2
Yorum
6
Beğeni
4,0
Puan
139
Okunma

Kelimeleri kaybeden insan duygularını da kaybeder. Bu yalnızca bir iletişim eksikliği değil, varoluşun ta içinde açılan bir boşluktur.
Duygular kelimelerden önce gelir, evet ama bu onları üstün kılmaz. Kelimeler duyguların iskeletidir, onları biçimlendirir, anlamlandırır, yön verir. İsim verilmeyen bir duygu şekilsiz kalır. İşlevsiz, unutulmaya mahkûm.
Çağımızın gerçeği burada. İnsanlar hissettiklerini tarif edemez, tarif edemedikleri için anlamlandıramaz, anlamlandıramadıkları için yaşadıklarını hiç yaşamamış gibi yapar. Boşluk büyür, içe doğru yayılır, bir karadelik gibi yutar her şeyi.
Emojiyle konuşmak mı? O duyguyu simgeye indirgemektir, sığ, yüzeysel bir gösterge. Gerçek duygu derinlik ister, kelime ister, taşıyıcı ister. Duygular değerli olabilir ama onları var eden, işleyen, dönüştüren kelimedir. Kelimeyle kendini inşa edersin, kelimesiz insan kendini kaybeder.
Kelimelerin ruhunda özel bir yer vardır. Onları yalnızca ifade için değil, varlık için kullanırsın. Her düşünce , her gözlem bir yeniden inşadır. Peki soralım. Kelimeler mi insanları terk etti yoksa insanlar mı kelimeleri? Çoğu kez ikincisi. Kelimelerini kaybedenler, bu sadece iletişim krizi değil, varoluşun ta kendisi olur. Kelimesiz düşünce karmaşaya, duygu bastırılmışlığa, biçimsizliğe gömülür.
Kelimeler varoluşun feneridir, onları yitiren yolunu kaybeder. İlginçtir, insanlar bu kayboluşu seçer, sosyal medyada görünürlük peşinde koşarak kamufle eder. Var olma arzusuyla kelimeleri feda etmenin paradoksu. Görünür olmak için kelimelerini bırakırlar. Oysa kelime olmadan ne hissetmek, ne anlamak, ne de ifade etmek mümkün.
Kelimeler ruhun kanatlarıdır, onları kaybeden uçamaz. Onları kullanmak varlığını hissettirmek, duyguyu somutlaştırmak, dünyayı yeniden inşa etmektir.
Nurcan Talay
Gülserçesi
16.11.2025
5.0
50% (1)
3.0
50% (1)