Kılavuzu para olana her kapı açıktır. shakespeare
Şerif Erginbay
Şerif Erginbay

BAŞKANIN GÖRME CESARETİ*

Yorum

BAŞKANIN GÖRME CESARETİ*

1

Yorum

0

Beğeni

0,0

Puan

1014

Okunma

BAŞKANIN GÖRME CESARETİ*



Yüreğinin sıkıştığını hissetti yine. Elini göğsüne koydu, bastırdı.. İçini dinledi biraz.. Neler oluyordu? Beslenmeyle ilgili olamazdı. Hep dikkatliydi. Spor yapmayı da severdi, pek aksatmazdı.
İnce kumlu sahilde, dalgaların yıkayıp durduğu kıyı boyunca yürümeye başladı. Çıplak ayaklarıyla ıslak kumda izler bırakarak. Başında şapkası, güneş gözlüğü..
Bungalovlardaki konuklarına baktı. Cep telefonunu kapatmayı düşündü birkaç kez, ama yapamadı. Önemli bir telefon bekliyordu.. İkindi güneşi dağlara değmeden çözülmesi gereken epey sorun vardı.



Üç yıl önce, bir gece sabaha dek çalışmaları gerekmişti. Sabahın ilk saatleri yaklaşırken dinlenmek üzere arkadaşının deniz kıyısındaki evine gittiler. Nisan sonuydu. Günün ilk ağartısıyla cam gibi parlamaya başlayan deniz onu çağırıyordu.
Kıyıya indi, soyundu... Dalgaların kucağında bütün yorgunluğu neredeyse akıp sulara karışmıştı. Denizin verdiği serinliğin, dalgaların fısıltısının zihnini de arıtıp durulttuğunu hissetti.
Yüzüstü yatıp biraz uyudu. Omuzlarında hissettiği bir sıcaklıkla uyandı. Gözlerini hafifçe açtı. Burnunun dibindeki kumları gördü önce.. Birkaç saniyede nerede olduğunu anımsadı, gülümsedi..
Tuhaf bir duyguyla, eğer geriye dönüp doğuya, ufka bakarsa göreceği manzaranın yaşamını alt üst edeceğini hissetti. Tedirgin oldu.. Eğer görmezden gelebilirse yaşam daha kolay, sorunsuz, dertsiz, tasasız geçip gidebilirdi.
Arkadaşının sıklıkla yinelediği bir söz kulaklarında uğuldadı: ’Doğruları hep bildim. Ne yazık ki yapamadım. Çünkü çok zordu’.

Bakıp da görmemek mümkündü. En çok yapılan şey buydu zaten. Güneşi (gerçeği) görme cesaretim var mı, diye düşündü.. Bakmakla yetinmeli miyim yoksa?
Döndü.. İrkildi.. Bütün tüyleri diken diken oldu..
Nar içi gibi yanan bulutların kocaman yangınıyla tutuşmuştu deniz. Kıyıya, dağlara doğru büyüyordu yangın. Bu eşsiz, görkemli, tanrısal manzara, hiç kırpmadan baktığı gözlerinden içeriye, ruhuna akıyordu sanki. Her türlü etiketten, giysiden, rozetten mahrum bırakıyordu onu. Sadece ve sadece insan kalana dek soyunduğunu hissetti.
Sanki evren kocaman bir demirci dükkanıydı. Tanrı demirciydi. Güneş, ocağında akkor hale gelmiş yuvarlak, büyük bir demir kütlesi. Tanrıyı böyle düşünmek hoşuna gitti, gülümsedi; kendine yakın buldu.
Bu sabah yaşadığım şu birkaç dakika benim vicdanım olsun, diye düşündü. Başım her sıkıştığında, yolumu ne zaman kaybeder gibi olsam bu anı hatırlamalıyım diye söz verdi kendine.



Neredeyse üç yıl geçmişti.
İş, güç, sorumluluklar, gerekli gereksiz bir yığın koşuşturmacanın içinde geçmişti yıllar.
Yüreği sıkışıyordu. Eli göğsünde düşündü. En son ne zaman sabahları denize girdiğini, doğayla, tanrıyla, kendisiyle buluştuğu, görme cesareti gösterdiği o sabahı hatırladı.
Yüreğini neyin sıkıştırdığını biliyordu artık.
Yarın sabah tan ağarırken burada olmalıyım, dedi kendi kendine.
Olabilecek miydi? Çok istiyordu bunu.. Ama.. Kim bilir? Ah o görme cesareti..!

*Öykünün adı Rollo May’in Yaratma Cesareti adlı kitabından esinlenmiştir.


ŞERİF ERGİNBAY

Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Başkanın görme cesareti* Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Başkanın görme cesareti* yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
BAŞKANIN GÖRME CESARETİ* yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Göktürkmen
Göktürkmen, @gokturkmen
7.6.2008
"Sadece ve sadece insan kalana dek soyunduğunu hissetti."

Demek ki gerilere gitmek gerekiyor. Geriye doğru dizgelerken, insan kalmaya kadar ki aşamalara vulaşıncaya değin atacağımız safralar, gürüh, sürü, insanımsı, karikatür ve bencillikten kurtulmak mı olmalı?

Saf olana ermek/bulmak için, saf olmak gerekecek.

Sizce mümkün mü?

Çok güzel bir yazı olmuş, emeğinize sağlık.

Esenlikle..
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL