0
Yorum
3
Beğeni
0,0
Puan
110
Okunma
Ziya paşanın hatıraları
Türk büyüğümüz Ziya paşa nush ile uslanmayanı etmeli tekdir tekdir ile uslanmayanın hakkı ise kötektir vecizesi ile bilinir Adanada hatırasını yaşatmak için ismi bir caddeye verilmiştir
eşşek alim olmaz taş taşımakla tekkeye
adam insan olmaz gitmek ile mekkeye diyen ziya paşa taşlama ve hicivleri ilede meşhurdur ainesi iştir kişinin lafa bakılmaz diyen ziya paşa önce amel ister
1825-1880 yıllarında yaşayıp valilik müsteşarlıkta yapan devlet büyüğümüz tanzimat dönemi edebiyatçımız Ziya paşa bir gün Adanada valilik yaptığı yıllarda şöyle bir olaya denk gelir Yük taşıyan bir eşşeği görür onu dikkatle inceler sahibi tekkenin hocası alimidir bir kaç defada Mekkeye gidip Kâbeye yüz süren hocalardandır ancak hocanın amaç ve gayesi yükselebilmektir Eşşek yük taşır Hoca ise ilim yerine söz taşır ziya paşa ise böylelerine hiç tahammül edemez Mekkeye gidip Kâbeye yüz süren insanda edep haya ve iman bulunur o söz taşımaz gıybet etmez diyip Hocanın tekkesini basar zabit ağalar tutuklayın diyip inzibatlara emir verir ziya paşanın ilk icraatı nasihattır fakat halkı gaspeden alim olmaz Mekkeye varamaz ve ziya paşanın köteğinden kurtulamaz
Ziya paşanın köteği
İki şeyin hazmı güçtür; biri servet, diğeri ikbal. Mektupçu Agâh
Ziya paşanın valilik yaptığı yıllardır ilk önce garip ve yalnız bir memur hayatı yaşasada o da basamak atlar yükselir zeval çağında kimse kapı zilini çalmasada şimdi o da şaşkındır dört bir yanı puşt zulası dost yüzlü dost gülücüklü
insanlarla dolup taşar ona sebebini şöyle açıklar paşam zeval çağında insanın kapısını kimse çalmaz fakat iktidar olanın kapısından ise ayrılmazlar Ziya paşa ise şu cevabı verir İkbâlde iken insan, feleğin sillesi olacağını hatırdan çıkarmamalıdır ve kendisine daima hatırlatır ikbal bugün senin yarın başkasınındır ikbalini iyilik için kullan fakat insanlar yükseldikçe sorumluluk artar iktidar gasp riya makamı değil dert dinleme sorun üretme makamı değildir muhalifler bir düşman değil tam aksine dostunuzdur çünkü yanlışınızı söylerler Ancak ne yazıkki Ziya paşanın valilik yılları devletin ve halkın vaziyeti içler acısı ibretlik bir tablodur bu zeval çağını Ziya paşa şöyle anlatır Yükselmek için insan dostunu şikayet eder hırsızlık zirvedidir Ve Ziya paşa dostunu şikayet edeni iktidar için kapısına geleni hırsızlık için makam isteyeni döverek kapısından kovar köteği hakeden insanlar dayak yedikçe Ziya paşa Adanada köteği ile meşhur olur haksız davada baş olacağına
sokaklarda yalnız yürü diyen paşa Adana sokaklarını yalnız yürümeye başlar
Muhammedilik isim değil ahlâk ile olur
Pek rengine aldanma felek eski felektir
Zira feleğin meşreb-i nasazı dönektir
Ya bister-i kemhada ya viranede can ver
Allah’a sığın şahs-i halimin gazabından
Zira yumuşak huylu atın çiftesi pektir
Ziya paşa
Ziya paşa bir gün Adana vilayetindeki insanlara konferans düzenler ve onlara
İnsanlar yaşlanınca değil, yaşayarak olgunlaşır der ve siz insanlar tecrübe ile değil, tecrübelerinden aldıkları dersler nispetinde olgunlaşır unutmayın çocuklara Muhammed Ali Mustafa ismi veren sizler Hayatta zor olan iki şey vardır: Birincisi insanın kendisine iyi bir ad sağlaması, ikincisi de bu adı sürdürmesidir diyerek bir kıssa anlatır vakti zamanında Alim bir osmanlı paşası vardı ismide sövülmesin övülsün diye Babası tarafından Muhammed Mustafa verilmişti iktidar güç kuvvetide yerindeydi paşanın peki bu iktidar güç insana niçin verilir diye sordu küçük bir çocuk cevap verdi paşam koltuklar makamlar bu nimetleri paylaşmak içindir kim dert dinler dert çözer ise Muhammede Mustafaya Aliye benzer kim ise halkın göz yaşına sebep olur ise o makamını arttırır dedi Ziya paşa cevap verdi çocuğa en güzel isim Muhammed Mustafadır ancak bu isme değil bu Ahlâka sahip olmaya çalışın yarın mahşer kalabalığında sizi kurtaracak olan isimleriniz değil amellerinizdir diyip şu beyitleri söyledi feleğe aldanmayın Allaha sığının Allaha sığınan ipekler içinde aldanan ise yalnız bir kaldırım taşı üzerinde can verecektir bunu unutmayın
Memurun tayini nakli
ZİYÂ PAŞA İstanbul Kandilli’de dünyaya geldi, asıl adı Abdülhamid Ziyâeddin’dir. Galata Gümrüğü kâtiplerinden olan babası Ferîdüddin Efendi, aslen Erzurum’un İspir kazasına bağlı Kerab köyündendir;
Tdv İslam ansiklopedisi
Ziya paşa memur bir babanın oğludur baba tarafı aslen Erzurumludur o kardan kıştan kurtulmak en son onlarada nasip olmuştur şark illerinde 1890 lı yıllardada kimse kalmak istemez eğer hükümet konağında paşa ahbabınız vali tanıdığınız var ise kardan kıştan kurtulur asfalt yolda yürürsünüz işte on yıldır memuriyetin yükünü sırtına yükleyen Abdülhamit efendide defalarca istanbula yazdığı tayin nakil dilekçesine olumlu cevap alır ve eşi ıtır hanımla eşyaları faytona yüklerler ve ailece nakil olur istanbul iline Galata gümrük kapısına o köyün tezek kokusu çamurlu yolları geride kalsada sıcak ekmek kokusu beraber imece usülü çevrilen yufka ekmeğin tadıda kaybolmuştur Ziya paşa eski bir fotoğraf çıkartır aile albümünden Annesi ıtır hanımın ıtır kokusu ve misk kokan elleri hâlâ ilk günkü gibi tazedir aklında ıtır hanım şu nasihati etmiştir yıllar önce oğluna evlat dün erzurumdaydık şimdi istanbuldayız o eski dostluklar kalmadı içilen meyler içkiler sular hep bozuldu şimdiki gülüşler samimi değil haklının narası duyulmaz olmuş herkes bir köşede pusuya sinen kurtlara benziyor oğul o eski aşıkların sadakati kalmadı bu şehirde o yüzden dostunu ve insanı iyi seç tanı kurt kılığına giren kuzu dost değil düşmanındır
Ehil olan çoban olur
Küfür ülkelerini gezdim gösterişli köşkler malikâneler gördüm dolaştım islam mülklerini bütün viraneler gördüm
Ziya paşa
Kurt kılığına giren dost değil düşmanındır anamın bu sözü hâla aklımdadır dedi Paşa Ziya belkide Osmanlının dağılma sebebi budur Ziya paşa aynı zamanda Namık Kemalinde arkadaşıdır Sultan Abdullaziz devridir Namık Kemal paşam şu kıssayı bilirmisin kuzu görünümündeki kurdun hikâyesini dedi ziys paşa bilmem ama ibretli her kıssayı dinlerim hikmetini anlamak isterim diyince Namık Kemal işte bugünün özeti kıssasıdır bu diyip söze başladı kuzuların ikbal çağında her işte vazife sahibi bir çoban bulunurdu kuzular çobanlarını lider bilir onun izni olmadıkça yemeğe oruca el uzatmazlardı bu çoban kapıyı her kapattığında kuzularına şunu ihtar ederdi iznim olmadan bu eve kimsenin girmesine izin vermeyin burası eşik der çizgi çekerdi ve çoban eşiğin hududun geçilmesi helal olmaz der tüm kuzular tek bir dişi kuzuya emanet edilirdi dişi kuzu emanet bilincinde çoban ise vazifesinin peşindeydi hiç bir kurt bu sürüye giremez eşiğe sokulamazdı diyip şimdiki çobanlar ise vazifeyi bilmez hale düştü çoban ehil değil ise o eşik geçilir bozulur fakat ehil çobana karşı kuzular başını kaldıramaz başının merkebe benzemesinden korkar ve böyle açık sözü seven Ziya paşa ile Namık Kemal için sürgün yıllarıda başlayacaktır az sonra
Ziya paşa 1861’de Sultan Abdülaziz’in tahta çıkışıyla birlikte padişaha sunduğu kasidelerle tekrar göze girmeyi başardı. Bu arada yükselme hırsı yüzünden Zaptiye Müsteşarlığı’na getirildi.
Tdv ansiklopedisi
Ziya paşa ilk şiir denemelerine babası Ziyaeddin efendinin eline kalem vermesi ile tanışır babası oğul bir gün kalem kılıcı yenecek fakat sen ne kadar akıl fikir sahibide olsan her şahsı hakka yakın sanma her tac giyeni o taca lâyık mı sanırsın fakat o zamanlar ziya paşa tecübesizdir zamanede adem oğluna binde bir rastlayacağını tecrübe etmemiştir bu yüzdende ateşi su yılanı çıyanı ademoğlu zanneder Ziyaeddin efendi sabah 5 akşam gecenin en olmadık saatleri eve dönen bir osmanlı kâtibidir yorgunluktan bıkkınlıkta oğlunu kurtarmak isteyen baba bir gün muhterem bir osmanlı paşasının kıssasını anlatır eski zamanlardan birinde savaş meydanlarının içinde çok şehit verir osmanlı devleti teğmenin biri elini silaha uzatır amaç düşmanı cihat meydanında tepelemektir fakat başka bir osmanlı pehlivanı kılıcı kınına koy paşam kalem kılıca üstün geldi sulh antlaşması yapıldı kanın aktığı hiç bir yerde galibiyet yoktur oğul diyip oğluna tükenmez bir kalem hediye eder evlat gülen insanların yüzüne bakıp onların haline aldanma pek çok insanlar güler gözüksede içi kan ağlıyor eğer insanları handan edip güldürmek istiyorsa kılıca değil kaleme sarılmalısın kalemin kılıca üstün gelirse kazanırsın
1862’de Ziyâ Paşa Kıbrıs’ta geniş bir imar faaliyetine girişti. Ancak Magosa’da sıtmaya yakalandı, bir çocuğu felç oldu. Bu arada babasının da ölümü üzerine Meclis-i Vâlâ âzalığı ile İstanbul’a döndü
Ziya paşanın gençlik başında dumandır annesi oğlunun her gün kum kapı meyhanelerine dadandığını görünce evlat ne kadar yalansız ve dürüst yaşarsan o kadar iyidir iyi bilki evlât bir katre içen fena bulur başını kaldıramaz beladan desede anne ve baba sözü gençlikte kâr etmez genç fidana ağacın dalları eğilsede insan geç farkeder ziya paşanın şiirleri lise çağlarında kahvehanelerde camilerin sigara içilen meydanlarında ortaya çıkmaya başlar annesinin içine doğmuştur sanki oğul meydana düşen kurtulamaz taştan kazadan Ziya paşanında başına gelen taş olacaktır o da babası gibi memuriyet hayatını tercih eder ve muhalif tavırları sonucu sadrazam Ali paşa ona sorar osmanlı haritasından yer beğen o beğenmez Sultan Abdullazizin izni Sadrazam Ali paşanın çabası ile sürgün edilir şu cihana Asude olmak isteyen olmak isteyen gelmesin diyerek Kıbrısta sürgün yıllarına başlar o gurbet ve sürgün yıllarında hem kendini imar eder hemde şehirleri gurbet yıllarında oğlu felç geçirir beyin hasarı sinir zedelenmesi sonucu hareket edemez hale gelir gurbetten oğluna el edemez yasaklı olduğu için evine mektup yazamaz babası vefat ettiği gün ona son kez dokunmak ister mümkün değildir çünkü gurbetteki adamın en büyük acısı sevdiklerine dokunamamaktır bundan büyük acı varmı
Ziyâ Paşa’yı İstanbul’dan uzaklaştırma kararlılığını sürdüren Âlî Paşa onu Amasya mutasarrıflığına tayin ettirdi. Ziyâ Paşa burada kaldığı iki yıl boyu benzeri görülmemiş bir imar hareketine girişti
Ziya paşa Mithat paşanın desteği ile Sultan Abdullazizin tahttan indirilişinde rol oynar bu darbe sonucu 5.Murat tahta çıkarken daha sonrasında yerini Sultan Abdulhamide bırakır bu dönem Namık Kemalin sürgüne gönderildiği Ziya paşanın Suriye Konya Amasya Adana çeşitli illerimiz görev yaptığı yıllardır Namık Kemalin çoban hikayesi aklından hiç çıkmaz Namık Kemal Ziya paşa yazdığı şiirlerle aynı zaman jön Türklerin fikir babalarıdır Namık Kemal bilindiği gibi Atatürkü etkileyen fikir babalarındandır Amasyada meşhur elmalardanda nasiplenen Ziya paşa önünde elma çayı elinde kalem ve evinde pişirdiği Amasya bamyasının kokusu ile sarılır kaleme dokuz bin yıllık tarihi ile şehzadelerimizin eğitim yurdu Amasyadan ilk önce bir selam yollar dostuna önünde yemyeşil yeşilırmağın manzarası karşıda kral mezarları ne güzeldir Amasya Akşam olur, güneş gider şimdi buradan Garip garip kaval çalar çoban dereden Pek körpesin, esirgesin seni yaradan Gir sürüye kurt kapmasın, gel kuzucağım bu şiirin altına şu notu ekler azizim çoban sürünün lideridir kuzularını soran arayan sürülerini korusun diye Allaha dua eden ve yeri gelince tek bir kuzu için can verendir
Ziya paşa halkı ferahlatmak suretiyle sevgi ve saygısını kazandı Amasya’nın merkezine hükümet konağı, mektep, saat kulesi, bir hapishane binası, bir bedesten ve iş yerleri inşa ettirdi; yollar açtırdı.
Amasya hatıratlarını ziya paşa şu şekilde anlatır Süleyman olmayan Bilmez kadrini
Zülfüne dil vermeyen bilmez gönül ahvâlini Âlemin sultanıdır ziya paşa şunları der yanındaki inzibatlara insanın değerini bilmek için insan olmak gerekir halinden bilen insan gönül sultanıdır bak azizim yaşadığın şehrin halkına karşı kapın kapalı odan kilitli olmayacak perişan insanları araştıracak soracak bir şehrin gönlüne girecek zülfüne dokunacak arkanda eser bırakacaksın diyip şehri imar eder elma hasadına katılır ve o yılın tüm elma hasadını halka eşit şekilde pay eder ve güzel söz etmeyen hiç bir gönülde yer edemez diyen Ziya paşa ettiği güzel sözler kurduğu iş yerleri dinlediği insanlar sayesinde bir halk kahramanı olmaya başlar Rızkına kanaat eden dünyaya minnet etmez, alemin sultanıdır, sultana muhtaç olmayan öğüdü ile Ziya paşa yeşilırmak köylerini basan kral mezarlarındaki tarihi eserleri kaçıran ve kendisi doymayıp halka şükredin deyip onlardan elma çöpünü esirgeyen ağalar içinde ceza keser bunların hakkı kötektir madem nasihat ile uslanmazlar idamları onaylanmış kalemleri kırılmıştır diyip idam fermanlarına evet mührü onu seven amasya halkı ise ziya paşanın şiirlerini ders kitaplarında çocuklarına okuturlar
1878’de. Ziyâ Paşa, Adana’da da imar çalışmalarına başladı. Önce bir tiyatro binası inşa ettirdi; 17 Mayıs 1880 elli bir yaşında iken vefat etti. Cenazesi Adana Ulucamii hazîresine defnedildi.
Fransız edebiyatı ile yakından ilgilenen ziya paşa felç geçiren oğlunun sağlık durumu ile yakından ilgilenmiş onun baş ucuna oturarak tepki veremesede feyz almasını sağlamıştır oğluna okuduğu yazarlar arasında Victor Hugo Emile zola charles dickens ilk akla gelenlerdir
babasına verdiği kalem ile onun aziz hatırasına sadık kalarak hiç bir insana zulmetmemeye çalışan Ziya paşa Azrailin soluğunu hisseder ve deftere şu beyiti yazar halkına zulmeden vali ahirette cezasını çeker lâyıkmıdır insan olana hak var iken batıl hüküm vermek tarihler 18 Mayıs 1880 i gösterir iken Adana sokakları yaslıdır büyüklüğü tarihi yapısı ile Adanada 1513 yılında Ramazan oğlu Halil bey tarafından başlanıp 1541 yılında onun oğlu piri Mehmet paşa tarafından bitirilen Adana ulu Cami ana baba günüdür felçli bir oğlan yıllardan sonra ilk defa ağlayabilmektedir Selçuklulara Memluklu ve Osmanlı devrinde hizmet görüp nice sultanı ahirete yolcu eden Adana ulucami ve Adananın eşrafı esnafı Ziya paşayıda uğurlar ziya paşanın tabutunu sırtlayan dostu Namık Kemal ziya paşanın şu beyitini okur son kez Ol mahkemenin hükmüne derler adalet Yâ Rab bu ne hikmettir İlâhî bu ne halet