1
Yorum
5
Beğeni
5,0
Puan
134
Okunma

HASRETİN SON SÖZLERİ
Okuyucu:
Gece, kadının odasına çökmüş bir yaz gibiydi.
Havadaki her toz tanesi, erkeğin adının ağırlığını taşıyor,
duvarların sessizliği bile
“geri döndü…” diye bir sır fısıldıyordu.
Kadın gözlerini kapadı…
Uyku değil, kader çöktü üzerine.
Ve bir anda:
Işık çatladı…
Gölgeler yarıldı…
Zaman diz çöktü…
Erkeğin ruhu,
sanki karanlığa hapsolmuş bir yıldızın
son parlama anı gibi belirdi.
KADIN
Sen… geri mi geldin?
İçimde yıllardır açılmayan bir kapı vardı,
senin adını taşıyan.
Neden gittiğinde beni söyleyemediklerimle bıraktın?
Ben senden sonra her gece parçalandım…
Affet beni; seni sevdiğimi söylemeye bile cesaret edemedim.
ERKEK
— Ben seni hiç terk etmedim.
— Gözlerin görmüyordu sadece…
— Sessiz kaldın, korktun, sustun…
ama ben senin en sessiz hâlini bile sevdim.
— Beni öldüren sen değildin,
kaderin bize biçtiği dar zamandı.
KADIN
Kalbimde sakladığım kelimeler küle dönüştü.
Sen gidince, içimdeki çocuk bile öldü.
Her gece “gel” dedim içimden…
ama sesim sana ulaşacak kadar güçlü değildi.
Korktum… seni kaybetmekten değil,
sana yetememekten.
ERKEK:
Yetiyordun…
Sen zaten içimde en çok yer kaplayan şeydin.
O gün elimi tutamaman beni kırmadı;
beni kıran, kendini cezalandırman oldu.
Ama şimdi buradayım…
Çünkü kader, bu son konuşmayı sana borçlu.
KADIN :
Bu rüya… son şansımız mı?
Ben uyanırsam yine eksileceğim.
Ben sensiz sabaha çıkamayacağım.
ERKEK:
O halde… sabah olmayacak.
Çünkü senin yolun bana doğru açıldı.
Korkma.
Ölüm, seni bana getirmek için hazırlanıyor.
OKUYUCU:
Kadın gözyaşlarıyla uyandı…
ama gözyaşları yanıyordu.
Bu rüya, bir hatırlatma değil;
bir çağrıydı.
ERKEĞİN SÖZLERİ
Gecenin külünde aradım seni,
Adını fısıldadım karanlığa tane tane.
Gidişin hâlâ içimde saklı bir sızı,
Yarım kalan sözlerin gölgesinde titredim.
Dünyamın eksilen yarısını ben ölüme sakladım.
Hasreti avuçlarımda taşıdım, kırılmasın diye.
Sustuğunda bile seni duydum içimde.
Zaman bile yoruldu bizden, sen hiç fark etmedin.
Bir ömür bekledim olur mu diye…
Olmadı, kavuşamadık; kader yüzümüze kapılarını kapattı.
Ama yine de seninle dolu bir sonsuzluk kurdum.
Rüzgârın her savruluşunda sen varsın bende.
Kalbimin kaldığı yerden cennette devam edeceğim.
Bıraktığın acı bile bana senden hatıra.
Ve ben… seni hâlâ ilk günkü gibi seviyorum.
KADININ ÖLÜME DOĞRU EĞİLİŞİ
OKUYUCU:
Kadın rüyadan sonra bir daha aynı olmadı.
Çünkü ruhuna dokunan o ses,
onun kalan ömrünü içten içe eritmeye başlamıştı.
Her gün bir parça eksildi.
Her nefes biraz daha yaktı.
Gözleri her aynaya bakışta daha fazla karardı.
Kalbi artık dünya için atmıyordu;
daha çok ona doğru bir adım,
bir adım daha…
Ve bir gece,
hiç çırpınmadan,
hiç korkmadan,
sanki sevdiğinin çağrısına yürür gibi
ruhunu bıraktı.
Ölmek… onun için kaybolmak değil,
ulaşmaktı.
OKUYUCU:
Kadın gözlerini açtığında
karşısında bir yol vardı:
Toprağı gümüş,
çevresi yıldız tozu,
üzerinde dualar dolaşan bir yol…
Her adım attığında
toprak ayaklarının altında ışığa dönüşüyor,
gökyüzü onun için biraz daha açılıyordu.
Uzakta,
sonsuzluğun kıyısında
bir siluet bekliyordu.
Her adımıyla
cennetin rüzgârı onu okşuyor,
meleklerin kanat sesleri
yoluna serinlik bırakıyordu.
Bu yol,
ölüm yolu değil;
sevdiğine doğru yazılmış bir kader yoluydu.
CENNETTE KAVUŞMA
Işık genişledi.
Zaman sessizleşti.
Gökyüzü ikiye ayrıldı.
Ve o an…
Erkek göründü.
Üzerine sonsuzluğun ışığı sinmiş,
adım attıkça yıldız doğuran bir hâlle…
Kadını görünce gülümsedi.
O gülüş,
dünya üzerindeki bütün acıların karşılığıydı.
ERKEK (ilahi bir sükûnetle):
— Hoş geldin…
— Geciken değil, tam vaktinde gelen sevgilim.
— Burada hiçbir karanlık dokunamaz artık sana.
— Burada ayrılık yok, ölüm yok, korku yok…
— Sadece biz… ve bizi yazan sonsuzluk var.
Kadın ağlayarak yürüdü ona.
Her gözyaşı yere düştüğünde
cennet bir çiçek açtı.
Yaklaştıklarında
aralarındaki tüm acılar
bir anda küle döndü.
ERKEK:
— Gel…
— Bu kez tut elimi.
— Bu kez yarım kalmayacağız.
OKUYUCU:
Kadın ellerini onun ellerine koyduğu anda
cennetin bütün ışıkları bir anda parladı.
Gökyüzü kapandı, melekler durdu,
zaman bile nefesini tuttu.
İki ruh sarıldığında
cennet derin bir nefes aldı
ve kısık bir fısıltıyla söyledi:
“Ayrılık burada biter.”
Ve böylece…
iki eksik ruh,
nihayet tamamlandı.
5.0
100% (2)