0
Yorum
3
Beğeni
0,0
Puan
95
Okunma
Anlatacağım anı öykü gerçek yaşanmış bir olaydan derlenmiştir! Okullarımızda yaşanan öğretmenlerin durumu anlatılmayacak. Kadrolu, sözleşmeli, ücretli öğretmen çalıştırıldığından Mısırdaki sağır sultanın haberi var eğitim-öğretim sistemimizde…
Kadrolu öğretmenlerin de öğretmen, uzman öğretmen ve başöğretmen olarak sınıflara ayrıldığı ayrıca bir vaka olarak yaşanıyor. Bunlar değil öykümün teması.
Öğrencilik yıllarımda altmışlar, meslek yaşamımda, yetmişler, seksenler de dershanecilik diye bir uygulama yoktu. Doksanlarda altı yıl yurt dışında bakanlık öğretmeni olarak çalıştım. Yurda döndüğümde ülkenin her bucağını özellikle büyük şehirlerimizi dershaneler sarmıştı. Bakımsız bahçeleri ayrık otlarının işgalinden farkı yoktu dershanelerin eğitim-öğretim yaşamımıza girmeleri.
Şimdilerde dershanecilik olgusu tarihe karıştı ne güzel! Bu sefer de araya özel okulculuk uygulaması girdi. Orta öğretimde öğrencilerimizin beşte biri özel okullarda okuyor. Ekonomik durumu yeterli olan veliler çocuklarını özel okullarda okutuyor. Bazı veliler de parasal olanaklarını zorlayarak özel okulları tercih ediyorlar.
Özel okullarda sıkı disiplin içinde yetişen öğrencilerle, normal liselerde okuyan öğrenciler üniversite sınavında aynı soruları çözmek zorundalar. Haliyle fırsat eşitliği olgusu ortadan kalkıyor. Klasik deyişle işçinin çocuğu işçi olmaktan öte yüksekokullarda okuma şansını kaybediyor ve ancak işçi olabiliyor. Oysa Anayasamızın eğitim hakkıyla (aşağıda zikredilen) maddesinde ilköğretim özetle kız ve erkek öğrencileri için zorunludur ve devlet okullarında parasızdır diye buyuruyor. Ezcümle devlet okullarına gerekli özen gösterilse özel okul olgusu yaşanmaz ve fırsat eşitliği sağlanmış olur.
“MADDE 42. — Kimse, eğitim ve öğrenim hakkından yoksun bırakılamaz. Eğitim ve öğretim, Devletin başlıca gelen ödevlerindendir. Eğitim ve öğretim, Atatürk ilkeleri doğrultusunda, çağdaş bilim ve eğitim esaslarına göre, Devletin gözetim ve denetimi altında yapılır. Bu esaslara aykırı eğitim ve öğretim yerleri açılamaz. Eğitim ve öğretim hürriyeti, Anayasa’ya sadakat borcunu ortadan kaldırmaz. Devlet, okur - yazarlığı yaygınlaştırmak için gerekli tedbirleri alır. Temel eğitimin ilk kademesi olan ilköğretim, öğrenim çağındaki kız ve erkek bütün vatandaşlar için zorunludur ve temel ve orta eğitim Devlet okullarında parasızdır.”
Bunlarla da ilgili değil öykümüz. Bu kadar söz kalabalığı yeter. Geleyim öyküme. Lisede çalışan bir öğretmen arkadaşım anlatırdı. Pek inanasım gelmezdi sözlerine. “Sıradan ilkokul öğrencilerinin başaracağı dört işlemi yeterince bilmeyen öğrenciler lisemize kayıt yaptırıyor. Aynı arkadaş öğrencisini okuttuğu derslerden bütünlemeye bırakıp onlardan maddi kaynak edinebiliyor bazı meslekdaşlarım…”
Bir düğün cemiyeti vardı mahallemizde. Emekliliği yaklaşmış bir polis komşumuz çocukları için her türlü fedakârlığı yaptığı göğsünün gererek anlatıyordu. Güvenlik görevlimiz anlatmaya başladığı zaman sözü kimseye bırakmazdı. “Kızım için beylik tabancamı sattım!” deyince anlattıkları daha bir dinlemeye başladık.
“Büyük kızım lise sonda okurken kimya dersine giren öğretmeniyle problemi vardı. Öğretmeni kızımla özel görüşerek: ‘Eğer sınıf geçmek istiyorsa arkadaşlarının geçtiği köprüden geçmesinin zorunlu olduğunu…’ söyler. Kızım ağlayarak durumu bana anlattı. Kızıma öğretmeni şikâyet etmemizi söyledim.” Kızım kabul etmedi. “Şikâyet konusu olursa öğretmenimin teklifini başka duyan olmadı. İspat edemesek sınıf tekrarı yapmak zorunda kalırım” diye feryat etti.
“Ardı önü bir yarım altındı kızımın yarasına ilaç. Öğretmen hanımın isteği böyleydi. Ev kirası, okulda okuyan üç çocuğumun masrafı bir anda yarım altın param yoktu. Okullar tatile girecekti. Birisinden ödünç para istemekten hiç hoşlanmam. Bir anda babamdan miras kalan beylik tabancamı satmayı akıl ettim. Kızım için feda olsun…”
Siyasi parti sözcülerine taş çıkartacak düzeyde ağzı laf yapan polis komşumuzun kuzu kuzu boynunu kasaba uzatmamalıydı. Onun yapamadığını daha sonra özgüvenli kadın velilerin gereğini yaptığını duyduk. Öğretmenden topluca şikâyetçi olmuşlar. Öğretmen sadece başka bir ile atanmış. Ben isterdim ki kadın velilerin yaptığı şikâyeti polis komşumuz yapabilmeliydi. Ve değil öğretmenin hiçbir