2
Yorum
2
Beğeni
5,0
Puan
167
Okunma

AĞIR YAZ SONU
Kekik kokar gündüz gözüne dağlar
Aldırmaz yakmaya çırpınır güneş
Bir atım tuz korur denizi bağlar
Dalga tekinsiz yol, güz durgun derviş
Güzdür gazellere karışan seçki
Bu eski bir şarkı bilirsin belki
Ya hüzzamdır makam ya da uşşaki
Kalbi yorar umutsuz her bekleyiş
Ağaçları çalar ağır yaz sonu
Evlere sığdırır koyu bir tonu
Gölgeye düşen güz çözümsüz konu
Zor toplanır artık geriye gidiş
Karanlığı bağlamışlar mat parlak
Ufka çöken tuhaf aydınlık sıcak
Erir cüsse zemin kuru, gök ıslak.
Ne mavi ne mazi gözler meneviş
Ahmet Doğru’nun şiiri üzerine kısa bir değerlendirme
Ahmet Doğru’nun “Ağır Yaz Sonu” adlı şiiri, mevsimlerin döngüsünden içsel bir yankı üretir. Kekik kokusuyla açılan ilk dörtlük, taşranın o tanıdık yaz sessizliğini çağırır: doğa canlıdır ama yorgun, ışık parlaktır ama sönmeye meyillidir. “Kekik kokar gündüz gözüne dağlar / Aldırmaz yakmaya çırpınır güneş” dizeleriyle başlayan şiir, daha ilk nefeste hem koku hem ışık hem de yorgunluk imgesiyle iç dünyaya bir kapı aralar.
Şairin şiir dili, geleneksel Türk şiirinin ses örgüsünü modern bir solukla harmanlar. “Ya hüzzamdır makam ya da uşşaki” dizesi, yalnızca musikîye değil, insan kalbinin yorgun demlerine de dokunur. Bu dize, Doğru’nun şiirlerinde sıkça rastlanan içsel ritmi, yani hüznün ahengini taşır.
“Ağaçları çalar ağır yaz sonu / Evlere sığdırır koyu bir tonu” dizelerinde şiir, dış dünyanın soluşuyla iç dünyanın kararmasını birleştirir. Yazın bitişi yalnızca bir mevsim değil, bir iç dönüm noktasıdır artık. Her şey yavaşlar, her şey “ağır”laşır.
Son dörtlükteki “Karanlığı bağlamışlar mat parlak / Ufka çöken tuhaf aydınlık sıcak” dizeleri, doğa betiminden çok daha fazlasını söyler: zamanın kendisi çözülmektedir. “Ne mavi ne mazi gözler meneviş” ise şiirin en duru, en çok yankılanan dizesidir — geçmişin ve geleceğin aynı solgun ışıkta eridiği o an.
“Ağır Yaz Sonu”, yalnızca bir mevsim şiiri değil; insanın kendine dönük bir susuşu, içindeki ışığın ağır ağır çekilişidir.
5.0
100% (2)