıları anlaşılmaz hale getirmek için cızırtı misali asalak fısıltılar da geliyor. Yine başladığın yere dönüyorsun. Gidiş gelişler o kadar sık oluyorki bıkkınlık duygusuna teslim ediyorsun kendini.
Aradığın, insanlığın. İnsanca yaşamanın yolunun Allah’a kullukla mümkün olacağına inanmak istiyorsun. İstiyorsun diyorum, çünkü inanç, bulanıklığı kabul etmez.
Aradığın, kulluğun. Kulluğunu en güzel şekilde yerine getirmenin yolunun Kur’an klavuzluğunda ve Rasulullah rehber ve örnekliğinde yaşamakla mümkün olacağını düşünüyorsun, ama netleştiremiyorsun. Zira kaynaklarda gördüğün çelişkiler netleşmeni engelliyor.
Aslında engelleyen kaynaklar değil. Senin okuduklarını çok az düşünce süzgecinden geçirmen ya da hiç düşünmeden kabul etmen. Oysa düşünmelisin. okumaya ayırdığın zamanın en az iki katı kadar da düşünmeye ayırman gerekir.
"Hiç bilenle bilmeyen bir olur mu?" yu biraz düşün. Bilen kim? Bilmeyen kim? Diye sor kendi kendine.
"Dini, (yaşamak istediğin hayat tarzı) ehlinden(bilen ve bildiğini yaşantısıyla doğrulayan) alınız." sözünü de uzun uzun düşün. Ehil olan kim? diye sor kendi kendine.
"Ben ilim şehriyim, Ali de kapısı. Kim ilim şehrine gelmek istiyorsa kapısından gelsin" sözünü de düşün. uzun uzun düşünmene gerek yok. Mesaj açık ve net.
Şimdi zihninde, sel suyu bulanıklığına dönüştürdüğün bilgilerin bir kaç tanesini durultmaya çalışalım.
Ebu Hüreyre? Hadis rivayetinde neredeyse birinci sırada yer almakta okuduğun kaynaklarda. İkinci Halife zamanında, hadis uydurmaktan kırbaç cezasına çarptırılmış, hadis rivayet etmesi de yasaklanmış birisi.
Burda duralım ve hiç bir şey düşünmeyelim.
Bir an için geçmişe bir yolculuk yapmaya ne dersin. Tabi edindiğin bilgiler ışığında ve onlar araçlığı ile.
Efendimizin son günleri. O mubarek insan hastalanmış halde ama ayakta. Ordusu cihat emrini bizzat ondan almış. Genç bir komutan ve Ebubekir, Ömer, Osman gibi ileri gelenlerde orduda nefer. Genç komutanın emri uygulamasını engellemekle meşguller. Bahaneleri Rasulullahın hastalığı. Ali(as), ise Rasulullahın yanında, bakımını üstlenmiş. Ama Rasulullahın isteği ile.
ve vefat. Ali(as) üzgün, ağlamanın en makbul ve en doğru zamanı. Ali(as) da doğru olanı yapıyor. Ağlıyor.
Ömer girmiş Ebu Bekirin koluna, halife yapmaya götürüyor.
Söyler misin kardeş. O gün orada olsaydın nerede olmak isterdin?
Ali(as) ile ağlamak mı? Ebu Bekir halife olsun diye oy kullanmaya mı?
20-25 yıl sonrasına gelelim bir an.
Ebu Süfyanın oğlu Muaviye Şam’da Krallığını ilan etmek üzere. Ali(as) emirel müminin. Yani
Hicret gecesi Rasulullahı öldürmek isteyenler Krallık peşindeler, kendi hayatını Rasulullahın yaşaması için gözünü kırpmadan yatağına yatmak suretiyle fedaya hazır Ali(as) ise her zaman olduğu gibi İslam nurunun sönmemesi mücadelesinde.
Yer, Sıffin. Bir tarafta köleleştirilmeye hazır bir ordu-ki kölelik yaptıkları Muaviye.
Diğer tarafta, insanca yaşama mücadelesi veren Allah’ın dostu, Rasülünün Kardeşi, Mü’minlerin İmamı Ali(as).
Söyler misin? O gün orada olsaydın, hangi tarafta yer almak isterdin?
ve Kerbela...
Hüseyin(as), efendimizin torunu, cennet reyhanları, şehitler efendisi, Üçüncü İmam ailesi ve baba dostlarından bir kaç kişi ile bir tarafta.
binlerce azgınlar ve sapkınlar ise muaviyenin oğlu yezidin atadığı insanlığın yüz karası komutanın arkasında.
Bir an için o güne ve oraya gel. N e tarafta olmak isterdin?
....
Efendimiz(sav), Ali(as), Hüseyin(as) kısaca Ehil olan Ehlibeyt yaşıyor dostum. Onları bulmak, onları okumak ve onların öğretileriyle yaşamak hala mümkün. Senin aradığın gerçek bu.
ŞİMDİ UZUN UZUN DÜŞÜNEBİLİRSİN.
YORUMLAR
DEĞERLİ DOST ÇOK GÜZEL SORULAR BEN BİR ALEVİ CAN OLARAK CEVAP VEREYİM KİMSEDE ANILMASIN
ELBETKİ ÇOK HAKKSIZLIK VARDI PEYGANBER EFENDİMİZİN EYLİBEYTİNE BEN TARİHETE SU OLUP İMAM HÜSEYİNİN AVUÇLARINDA OLMAK İSTERDİM
VE HZ ALİ İLE HEYBER KALESİNDE ÇENGE ÇIKMAK İSTERDİM
O TARİHTEKİ HİLELERİ HEPSİNİ YAZIYOR TARİH KİTAPLARI
EYLİBEYTE YAPILAN ZÜLÜMLERİ ASILARIDIR BİLİNİYOR
BİZİM KIBLEMİZ İNSANDIR
YOLUMUZ HAKTIR
TEŞEKÜR EDERRİM SAYGILARIMLA
ZARALICAN
yıl 1980 anfide dersteyiz..hoca sanki biraz sonra olacakları bilmiş gibi..sakın sözümü ezib dersi terketmeyın hakkımı helAL ETMEM dedi..bir fitne başı geldi allah adına cihada çağırdı..sınıfın yarısı çıktı..sonra biri geldi diğer fitneyi çağırdı yarıya yakını çıktı..hocamla birlikte bir avuç korkak
kaldık içerde..kalmak çok ordu...zaten korkaklığı kaBULÜM UZUN SÜRMEDİ bende guruplardan birine katıldım..
teslimiyet aczini bilmekten geçer..sevgimle..
gerçekler örtbas edilemiyecek kadar gerçek olunca nekadar çaba gösterilse boşunadır
geçmişi eleştirmek bir fayda sağlamaz güneş varken yıldızların sırasına bakılmaz güneş varken zaten yıldızlar olmaz güneşi kaybeden insanlar yıldızların peşine düşer
yıldızlarda bir kurtuluştur ama onlarda ışıgını güneşten alır
peygamber efendimizin açıklıkla belirlediği bir şeyi reddetmek saygısızlık tır yani üzüm yemek değil bağcıyı dövmektir bilmem anlaşılabildimmi
saygılar
ashab kim?
vakit cuma. rasulullah minberde. hitabede bulunuyor camideki müslümanlara. günlerdir aç insanlar. çünkü kıtlık yılıdır o yıl. yakında gelecek olan kervan buğday arpa getirecektir. beklemekteler aynı zamanda. işte hutbe esnasında beklenen kervan gelir. bana kalmaz düşüncesiyle boşalır cami. unuturlar rasulullahı. unuturlar allahın "allahın rasülüni dinleyin" emrini.
içerde kalan üç beş kişi, emre itaat eden.
ashab onlar mı?
yoksa bir avuç buğdaya hutbeyi değişen mi.
tutunulduğunda yol gösterecek yıldız hangisi?
milyonlarca yıdız var. ama yol bulmaya yarayan sadece kutup yıldızı.
Ali(as) yolunu kaybedenlerin kutup yıldızıdır. ama önce o yıldızı tanımak gerekir. yoksa yolu kaybettiğinde aramaya kalkışırsan kutup yıldızını, bulmak için zamanınız olmayabilir.
o an içerde olan kutup yıldızları. ali(as), fatıma(as), ammar, selman, bilal, mikdad, ebuzer
saygılar.
eminali tarafından 4/9/2009 12:58:53 AM zamanında düzenlenmiştir.
"Benim ashabım gökteki yıldızlar gibidir.Onlardan hangisine tutunursanız kurtuluşa erersiniz." hadisi şerifinin izinde Efendimize(s.a.v)çok yakın olan o yüce şahışların birbirleriyle kıyaslanmayacak kadar ayrı değerlere sahip olduğunu unutmayalım...
marifet uzun uzun düşünmekte değil,kısa da olsa doğru düşünmekte değilmi...
bahsedilen durumlarda ne tarafta mı olmak isterdik,ben Peygamber sevdalısı gönüller adına cevap vereyim,
Ortada taraf diye birşey yok..Taraf varmış gibi göstermenin de bir anlamı yok...Ümmeti Muhammede tabi olanların gönlü,Peygamber Efendimizin(s.a.v) tüm aile ve arkadaşlarını sevecek kadar büyüktür...işte islam anlayışındaki tek gerçek...
Allah'ın selamı
Hz. Ebu Bekir es-Sıddîk 'ın
Hz.Ömer ibn el-Hattab 'ın
Hz.Osman bin Affân 'ın
Hz.Ali bin Ebu Talib 'ın ehl-i beytin ve tüm sahabelerin üzerine olsun..
Her şeyin en iyisini Allah Teala bilir şüphesiz...
saygılar...
"Ali, haklıdır. Muaviye ise haksız değildir." gibi aklın, kalbin ve mantığın kabul edemeyeceği bir sözü kabul edip, ne şiş yansın ne de kebap , bakış açısına sahip olanlar asla dost olarak hitap edemiyeceğim kimsalerdir.
Ali, haktır. Muaviye, batıl. görüşünde olan ve ruhu ve gönlü bu gerçeği tereddütsüz kabul eden, erkek - kadın her insan
hiçbir dünyalığa/dünyaya değişilmeyecek dosttur.
selamlar saygılar.