Para, gübre gibi etrafa yayılmazsa işe yaramaz. baco
Halit Yıldırım
Halit Yıldırım

Eşek Şakası

Yorum

Eşek Şakası

2

Yorum

0

Beğeni

0,0

Puan

1157

Okunma

Eşek Şakası

Eşek Şakası

Birden bir kahkaha tufanı başladı ki kızcağız utancından ağlayarak pencereyi kapatıp içeri girdi.
Atın üzerindeki Halis ise düştüğü gülünç durum karşısında etrafına bön bön bakmaktaydı. Nefesi daralmış, adeta boğulur gibi olmuştu. Kalbi hırsından küt küt atıyordu. Bu duruma gülenlerin başında bizim arkadaşlardan iki üç kişi vardı. Halis onlara yönelerek “Allah belanızı versin şerefsizler” diye bağırarak atını hızla şehre doğru sürdü. Çıldırmış gibiydi sanki…
Kahkahayla gülenlerden Hayri atıyla yurdun dışına dörtnala çıkan Halis’in peşinden koşarak:
“Nereye gidiyorsun Halis, gel buraya. Şaka yaptık şunun şurasında. Arabacı burada seni bekliyor” diye bağırıyordu. İşte o an arabacı olduğu anlaşılan adam Hayri’yi yakasından yakaladı ve:
“Şerefsiz herif, insan arkadaşının sevgisi ile alay eder mi? Adam kafayı yedi. Sizin yaptığınız bu eşek şakası” Diye bağırarak adamın suratına yumruğu geçirdi.
Bir anda ortalık karışmıştı. Arabacı ile bu kez Halis’i tanıyanlar beraber olmuş en önde gülen Hayri ve diğer üç arkadaşını kovalıyorlar, peşlerinden küfürler yağdırıyorlardı.
Ne olup bittiğin az sonra fısıltı gazetesi sayesinde öğrenmiştik. Bizim Hayri ve avanesi Halis ile dalga geçmişler, sevdiği kızın, eğer yurdun önüne at ile gelip ilanı aşk ederse onu kabul edeceğini söylemişler. Zavallı buna inanmış ve sonunda olan olmuş ve Halis kafayı üşütmüştü.
O yılsonunda okuldan mezun olmuş ve akabinde açılan asistanlık sınavını kazanmıştım. Benimle beraber Sibel’de asistan olmuştu. Bu olaydan sonra Halis devamsızlıktan sınıfta kalmıştı. Ancak dengesi bozulduğu için okulu bitirecek hali de yoktu. Buna rağmen Halis her yıl okullar açıldığında okula gelir, bir-iki hafta buralarda kalırdı. Günlerini yine Üniversitede geçirir, bizim fakülte hariç yine diğer Fakülteleri gezer, yeni gelen öğrencilerle ilginç sohbetler yapar, kimi zaman gazetecilerin bile dikkatini çeker haber olurdu. Bazen bu öğrenciler onu kendi fakültesine davet etse de “ben söz verdim, artık oraya hiç gitmeyeceğim” derdi. Bu bir, iki haftanın sonunda Halis’i kardeşleri gelip götürürlerdi.
Sibel Hoca kısa zamanda doktorasını vermiş Doçentlik beklemekteydi. Bir gün beklediği müjdeli haber de gelmişti. Artık Doçent olmuştu. Kendisine hayırlı olsun demek için Sibel Hocanın odasına gitmiştim. Çok neşeli bir şekilde gelenleri karşılıyor, ikramlarda bulunuyordu. Telefonları da susmak bilmiyordu.
Biz de tam konuşmaya başlamıştık ki yine telefonu çaldı. Sibel Hoca “Filiz, sen misin? ” diye sevinç çığlıkları attı. Çocuk gibi sevinmişti. Ona başarılarından, tezlerinden felan bahsediyordu. Filiz de bizim dönem arkadaşımızdı ve Sibel ile çok samimi idi.
Konuşma esnasında birden “ölmüş mü? ” diye afalladı. Sevincin yerini derin bir hüzün sarmıştı. “Nasıl olmuş” dedi. Arkasından ağlayarak telefonu kapattı. Ne olduğunu anlamamıştım.
“Hayırdır Sibel kim ölmüş? ” dedim. Sibel Hoca:
“Halis ölmüş.”
Sibel Hoca: “İnan Halis olayında benim hiçbir şeyden haberim yoktu. Arkadaşları kandırmışlar zavallıyı” dedi.
Derin ve hüzünlü bir sessizlik oldu. Her ikimizde sanki o günlere dalmış gibiydik. Sessizliği Sibel Hoca’nın hıçkırıkları bozmuştu. Olanları bildiğim için teskin etmeye çalıştım.
“Hocam Halis hasta mıymış? Yoksa kaza felan mı geçirmiş? ” diye sordum.
Sibel hoca:
“Yok, Halis zaman zaman cinnet geçirir, at arabası görünce arabalara saldırırmış. Bu kez atlar birden ürkünce atların altında kalmış ve feci bir şekilde can vermiş. Çok üzüldüm inanın. Bir eşek şakasının sonucunun buralara kadar geleceğini kim bilebilirdi? Ama benim hiç günahım yoktu bu işte. Allah rahmet eylesin. Sorumsuz insanların yaptığı bir şakanın sonu nereye vardı. Zavallı canından oldu” dedi.
Ben de çok üzülmüştüm. Tekrar gözümde Halisin kız yurdunun önündeki hali ve haykırışları canlandı.
“Sibel, sana aşkımı ispat etmek için işte beyaz at üzerine kapına geldim ve sana bir daha aşkımı ilan ediyorum. Beni kabul ediyor musun? ”


(Ahmet Burhan FAKIOĞLU) Halit Yıldırım

Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Eşek şakası Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Eşek şakası yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Eşek Şakası yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Afet İnce Kırat
Afet İnce Kırat, @afet-ince-kirat
25.12.2009 00:13:55
HÜZÜNLÜ BİR ÖYKÜYDÜ, AMA GÜZELDİ, TEBRİKLER....
FanFanLaTulip
FanFanLaTulip, @fanfanlatulip
24.7.2008
Teşekkür ederim..Zevkle okudum...
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL