Para, gübre gibi etrafa yayılmazsa işe yaramaz. baco
Sinan YILMAZ54
Sinan YILMAZ54

AY YUTAN YILAN

Yorum

AY YUTAN YILAN

2

Yorum

0

Beğeni

0,0

Puan

1433

Okunma

AY YUTAN YILAN

Bundan yıllar önceydi…
Henüz köyden kente göç ,denkleri hazırlatmamıştı bize.Babaannemle birlikte köyde yaşıyor,gurbette babanın gönderdiği para,toprak ve hayvancılıktan sağlanan ek gelirle kıt kanaat geçinip gidiyorduk.
Yaşım beş civarında olsa gerek…Mısırlar hasat sonrasında koçanlarında ayrılır,bunun için imece yapılırdı. Söz konusu anlatılanlar böyle bir gecenin aziz hatıraları arasından seçilmiştir.
Eski imecelerde köydeki neredeyse her evden bir kişinin katıldığı büyük kalabalıklarla yapılırdı.O akşam da böyle bir kalabalık vardı evin bahçesinde.Kalabalığı çok iyi hatırlıyorum.Çünkü samanlıktan büyük kaplarla meyve taşıma işinde yardımcı oluyordum sözde ablama.Elmalar ve armutları otların arasından çıkardıkça ablam ortalığa dayanılmaz bir koku yayılıyor ve ben doyumsuz şekilde bütün meyveleri ısırmak istiyordum.
İmece de her türden insan olurdu…Masal anlatan mı ararsın,taklit yapanlar mı,türkü söyleyen mi.. Ben içlerinde en çok manilerle başlayan atışmaları severdim.O zamanlar büyük kızların adı bazı manilerde geçince yüzleri kıpkırmızı olur,çemberleri ile yüzlerini örterlerdi.En çok hoşuma gidenlerden biri de aile büyüğümüzün anlattığı efsanelerdi. Babaannem önce dini hikayeler anlatır,ben yanına sokuldukça “tamam ,tamam Hz.Ali ve Kesik Baş “hikayesini yatarken anlatırım derdi.Kaç defa dinlediğimi bilmem ama eğer benden önce uyumamışsa mutlaka her akşam bir cenk masalı dinlerdim kendisinden.Arada bir de Rusların bölgeyi işgalinde yerli halka neler yaptığını anlatır,hüzünlenir çoğu zaman yarıda bırakırdı.Veya ben uyumuş olurdum.
İmece akşamıydı o gün…Saati hatırlamıyorum.Zaten o dönemde insanların saatle pek fazla işi de olmazdı.Horozlar ötünce,kuşlar cıvıldamaya başlayınca sabah olur,tavuklar evin önündeki kara yemiş ağacına tünedikleri zaman akşam oldu kabul edilirdi.Hayatın içinde tik tak sesleri henüz hiç bir itibara sahip değildi vesselem..

İmece önüne yığılan mısır korunu koçanlarından ayırmak için gayret sarf ediyor,eğlencelerle sürüp gidiyordu akşam.Arada babaannemim ne mukallit adam dediği birisi kemençe sesini taklit ederek.fındık çubuğunu da kemençe gibi kullanarak insanlara horon oynatıyordu.Ne olduysa işte o zaman oldu…Silah sesleri ortalığı kapladı.Gökyüzüne bakan havaya ateş etmeye başlamıştı.İmeceye gelen kadınlardan bile havaya ateş edenler vardı.(Havaya ateş eden kadınları ilk defa o gece gördüm.)Çocuk kalbim heyecandan ne yapacağını şaşırmış,aval aval sağa sola bakıyordu.En yakın sığınağım babaannemdi.Artık onun kollarının arasındaydım.Babaannem ,ne olduğunu merak ettiğimi anlamış olacak ki bana:
-Korkma yavrum…”Ay”ı yılan yutuyor,yılana ateş ediyorlar,onu öldürüp “ay”ı kurtaracaklar diyordu.Küçücük aklım olup biteni anlama konusunda meraklı olacak ki sorular sormaya başlamışım:
-Yılan niye “ay”ı yutuyor?
-Yılanın karnı aç mıymış?
Yılan yemek için niye “ay”a kadar gitmiş?
Diğer soruları ben de hatırlamıyorum.Ama babaannemin sığındığım kucağında beni içeriye götürdüğünü biliyorum.Yalnız kalır korkar diye amcamın kızlarına emanet edip misafirleri uğurlamaya gidişini de unutmam.
Eğlenceli(!) geçen gecenin ardından herkes evlerine yollanmış,ben Hz Ali Ve Kesik Baş hikayesini ilk defa yarım yamalak –korkudan hala neler olduğunu anlayamamıştım çünkü-dinleyip çoktan uykuya dalmıştım.
O gece rüyamda Hz.Ali’yi durmadan gök yüzünde görüyorum .Babaannemin tasvir ettiği katran karası renkli küheylan…Elinde çatal uçlu kılıcı….Kocaman ejderhayı bir vuruşta ikiye bölüyor.Ben sevinçten uçuyorum…Sonra kesilen yılanın kesik her parçası “ay” ı yutmaya geliyor.Her defasında Hz .Ali küheylanıyla yetişiyor ,iki uçlu kılıcıyla yılanı öldürüyor.En son yılan daha kalkamaz hale geliyor.Hz.Ali atından iniyor.yanaklarımdan okşuyor beni.
Böyle birkaç gece benzer rüyalar görmeye devam ettim..Ama babaannem her rüya anlatılmaz dediği için bu rüya çocukluğumun büyülü akşamlarına ait sırlar arsında uzun süre saklandı.Hatta bana onlarca masal kahramanı ile yaşama şansı sunan yaşlı kadından bile …
SİNAN YILMAZ

Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Ay yutan yılan Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Ay yutan yılan yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
AY YUTAN YILAN yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
nerio
nerio, @nerio
2.4.2007 14:02:32
Ay tutulmasının böyle bir hikayesini ilk defa duyuyorum. Teşekkür ederim öncelikle.

Karadaeniz' de güneş tutulması sırasında tenek, tencere, tava çalındığını duymuştum, güneşin kurtulmasına yardım edebilmek için.:))

Ne güzel...

Yazım yanlışı olarak biraz düzeltilmeye ihtiyaç olsa da, konuyu dğıtmadan anlatılmak istenileni yazmışsınız.

Tebrik ederim,
Teşekkürler...
nedimm
nedimm, @nedimm
2.4.2007 00:37:51
Ellerine sağlık usta .. Karadenizli olmasam da bizzat yaşamış gibi olum. Çünkü yazın buram buram Anadolu kokuyor ve ben Anadolunu'nun eski haline hayranım.. İnşallah o kültür şehir kültürü gibi soysuzlaşmaz.. Saygılar
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL