Para, gübre gibi etrafa yayılmazsa işe yaramaz. baco
binyıl
binyıl

Saat Üç Buçuk....

Yorum

Saat Üç Buçuk....

8

Yorum

0

Beğeni

0,0

Puan

1730

Okunma

Saat Üç Buçuk....

Saat Üç Buçuk....


Sis perdeleri aramıza engel, doğamı kirletmek isteyen aşk tutsak kalmışlığına kızgın. Ben anne sesine hasret, anne dokunuşuna hasret ve sen, Ankara’nın bilmediğimiz sokaklarına ismini yazmamı istiyorsun. Ben şair olamadım, ressam olamadığım gibi ama keman çalmadan ölmek istemiyorum.

Ey sevdiğim biliyor musun?

Ben bir mülteciyim, kendi şehrimde…

Ay sızıyor avucumun içine, şafak vakti dualarıma gözyaşı akıyor. Ankara otogarında gördüğümüz kirli sakallı, yırtık elbiseli, çöpte bulduğu ayakkabısı ile yürüyen, elleri soğuk adamı anıyorum. Bir parça simit için uzatırken ellerini, bakışlarında terk edilmiş bir evin haykırışını duyuyorum.

Kitaplarım vardı benim diyor, bir kadınım vardı, bir evim vardı, bir kızım vardı. Benimde kadınım vardı diyor, benimde kadınım vardı….

O kadar çok etkilendim ki, benimde bir kadınım var diyordu, düşünsene onunda bir kadını varmış, belki de bir çok hayali vardı, ne kadarda çok benziyoruz birbirimize…

Ey sevdiğim biliyor musun ?

Kızıl orduya katılmadım, Fransız devrimini desteklemedim, gece toprağa düşen bedenleri hiç düşünmedim. Elektrikli soba önünde beraber ısınmaya çalışırken yumuşak şeker ve fındık yiyorduk, soba çok elektrik yakar dediğimde yansın önemli değil, zaten elektriği kaçak kullanıyoruz demiştin, o an Corday’ın hikayesini okumuştuk.

Sevdiği kadın idam edilirken ‘’ hayır’’ diye haykırmayan subay vardı. O an ben olsaydım haykırırdım ve sevdiğim kadının benim sesimi duymasını isterdim, o an sevdiğimle beraber idam edilmek isterdim, demiştim....

Ama şimdi…

Boşluk içinde yürüyorum, sokak aralarında köpek havlamaları geliyor, korkuyorum belki de…

Bir umut..

Bir hayal..

Bir aşk’ın içinde geziniyorum..

Omzuma bir el değiyor, bizim bakkal amca ne bu hal diyor, şaşkın bir halde Corday tanıyor musun diyorum.

Ankara’ya hiç gitmedim ki diyor…

Ne garip bir hayat, oysa ki sosyalist olmak için ne kadar uğraş vermiştim.

Bakkal amca, elektrik sobası ile ısındığımızı bile bilmiyor…




......

Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Saat üç buçuk.... Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Saat üç buçuk.... yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Saat Üç Buçuk.... yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
betül koçum
betül koçum, @betulkocum
4.3.2009 22:45:40
çok güzel ama yaşanmışlıklar hep böyledir en çek sevdiğin bazen en kuytulara saklanmış bazen seni hiç anlamamıştır...

güzel bir çalışma kutlarım


saygılarımla
Şaban Aktaş (Homerotik)
Şaban Aktaş (Homerotik), @saban-aktas-homerotik
30.12.2008 17:39:21
1 puan verdi
Evet herkes çelişki içinde ve çelişki bitince hayat biter, bir insan proleter bir hayat yaşıyorsa , fransız devriminini destekçisi olmayışı ya da kızıl ordunun içinde olmayışı, sınıfsal mücadeleden kaçışı demektir.O mücadele olmadan da kurtuluşu olamaz bence;bu nedenle bir araya getidiğiniz çelikiler sorgulamayı bereberinde getiriyor benim diyalektilk anlayışıma göre...Bu anlamdadır yorum.Saygıyla.

Şaban Aktaş tarafından 12/30/2008 7:40:08 PM zamanında düzenlenmiştir.
alope
alope, @alope
30.12.2008 16:30:19
10 puan verdi


acı ve sevgi ayrılmaz ikili gibiler..
sevgi adına güzel bir yazıydı...
kutlarım..
gerçekten iyi ve farklı yazıyorsun...
süveyda(m)
süveyda(m), @suveyda-m-
30.12.2008 15:40:32
okurken ne çok yer gezdim,ne çok yere gittim.
binyıl
binyıl, @binyil
30.12.2008 13:40:22
Sayın Şaban Aktaş, zor şartlar altında ünüversite okuyan gençliğin en büyük hayali elektrik sayacının bozulmasıdır.

Bir de kendilerinin rahat oturabilecekleri kiralık bir ev ve bunun yanı sıra ayın ilk günü olmasına rağmen ayın sonunu düşünerek geçirilen uzun yıllar...

Bu çelişki sayılıyorsa, ülke çelişki de zaten..

Yok eğer demek istediğiniz, Türk gencinin yabancı hayranlığı ise okuduğumuz dünya klasikleri, savunduğumuz izm ler, edebiyat, sanat, tarih alanında gördüğümüz eserleri muhteşem diye abartılı bir halde anlattığımız bir sürü bilgimiz var. Türk edebiyatçıları, Türk bilim adamları, Türk olarak sanat yapılarımız varken, neden yabancı eserleri yazılarımıza alıyoruz diyorsanız, bu düşünce ile yazıya bakıyorsanız ....

Herkes çelişki de diyebiliriz...

İnanç noktasını çelişki diye düşünüyorsanız, bildiğiniz gibi yaşantımızın çoğunluğu günah işlemekle geçiyor.. Birileri Üniversite yılların da kaçak elektrik kullanırken, diğerleri müşteri kazıklıyor, birileri dostlarını sözleri ile incitiyor, birileri karısı ve çocuklarına yapmadığı eza kalmıyor, birileri komşularını ve aynı vatan da yaşadığı insanları bir kaşık su da boğmak istiyor, birileri anne ve babasına eziyet ediyor, birileri eğlence ile aşırılığa kaçarak kadına saygısını yitiriyor, birileri kedi evinde karısını garson gibi içki servisin de hoyratça eziyor ve şarhoş kafa ile yapmadığını bırakmıyor ve her insan yaşamı boyunca kendince günah içine düşebiliyor...

Bence herkes çelişki içinde...


Kısaca yazıyı deneme yazısı olarak düşünmek ve ele almak gerekirken yazıyı nasıl değerlendirdiniz ve yazarına nasıl bir teşhis koydunuz anlamadım. nasıl bakıyorsak öyle görüyoruz galiba....



Saygımla.
Yorum ve eleştiri için teşekkürler...
Toynak
Toynak, @toynak
30.12.2008 08:28:52
hepimiz bir şeyler olmak için uğraştıkda
hayat seçip
kendi istediklerini verdi
bizim istediklerimiz başka bir aleme kaldı
işte
ben oradan oldukça ümitvarım...
hüzünlü bir yudum çay daha çektim sabahın köründe bardağımdan
ve gülümsedim...
gülümsedim güne...
ve hatıralara birde...
sevgiler kardeşim...
Şaban Aktaş (Homerotik)
Şaban Aktaş (Homerotik), @saban-aktas-homerotik
30.12.2008 07:13:33
1 puan verdi


Ay sızıyor avucumun içine, şafak vakti dualarıma gözyaşı akıyor. Ankara otogarında gördüğümüz kirli sakallı, yırtık elbiseli, çöpte bulduğu ayakkabısı ile yürüyen, elleri soğuk adamı anıyorum. Bir parça simit için uzatırken ellerini, bakışlarında terk edilmiş bir evin haykırışını duyuyorum.

// PEKİ BUNLARI GÖRÜYORSUNUZ DUYUYORSUNUZ DA //

BUNLARI NEDEN SÖYLETTİRİYORSUNUZ ?:
Kızıl orduya katılmadım, Fransız devrimini desteklemedim, gece toprağa düşen bedenleri hiç düşünmedim. Elektrikli soba önünde beraber ısınmaya çalışırken yumuşak şeker ve fındık yiyorduk, soba çok elektrik yakar dediğimde yansın önemli değil, zaten elektriği kaçak kullanıyoruz demiştin, o an Corday’ın hikayesini okumuştuk.

ÇELİŞKİLERİNİZİ ÇÖZÜME ULAŞTIRMLISINIZ.SAYGILAR.




TunçAY
TunçAY, @tuncay
30.12.2008 07:11:42
10 puan verdi
Ankara imgesi dikkatimi çekti güzel yazınızda... tüm fikirlerin, yaşiamların ve duyguların buluşma, bazen çatışma bazen de kırılma noktası...

teşekkür ederiz paylaşımınız için...
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL