0
Yorum
3
Beğeni
5,0
Puan
89
Okunma
“Âlemin uçsuz bucaksız meydanında,
Fâniler yurdunun kenarında,
Gönlümün ıssız vadilerinde kaybolmuş bir garip kulun,
Son demini bekleyen bir yolcunun,
Kâinat Sultanı’nın Divân-ı İlâhîsine yolladığı niyazıdır…”
Ben, gözyaşının ırmak olduğu bir ovada,
Sessizliğin çığ gibi büyüdüğü bir barınakta,
Talihin kırık terazisinde tartılan bir biçareyim.
İsmim unutulmuş bir yaprak,
Varlığım esen rüzgârın umurunda bile değil.
Hayat bana padişahlığı,
Tacını değil ama gamını giydirdi.
Dost diye sarıldığım sazın teli koptu,
Sığındığım gölgenin bile benden haberi yok.
Yastığım soğuk taşın sertliği,
Örtüm gece karasının keskinliği…
Gönlüm bir fırtına ocağı,
Zihnim bir uçurumun kıyısı.
Ruhum, aşkın ateşinde yanan bir pervane,
Fakat aklım, kaderin savurduğu bir tüy misali
Bir gün göğe yükselir, bir gün karanlığa çarpar.
Dertlerim kantarla tartılsa,
Tartı utanır, kefesi eğilir.
Bir güzel gülse yüreğim uyansın isterdim,
Ama bana dönük her gülüş, gölgesiyle çekip gider.
Yiğitlerin omzu bile bana dönük değildir,
Çünkü mazlumun hikâyesi çoğu kulağa ağır gelir.
Aylar oldu, temizlik diye bildiğim tek şey
Gözyaşımın tuzu ve toprağın serinliğidir.
Yediğim lokma ateştir,
İçtiğim su gönlü yakan bir duman gibidir.
Ey Nebiler Serveri…
Sen buyurmuştun ki:
“İnsanı dünya için, dünyayı insan için yarattı Rab;
Ruhu bedenin, bedeni ruhun eşi kıldı;
Kadını erkeğe, erkeği kadına;
Cenneti mümine, mümini cennete;
Cehennemi inkârcıya, inkârcıyı cehenneme…”
Peki benim gibiler neden yaratıldı?
Acaba hikmet neydi?
Bilen varsa söze gelsin…
Ey Rabbim…
Sen bana iman bağışladın, ben ise güçsüzlüğümle tökezledim.
Sen nimet verdin, ben kıymet bilemez oldum.
Sen kapı açtın, ben eşiğinde beklemekten aciz düştüm.
Ne saltanat istedim, ne servet.
Ne ün peşindeydim, ne alkış.
Yalnızca aklıma bir parça huzur,
Ömrüme bir çizgi istikamet dilediysem,
O isteklerimden bile yüz bin kere pişman oldum.
Çünkü zaman öyle bir vakitti ki;
Hak ile bâtılın birbirine karıştığı,
Temizle kirlinin ayırt edilemediği,
Mertliğin maskelerin altında ezildiği…
Bana güçlü bir akıl verseydin,
O akıl sadece yük olurdu omuzlarıma.
Ey Sığınakların Sahibi…
Ben Senden yalnız Seni istedim.
Başka neyim var ki?
Uğruna kaybettiğim her şeyde
Bir kazanç bildim Sen’i.
Ailem dağıldı,
Hatıram karardı,
Düşlerim paramparça oldu.
Ama şükür…
Ya zengin olup zulmedeydim?
Ya akıllı kalıp hilekârlık edeydim?
Ya bilgili olup kibirden kör olsaydım?
Ya sağlıklı olup fena yollara düşseydim?
Bunların her biri
Bu çektiğimden daha ağır bir ateş olurdu.
Belâ, sabredenin merdivenidir;
Mümin gönüller başımın tacı,
Mazlumlar rahmete muhtaç kardeşimdir.
Kötüler kaderin imtihanı,
Lâkin ihanet ehli
Yüreğin ortasına saplanmış bir diken gibidir.
Rabbim…
Benim ne bayramım oldu,
Ne ışıklı bir yolum.
Ne izzet bildim, ne emniyet.
Ne de adımı duyan oldu bir dua kadar.
Lakin gamın içinde Seni buldum.
Ve bu, bin cihana değişilmez.
Beni yoktan var ettin,
İmanla tanıştırdın,
Varlığının huzuruna çağırdın.
Aklımı aldın ama kalbimi kendine çevirdin.
Sana sonsuz hamd olsun…
Şimdi son niyazım:
Beni huzuruna al,
Yorulmuş ömrümü rahmetine sar.
Beni bir daha karanlıkla sınama,
Sensiz bir an bırakma ne olur.
Bu dileği yazdım diye darılma bana;
Zira bilirim ki,
Zatından başkasına yönelmek
Boşlukta yankı aramaktır.
Ben ise sadece
Seni çağırıyorum…
Sensiz hiçbir yer bana vatan değildir.
Kadir TURGUT
5.0
100% (1)