Kılavuzu para olana her kapı açıktır. shakespeare
Ali Rıza  Coşkun
Ali Rıza Coşkun

Kasabanın Sessiz Mucizesi

Yorum

Kasabanın Sessiz Mucizesi

( 4 kişi )

4

Yorum

12

Beğeni

5,0

Puan

168

Okunma

Kasabanın Sessiz Mucizesi


Bir varmış, bir yokmuş…
Dağların arasında saklanmış, rüzgârın bile usulca estiği bir kasaba varmış: Serinyayla. Bu kasaba ne haritalarda yer alırmış ne de haberlerde geçermiş; ama içinde öyle bir sır taşırmış ki, bilenin kalbini değiştirirmiş.
Kasabada üç dost yaşarmış:
Zeynep, doğayı seven, sessizce kitaplar okuyan bir öğretmen.
Mert, tamirci, ama makinelerden çok insanların kalbini onarmayı bilirmiş.
Ali, görme engelli bir müzisyen; sesiyle kasabanın ruhunu sararmış.
Bir gün Serinyayla’ya garip bir sessizlik çökmüş. Kuşlar ötmez, çocuklar gülmez olmuş. Zeynep fark etmiş ki, kasabanın tek su kaynağı olan Gümüş Pınar kurumuş. Bu pınar, sadece su değil, kasabanın neşesini de taşırmış. Onsuz Serinyayla, solmuş bir çiçek gibiymiş.
Zeynep hemen Mert’e koşmuş. Mert, eski haritaları karıştırmış; pınarın kaynağını bulmaya çalışmış. Ali ise melodileriyle kasabanın yaşlılarından hikâyeler toplamış. Üçü birlikte, pınarın doğduğu yere gitmek üzere yola çıkmış.
Yol zorluymuş. Dağlar dik, patikalar kayganmış. Ama Ali’nin kulakları, Zeynep’in bilgeliği ve Mert’in elleriyle her engeli aşmışlar. En sonunda, yosunlarla kaplı bir mağaraya varmışlar. İçeride, taşların arasında bir yazı parlıyormuş:
“Su, sadece topraktan değil, kalpten de doğar. Onu arayan, önce kendi içindeki susuzluğu tanımalı.”
Zeynep bu sözleri okurken gözleri dolmuş. Mert ellerini taşlara sürmüş, Ali ise sessizce bir melodi mırıldanmış. O anda, mağaranın içinden bir damla düşmüş yere. Ardından bir akış başlamış. Pınar yeniden doğmuş.
Ama bu, sadece suyun geri gelişi değilmiş. Kasaba da yeniden canlanmış. Kuşlar ötüp çocuklar gülmeye başlamış. İnsanlar, doğanın sadece tüketilecek bir kaynak değil, korunması gereken bir dost olduğunu anlamış.
Zeynep kasabanın çocuklarına bu yolculuğu anlatmış. Mert, tamirhanesini bir “kalp onarım atölyesi”ne çevirmiş. Ali ise her akşam meydanda konser vermiş; ama sadece müzik değil, umut dağıtmış.
Serinyayla artık haritalarda hâlâ yokmuş, ama onu bilen herkesin kalbinde bir yer edinmiş. Çünkü bu üç kahraman, bir kasabanın değil, insanlığın susuzluğunu gidermiş.
Ve gökten üç damla düşmüş:
Biri, doğaya saygı duyanlara,
Biri, dostluğun gücüne inananlara,
Biri de, kendi içindeki pınarı arayanlara…

Şimdi biz susuzluğun eşiğindeyiz.
Yağmurlar eskisi gibi yağmaz oldu, doğa eski doğa değil.
En acısı da ne biliyor musunuz?
Biz eski biz değiliz artık.
Şimdi tam da şimdi kendimize gelme zamanımız değil mi, ne dersiniz?
Saygıyla…

Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 

Topluluk Puanları (4)

5.0

100% (4)

Kasabanın sessiz mucizesi Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Kasabanın sessiz mucizesi yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Kasabanın Sessiz Mucizesi yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Etkili Yorum
Cemal İnan
Cemal İnan, @cemalinan
11.11.2025 16:14:02
Hikayeni..,
Büyük bir iştahla okudum.
Eline, emeğine, yüreğine sağlık kardeşim.
Bende usta şairi gönülden kutluyorum. Selamlarımla.
Gelendostlu Ozan
Gelendostlu Ozan, @gelendostluozan
11.11.2025 14:28:20
5 puan verdi
Emeğine sağlık tebrik ederim
Etkili Yorum
GözyaşıÇiçeği
GözyaşıÇiçeği, @gozyasicicegi
11.11.2025 12:07:29
5 puan verdi
Ne güzel anlatmışsın…
Sanki satırların arasından, rüzgârın sesi geçiyor da ben Serinyayla’nın tozlu sokaklarında dolaşıyorum.
O pınarın susuzluğu, bizim içimizin kuraklığı gibi…
Biz suyu ararken, meğer kendimizi kaybetmişiz.
Eskiden gökyüzüne bakınca umut görürdük; şimdi betonlar arasında sıkışan bir nefes kadarız.
Zeynep’in gözyaşı, aslında hepimizin içinden düşen bir damla gibi.
Belki de doğa bize küs değil, sadece sessizce bizden uzaklaşıyor.
Ve biz hâlâ anlamıyoruz:
Bir ağacın gölgesi bile, sevgisiz kalınca solar.
Bu hikâyede, kalplerin nasıl da yeniden yeşerdiğini hissettim.
Ali’nin melodisi kulağıma değdi, Mert’in elleri yüreğime dokundu, Zeynep’in sözü ruhuma su serpti.
Belki de biz kadınlar, bu dünyada her daim bir “yeniden doğuşun” hikâyesiyiz.
Kimi zaman bir çiçeği sularken, kimi zaman bir kalbi onarırken…
Unuttuğumuz tek şey; doğa da biziz, su da biziz, hayat da biziz.
Ve bil ki, güzel üstat, sen bu satırlarla sadece bir masal anlatmadın;
bir vicdan uyandırdın.
Kalemiyle değil, kalbiyle yazanlar hep böyle yapar zaten.
Bizim içimizdeki kuruyan pınarlara bir damla umut düşürdün.
Ve o damla, şimdi yavaş yavaş yankılanıyor içimizde:
“Belki hâlâ geç değil, belki hâlâ su var kalbimizde…”

Ne güzel dokunmuşsun kelimelere.
Sanki her hecesi bir nefes, her cümlesi bir dua olmuş.
Okurken bir an, çocukluğumun yağmur kokulu sabahlarını duydum;
pencere buğusuna çizilen kalpler, toprakta ıslanan çıplak ayaklar geldi aklıma.
Senin kelimelerin, unuttuğumuz o masumiyetin izini sürüyor.
Bir hikâye değil bu;
bir vicdan aynası, bir ruhun yankısı.
Mert’in tamir ettiği makinelerden çok kalpler,
Zeynep’in öğrettiği derslerden çok farkındalık kalıyor geriye.
Ali’nin melodisiyle yeniden doğan kasaba,
aslında bizim unuttuğumuz insanlığın sesi…
Sen bu hikâyeyle bize suyu değil, safiyeti hatırlatmışsın.
Çünkü suyu bulmak kolay;
asıl mesele, içindeki susuzluğu fark etmek.
Ve işte sen, o farkındalığın hikâyesini yazmışsın.
Kalemin, doğa kadar zarif;
anlatımın, bir kadın kalbi kadar derin.
Her satırında bir sızı, bir umut, bir diriliş var.
Bir masal gibi başlayıp bir uyanışa dönüşen bu yolculukta,
sen sadece bir kasabayı değil, içimizdeki çocuğu da kurtarmışsın.
Yürekten tebrik ederim seni…
Böyle hikâyeler, insanın kalbini yıkar ama arkasından yeşertir.
Ve bil ki, senin kelimelerinle biz bir kez daha hatırladık:
“Su, sadece topraktan değil, kalpten de doğar.”
Belki artık yağmurlar eski gibi yağmaz,
ama senin kelimelerin hâlâ gökyüzünden düşen en güzel damlalar… 🌧️
Etkili Yorum
Orhan Gülaçar
Orhan Gülaçar, @egemavi
11.11.2025 12:03:43
Su tasarrufu sağlamak ve attıkları geri dönüşümü de Doğaya olan saygının bir parçası , doğanın dengesinin oluşması ve çevrenin korunmasını insan sağlıyor .
Hangi İnsan ? Eksik bırakılan insan !! Hayat öyle bir hal aldı ki , gerekli yaşamsal besinlere ulaşamaz hale geldi büyük çoğunluk .. ve ne yazık ki o büyük çoğunluk günlük yaşamda zarar vermek yerine dikkatli hareket eden asıl unsur . ama kendini bile görecek hali kalmamış .

Ama senin gibi Anadolu Aydını insanlar doğru mesajları vermek vazifesinde ... bir tek deniz yıldızını bile kurtarmak hiçbir şey yapmamaktan iyidir .

Yüreğine sağlık Kardeşim .
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL