2
Yorum
4
Beğeni
5,0
Puan
128
Okunma
Geri Dönmeyen Bedeller
Parayla bozduğun sağlığını, parayla geri alamıyorsun.
İnsan bazen bu cümlenin ağırlığını ancak kendi nefesi daralınca, kendi adımı yavaşlayınca anlıyor. Çünkü ömür, cebimizde taşıdığımız kâğıtlardan değil, bedenimizin bize sunduğu sessiz imkanlardan ibaret aslında.
Ne kadar hızlı yaşarsak yaşayalım, günün sonunda hep aynı hakikate çarpıyoruz.
Kazandığımız her şey, kaybettiğimiz sağlığın yanında değersiz bir gölge gibi duruyor.
Para, masaya koyduğunda ses çıkarır.
Ama sağlık sessizdir, aniden giden bir misafir gibi yokluğunu hissettirir.
İnsan o vakit fark ediyor ki, kendine reva gördüğü ihmallerin bedeli hiçbir hesaba sığmaz.
Zamanında önemli değil deyip geçiştirdiğin uykular,aceleye getirilen öğünler,
görmezden gelinen ağrılar…
Hepsi birike birike kendi faturalarını keser.
Ve o fatura geldiğinde,
yüklü bir miktar ödemeye hazır olsan bile
bazı şeylerin geri gelmediğini acı bir açıklıkla gösterir.
Aslında mesele,
paranın yetip yetmemesi değil,
sağlığın, daha dikkatli yaşasaydın seni bütün hâlimle taşırdım deyişidir.
İnsan, kendi bedenine borçlu yaşadığını o zaman anlar.
Kimi hatalar telafi edilir,
kimi şeyler yeniden alınabilir;
ama bozulmuş bir sağlığı
eski berrak hâline döndürmek,
hayatın bile çoğu zaman gücünü aşar.
O yüzden insan bazen kendi kendine şöyle fısıldamalı:
Ben kendime iyi davranmazsam,
kazandığım hiçbir şey bana yâr olmaz.
Parayla bir Ferrari alabilirsiniz, ancak o Ferrari’yi sağlıklı bir şekilde sürecek enerjiyi alamazsınız. Parayla bir villa alabilirsiniz, ancak o villanın bahçesinde nefes darlığı çekmeden yürüyecek gücü alamazsınız.
Bozulmuş bir kalbin ritmi, yapay bir pompayla taklit edilebilir; fakat huzur içinde geçirilen, hastalıksız bir günün saf neşesi ve değeri, hiçbir döviz kuru üzerinden hesaplanamaz. Bu, kaybolan ve ikamesi olmayan bir ruhani varlıktır.
Bazı bedeller,
parayla değil, farkındalıkla ödenir.
Ve hiçbir servet,
sağlığın huzurunu satın alamaz.
Paranın gücü evrenseldir,fakat ölümlülüğün ve sağlığın geri dönülmezliğinin karşısında bu güç, şaşırtıcı bir biçimde etkisizdir. Uyanış, serveti biriktirmeden önce, bedeni bir tapınak gibi korumakla başlar. Zira o tapınak yıkıldığında, inşa ettiğiniz altın kulelerin hiçbir anlamı kalmayacaktır.
Ve insan sonunda şunu öğreniyor:
Dünya bütün nimetlerini önüne serse bile,
sağlığın sessizce çekip gidişi,
tüm hazineleri bir anda anlamsız bırakıyor.
Çünkü beden çöktüğünde,
hayatın geri kalanı sadece seyirlik bir manzaraya dönüşüyor.
O yüzden en büyük zenginlik,
elde tutulabilenler değil,
kaybedildiğinde geri getirilemeyenlerdir.
Ve işte hakikat burada fısıldar;
Parayla bozduğun sağlığını, parayla geri alamıyorsun.
5.0
100% (2)