’İlahi bir kavşaktı rastladığım yer sana
ben oraya bakarken özlemlerimle
sen yüreğinle koşuyormuşsun zaten bana’

Yaşamdaki izler ruhun hatıraları
seni tanımaksa
yaşamın ayrı renklerini görmek
her satırımız yaşamak, yaşamı yazmak
tüm kelimelerin hakkı var
konu sen olunca, susulmuyor ki yar

her saniyede mutluluğun milyonlarca titreşimi
saliselerde değişimin pırıltısı var
an be an değişiyorsun
inanılmazsın ve parıldıyorsun
bütün baharlar kadar
kalbimdeki mühür çözüldükçe
aydınlığım oluyorsun
karadeniz gözlü yar

“Şimdi sığ sulardayız seninle, içsel titreyişlerle beyaz martıların ardındayız.
Köpüklerdeki notaların akışında, her yan yemyeşil, akislerimiz suda.....
Ruhlarımız kayıyor şimdi hilal gibi incelerek Marmara’ya....
Yüreğimiz titrek, yüreğimiz ürkek,
denizlerde yoldaş aksimizden tebessümle bakışıyoruz birbirimize...
Köpükler kadar beyaz, dalgalar kadar hırçın, bir sevdayı yaşamak adına....
Müthiş bir uçuş! Martıların gözbebeğinde sonsuzluğa açılan kapıyı görürken;
gözlerinin ışıltısında yaşamın, ruhunun ürperişi sarmalar beni sonsuza kadar”

bu iki damla değil
bu ırmak olup akma özlemi
ama ziyan edemem ki
gözyaşları çok değerli
hala düşürmedim işte
gözlerimdekini

yüreğimin titreyişinin halefi olan eriyişler akışın kutlu müjdesi
"sen ey!! " denirken titreyen can, gonca yüreğimi patlatan ilk bahar
ben dayanamam, ben ağlama moduna girdim bile çoktan
sen martı yoldaşımın gözbebeklerine bakınca ben patladım

yeşili içiyor sığ derinler
yeşilde susuyor hıçkırıklar
yosun kokusunu getiriyor
saçlarına takılan yıldızlar
gönlüme doluyor
sen kadar
yüzgörümlüğüm oluyor
iki damla
sisli duvağıma

Nadir sevda simetriğinde.....İki damlanın hikmetine vasıl olma zamanı...

23.05.2007 Kadıköy/İstanbul