9
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1728
Okunma
Kürtler kardeş mi? Bu sorunun cevabı maalesef hayır. Bugüne kadar ne Türkler içtenlikle Kürtleri kardeş olarak gördüler ne de Kürtler, Türklerin kardeş olduklarına dair içten bir his duydular tabii istisnalar dışında.
Türkler, Kürtleri içtenlikle kardeş olarak görmediler. Çünkü kardeşlikte ayrım yoktur. Ben ne yersem kardeşim de onu yemeli ben ne giysem kardeşimde onu giymelidir gibi bir durum söz konusudur. Yani bir metafizik,vicdani eşitlik durumu vardır. Ülkemize bir bakalım. Nerde o eşitlik. Ben bu güne kadar bir Kürdün, bir Türk’e devlet nezdinde eşit olduğunu görmedim. Diyeceksiniz ki Kürtler başbakan, cumhurbaşkanı oldular falan filan. Durum hiç de bildiğiniz gibi değil. O yere gelenlerin hepsi Kürt kimliklerini bazı gizli oturumlar dışında hiçbir zaman açığa çıkarmadılar. Başbakanımız’ benim şu kadar Kürt milletvekilim var’ diyor. O milletvekillerin hepsi Kürt milletvekileri değil, Türk milletvekilleridir. Ve ellerlinden gelinceye değin o ‘lanetli’ Kürt kelimesini de ağızlarına almazlar. Doğru dürüst seçim bölgelerine bile gitmezler. Geriye kaldı DTP liler zaten onları da kimseye takmıyor. O grubun içinde gerçekten de siyeseti, hukuku bilen uzman insanlar vardır. Eğer onlar DTP dışında bir partiyi tercih etselerdi eminim ki o partiler de en üst mevkiler gelmeleri işten bile değildi.
İşin ilginç tarafı bu güne kadar ‘Kürt, Türk kardeştir’ diyenler, kardeşliği en fazla bozmuşlardır. En basitinden benim gözlemim bu. Ben de bir ‘lanetli’’liyim. Yani bir Kürdüm. Ve ‘Neden Kürtçe?’yazımı yazdığımda profilini saklayarak yazan bir lanetliyim. Yazdıklarımın içinde yasa dışı şeyler var mıydı. Yok. Sadece Kürtçe’nin zenginliğine vurgu yapmıştım. O dilin zenginliğini anlatmak bile bazen suç olabiliyor. Diyecek siniz ki’ burası bir edebiyat sitesi, böyle korkulara ne gerek var’. Kendinizce haklı olabilirsin. Ama bu ülke bir peri masalı ülkesi değil. Farklı olduğunudan dolayı her an tetikte yaşamanın ne olduğunu biliyor musunuz?
Mesala PKK bir karakol baskını yaptığında ya da şehit haberleri geldiğinde, benim gibi doğudaki üniversiteler dışındaki üniversitelerde okuyan Kürt gençlerinin ne kadar korka korka okullarına gittiğini biliyor musunuz.? Ailelerimizin hergün bizi aradığı’aman dışarı çıkmayın’ dediklerinde neler hissettğimizi nerden bileceksiniz. Kardeşiz ya. Benim diğer kardeşlerim okullarına elini kolunu sallaya sallaya giderken benim her türlü ihtamili düşünmem zaten kardeşlik kitabında yazılı. Ve bu rahatsızlıktan dolayı bir sürü üniversiteli genç de dağa çıkmıştır. Artık buna mahalle baskısı mı dersiniz, şehir baskısı mı dersiniz onu bilemem. Mesal Aktünün baskınıdan sonra bir Hakkarili arkadaşım okul sınırları içinde annesi ile Kürtçe konuştuğundan dolayı dayak yedi. Ve biz o haftayı çok sıkıntılı atlattık. Diyeceksiniz ki o arkadaş gidip bir yetkili merciye başvursaydı. Kimi kime şikayet ediyorsunuz? En fazla 2 saat karakolda tutulur ve o dayak atan kişi de kahve, çay, yemekle misafir edilir. Biz bunları bilmiyoruz muyuz sanki.
Örgütün ortaya çıkış tarihi 1984. yani ülkede bir darbe olmuş, darbe sonrası bir despot anayasa hazırlanmış- ki halen o anayasayla idare ediliyor bu ülke- ve doğudaki cezaevlerinde akla hayale gelmeyecek işkenceler maruz kalmış onurlu bir halkın bireyleri. Anayasadaki bir de ‘Türkiye’nin resmen olarak tanıdığı ülkelerin dilleri dışında, diğer diller yasaktır’ diye bir madde olduğunu düşünseniz alsana insanların dağa çıkmak için bir sürü sebep. Peki 80 darbesi öncesinde her şey güllük gülistanlı mıydı. Hayır hiç de değil. Aynı tas aynı hamam. Sadece 80’den sonra daha bir sıkı uygulanmaya başlanmıştır ‘kırmızı kitap’’ta yazılı olanlar.
Ve Kürtler ne yaptı buna karşın. Her şeye rağmen bu ülke parçalanmasın diye her şeyi içlerine attılar. Mesala bugüne kadar bu ülkede demokrasiden dem vuran bütün partileri, Kürtler desteklemişlerdir. Aksini iddia eden var mı. DP, AP, DSP, DYP, ANAP, AKP. Kim Kürtlere bir adım yaklaşmışsa Kürtler onlara on adım yaklaşmışlardır. Sonuç ne peki? Koskoca bir hiç.
Kardeşlikten bahsediyorduk değil mi. Bir kardeşin birinde onun anadilinde yayın yapan binlerce gazetesi, radyosu, tv kanalı varken, bir kardeşte ise bunlardan sadece bir bilemedin iki tane varsa bu kardeşlik midir? Ve ellerinde olan o bir iki numuneinin de iki de bir kapatılması, ceza yağdırılması hangi kardeşlik vicdanına sığar. Hükümet bir tv kanalı açtı. Anamuhalefet lideri çıkıp’ hükümet hata yaptı’ demedi mi. Asıl etkinliği yerel seçimlerden sonra ortaya çıkacak, kuşku ile yaklaştığım bir tv kanalına böyle diyen Deniz Baykalın bana kardeş demesi ne kadar inadırıcı.?
Aslında işin önemli olan kısmı anadilimizdir. Biz o dili rahat kullanmadıkça biz Kürtler Türkleri kardeş olarak görmeyeceğiz. Diyeceksiniz ki serbest. Tamam bir tv açılması demek o dilin üzerinde bütün engellerin kalktığı anlamına gelmez ki. Mesala ben İngilizce konuştuğumda hiçbir sorun yok, herkes hayranlıkla dinler ama Kürtçe konuştuğum da iş değişiyor. İşte her şey orda kopuyor. Örneğin ben geçenlerde bu sitede bir şiir yazdım anadilimde. Biri öyle bir yorum yapmış ki. Sanki ben o şiirle ülkeyi böleceğim. Ki şiirin Türkçesi de altında. Eğer benim bir şiirimle bu ülke bölünecekse, bu ülke neye yarar ki.
Bir de şöyle bir konu var. Yok efendim Kürtler dış mihrakların oyununa geliyor. En nefret ettiğim cümle bu . ne dış güçleri ya. Bu ülkedeki beceriksiz siyasetçiler her zaman kullandıları bir jargon. Kürt sorunun dışla bağlantısı yok ki. Bu ülkede olmuş olan adaletsizliklerin faturasıdır bu sorun. Ulusalcıların kullandığı en önemli unsur olan Şeyh Sait olayında bile halen ‘dış güçlerin’ fonksiyonu ispatlanmamış. Kalkıp beceriksizliğin faturasını ne diye yabancı ülkelerin üzerine atıyorsunuz ki. Kürtler Kürtçe enstitüleri yabancı ülkelerde açtılar. Mecburen. Ya nerde açacaklardı? Hadi bana Avrupa ülkeleri dışında bir yer söyleyin.
Aslında bu çok uzun bir konu. Ben burada bitireyim. Son sözlerim ise şu. Bu ülkede 5milyon tane akrabalık bağı var. Benim ev arkadaşlarım da Türk ve sevdiğim kadın da bir Türk . her şeye rağmen yine hayat devam ediyor. Ne kadar bazı kafatasçılar bizi ayırmak istese de benim ne ev arkadaşlarımı ne de sevdiğimi bırakmaya niyetim var. Bu arada Kürtçe tv eğer kaliteli yayın yaparsa iyi tutulur. Çünkü Avrupada yayın yapan Kürt tv’ların hem altyapıları çok zayıf ve hem de herkese de ulaşmaları zor. Bu şanstır. Kaçırmayalım.