Para, gübre gibi etrafa yayılmazsa işe yaramaz. baco
hacı ali
hacı ali

Hamdiye-14/ Mü'min öyle bir hayat yaşar ki....

Yorum

Hamdiye-14/ Mü'min öyle bir hayat yaşar ki....

0

Yorum

0

Beğeni

0,0

Puan

590

Okunma

Hamdiye-14/ Mü'min öyle bir hayat yaşar ki....

Hamdiye-14/ Mü'min öyle bir hayat yaşar ki....






’’Ölüm her an yanıbaşımızda. Ne zaman, nerede öleceğimizi bilmediğimize göre, son günümüzü yaşıyormuşuz gibi yaşamamız gerekir, aslında. Ama nefsimiz bize şeytanla ortaklaşarak bu gerçeği unutturur, yanlışlara yol yapar. Daha çok vardır, şimdi ye bu yasak meyveyi bak ne güzellikler olacak, sonra tövbe edersin, Allah çok merhametlidir, affedici, acıyıcıdır.’’


---------------------«»---------------------
hamdiye ( 12/19/2008 )
---------------------«»---------------------
Hocam nasılsınız inşaallah iyisinizdir. Ben dün akşamdan beri çok üzgündüm, bilgisayarı erkenden kapattım yattım ama uyumadım. Orijin kütüphane adlı sitede okuduğum yazı beni çok etkiledi. Mine kalyoncunun "bir anda uykudan kalktım"adlı yazısı. Ölüm beni hiç bu kadar hüzünlendirmemişti. Ölümü düşündüm geride kalacakları, kırdıklarımı kin güttüklerimi yaptığım çoğu şeyin pişmanlıktan ve acıdan başka hiç bir şey ifade etmediğini anladım. ya oraya gidenken peşimde götüreceklerim, ya ölümüm çok yakınsa. Hocam ölümüme kadar aynı hatalara düşmek istemiyorum kimseyi incitmek istemiyorum. Bunu nasıl başarabilirim hocam.
Rüyaların yorumuna sevindim ondan çok ama çok kızım demenize sevindim. Yorumları okurken ilk fark etmedim gözüm yukarıya gitti inanamadım, sonunda da, selam en selame yazılıydı çok sevindim. Selam en selame’ nin anlamı ne hocam. Sevgiler.
---------------------«»---------------------




Tarih:19 Aralık 2008 Cuma 17:25:39
RE: selam üzerinize olsun

Selam hamdiye kızım,

Ölüm her an yanıbaşımızda. Ne zaman, nerede öleceğimizi bilmediğimize göre, son günümüzü yaşıyormuşuz gibi yaşamamız gerekir, aslında. Ama nefsimiz bize şeytanla ortaklaşarak bu gerçeği unutturur, yanlışlara yol yapar. Daha çok vardır, şimdi ye bu yasak meyveyi bak ne güzellikler olacak, sonra tövbe edersin, zaten Allah çok merhametlidir, affedici,acıyıcıdır.Kullarını yakmaktan haya eder,der.Cehennemin insanlarla ve cinlerle doldurulacağını belirten ayeti ya unutturur,ya zaten öğrenmesine izin vermemiştir.Mü’min öyle bir hayat yaşar ki,ölümle de barışır.Hatta dünyanın öteki yüzünü fark ettiğinden,ahireti özler.Öyle özler ki ölümü dilememesi,yine Allah’ın emrine karşı çıkmamak içindir.Çünkü,islam teslimiyettir.Barıştır.Kadere rızadır.Aldığına kanat etmektir.Dünya hayatının da mevlanın hediyesi olduğunun farkında olmaktır.
Selam en selame vakıa suresinden bir ayettir. Cennetliklerin birbirine selamlarıdır. İki kere selamdır.
Bahsettiğin yazıyı okudum. Yıllar önce 23 yaşımda gördüğüm bir rüyayı anlattığım şiirimle aynı adı taşıyor. Şiirim hem değişik sitelerde yayınlandı, hem videosu yutup ta yayınlandı. Belkide isim benzerliği, bir alıntıdır. Bilmiyorum. Şiir şöyleydi.


ÖLÜM ün GERÇEĞİ

Ölüm sonrasından söz edince,
Ahiret azabından kork denilince,
Bazı yufka akıllılar derler ki;
“Gidip gören mi var ne belli,
Hani iddianızın delili.”?

Aklı başında olanları etkilemez belki.
Böyle saçma bir mantık, gülünç iddialar.
Ya çocukların, zayıf insanların imanı.
Onlara yazık oluyor, iğfal ediliyorlar.

Ölüm gerçeğini şüpheye yer bırakmadan.
Öğrenip, insanlara anlatmak isterdim.
Çocuk beynimle gözlerine sokarcasına.
İşte ölümün gerçeği, diye bilsem derdim.

Henüz on yaşıma bile basmamıştım.
Sözde büyüklerim, şaka ile karışık;
İmanımı bozmak istemişlerdi.
Benim yanımda birbirlerine,
Hani ahiretin delili demişlerdi.

Kim gidip görmüşte anlatmışmış…
Belki doğruymuş, belki yalanmış…
Ahirete olan inancımı yitirmemiştim ya,
O şakayla içime çürük atmışlardı.
Huzur içindeki kalbimi incitip,
Tatlı aşıma acı katmışlardı.

RABBİM;
Gerçeğini göstersen demiştim.
Nasıl olacağını bilememiştim.

Aradan uzun zaman geçmişti.
Yaşım yirmi üçlere ermişti.
“Uyku bir bakıma ölümdür.”
Mealindeki hadisi öğrendim.
Merakımı büyük ölçüde yendim.

Doğru ya…
Uykuda insan gerçekten ölüydü…
Beden yaşıyordu ya,
Bilinç gömülüydü…

Uyuduğu süre içinde dünyadan bi haberdi,
Yalnız ve yalnız Rabbiyle beraberdi.

Ölümü anlamıştım bu haber bana yetti.
Ölünce, öleceğini zannetmek gafletti.

Rüyalar en güzel delildi ahirete,
Kimin de cehenneme,
Kiminde cennete.

Bir gün cuma namazını huşu ile kılmıştım.
Şeytanların her cinsinden Hakk’a sığınmıştım.

RABBİM o gece çok güzel bir rüya bahşetti.
Ölüm ötesini kabir hayatı vahy’etti.

Ölmüştüm,
Yıkamışlardı,
Kefenlenmiştim.
Musalla taşındaydım,
Sanki dinlenmiştim.

Namazımı kılıyorlardı,
Kırk elli kişi.
Hepside erkekti,
Yoktu içlerinde dişi
.
Tabutumun içinden onlara bakıyordum;
Allah, Allah
Ölüm denilen şey bumuymuş?
Ölmemiştim ki dünyada gibi yaşıyordum.

Hem çevremi görüp durmadayım…
Hem her söyleneni duymadayım.

Üstelik bütün bedenim göz olmuş…
Hem önümü görüyorum, hem ardımı;
Hem üst yanımı, hem altımı.

Dilersem cesedimle oluyorum,
Dilersem göğü boyluyorum.

Aldılar naşımı, kabirime koştular.
Ardımca olur olmaz konuştular.

Ben bakarken mezarımı biraz daha oydular.
Usulca tutup kara kabrime koydular.

Şimdi ancak kabirin acık yerinden görüyordum.
Hepsinin seslerini tam olarak duyuyordum.

Biri bir avuç toprak alıp üzerime attı.
O bir avuçla, dünya ışığını bana kapattı.

Artık zifiri karanlıktaydım ama diriydim.
Bilinçliydim,
Nerede olduğunu bilen biriydim.

Üstüme toprak atanları seslerinden biliyordum.
Rabbimden gani gani rahmet diliyordum.

Beni gömüyorlardı,
Ben onları duyuyordum.
Yaşıyordum işte,
Ne ölmüştüm ne uyuyordum.

Oturup başucuma Kur-an okudular.
Hüküm Allah’ın, hüküm Allah’ın deyip durdular.

Usul usul uzaklaşıp gitti her biri,
Sınıra kadar işitildi ayak sesleri.

En arda kalan, duvarı atlayıp çıktı.
Artık arkadaşım,
Zifiri karanlıkta, yalnızlıktı.

Az sonra,
Mezarımı altı yöne genişler gördüm;
Rabbime şükür,
Gümüşi renkte nûra gömüldüm.

Her yan pür nûr,
Nasıl oldu anlamadım.
Işığın kaynağı nerede aradım bulamadım.

Bembeyazdı florasan ışığına benziyordu…
Ruhuma anlatılmaz hazlar veriyordu…

Birden, dört duvardan açıldı, dört kapı,
Dört er kişi bana doğru geldiler…
Her birinin ellerinde siniler…
Sinilerde dolu dolu yemek kabı.

“Hoş geldin komşu sefâ geldin.
Ölüm nasıl bir şey işte bildin,
Kadrini bilerek şükrünü eda et.
Çünkü Allah’ın lütfüne erdin.

Bu tecelli bir dileğin sonucu,
Ölümün gerçeğini keşif idi;
Dünya ile henüz işin bitmedi.

Vakti gelince işte böyle ölürsün…
Yaptıklarını aynen burda görürsün.”

Eşim:
Uyan bey,
Sabah vakti, dedi.
Seherde inliyordu ezan-ı Muhammedi.

Haydin namaza,
Haydin namaza.
Haydin kurtuluşa,
Haydin kurtuluşa.
Namaz uykudan hayırlıdır.
Allah uludur,
Allah uludur.
Muhammet onun resulü ve kuludur.
Ilgın -1993

Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Hamdiye-14/ mü'min öyle bir hayat yaşar ki.... Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Hamdiye-14/ mü'min öyle bir hayat yaşar ki.... yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Hamdiye-14/ Mü'min öyle bir hayat yaşar ki.... yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Bu şiire henüz yorum yazılmamış.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL