Ağrıyan bir diş, bir baş hepimize ne ızdıraplar verir, bilirsiniz. Bu ağrıları kesen doktorlara, eczacılara hayranım.

Bozulup yolda kalan otomobilimiz bizi ne kadar üzer, telaşa sokar bilirsiniz. Onu tekrar çalıştıran tamirciye hayranım.

Hepimiz bir anlaşmazlıkta haklılığımızı savunuruz. Haklıyı haksızı ayıran ve bizi haksız olduğumuza inandıran yargıca hayranım.

Açlığın ne demek olduğunu hepimiz biliriz. Şu masamızdaki tabağa doldurduğumuz yemeğin oluşmasına emeği geçen çiftçiye, değirmenciye, fırıncıya, taşımacıya, erkeğe-bayana hayranım.

Okuma-yazma bilmenin fevkaladeliğini hepimiz biliriz. Şu bacak kadar çocuğu okuma-yazma öğreten öğretmene hayranım.

Doğrularla yanlışların içiçe olduğu toplumumuzda canımızın yongası malımızı koruyan polise, bekçiye, askere hayranım.

Evde ya da cebimizde var olup ta çalışmayan bir telefon, bir bilgisayar hepimizi nasıl fıttırır bilirsiniz. Onu tekrar bizim hizmetimize sunan şu delikanlıya hayranım.

Şu yaz sıcağında sığınacak bir gölge bulamamanın korkunçluğunu düşünebiliriz. Şu ağacı diken, sulayan insanlara hayranım.

Alınmadık çöplerimizin ne denli pis bir koku yaydığını ve görüntü sergilediğini biliriz. Çöplerimizi toplayan şu işçilere hayranım.

Bir kamu görevlisinin masasında duran evraklarımızın sürüncemede kalması düşüncesi hepimizi her zaman endişelendirir. Masasındaki çayı soğurken, vatandaşın işini şıppadak bitiren şu memura hayranım.

Çirkin ve çirkinlikler ne rahatsız edici şeylerdir. Çirkini ve çirkinlikleri ortadan kaldıran güzellik uzmanlarına, sanatçılara hayranım.

Bozuk televizyonumuz sanki evimizden bir kuş eksikmiş gibi bizi üzer. O televizyonu onarıp, odamızın yine renklenmesini sağlayan tamirciye hayranım.

Bir dağ başındaki çoban için radyosunun bozulmasından korkunç ne olabilir. O bozuk radyoyu tamir eden tamirciye ve o radyoda sesini duyduğum şu bizim KUBAT’a hayranım.

Kısaca ben, Anadolu’ya hayranım.