Para, gübre gibi etrafa yayılmazsa işe yaramaz. baco
Kamil Erbil
Kamil Erbil

Kurt Kapanı...

Yorum

Kurt Kapanı...

0

Yorum

3

Beğeni

0,0

Puan

139

Okunma

Kurt Kapanı...

Not: Gerçek kişi ve kuruluşlarla hiç bir ilgisi yoktur.

Sokağa çıkma yasağı olduğundan,fırsat bu fırsat deyip evimin çatısındaki kiremitleri düzeltmek için çatıda çalışıyordum.
-Kemal !
Dönüp baktığımda bizim emektar bekçi amcamızdı.
-Hayrola !
-Seni karakoldan istiyorlar.
-Hayrola abi ?
-Ne olduğunu bilmiyorum ama kesin kötü bir şey yok ,inan bana.
Çünki,öyle bir zamandaydık ki, biri çıkıp birinin hakkında kötü bir şeyler söylese sorgusuz sualsiz onu alıp götürüyorlar ; nereye götürüldüğü ne zaman geleceği hiç belli olmuyordu.
Çatıdan indim.
-Geyineyim,eve haber vereyim gidelim dedim. Evde eşim ve çocuklarım benim karakoldan çağrıldığımı duyunca endişelendiler.Gelen bekçi’nin kötü bir şey olmadığını sadece oraya kadar gitmem gerektiğini söyledi.
Neyse korku içinde evde bıraktığım ailemden daha çok ben korkuyordum.


Karakoldan içeri girdiğimde oradaki polis adımı sordu.
-Şu odada bekleniyorsunuz.İçeri girin dedi.
Korku içinde odanın kapısında bir müddet gireyimmi kaçayımmı diye düşünürken beni almaya gelen bekçi beni arkamdan yavaşça iterek kapıyı açtı,
-Kemal bey geldi yüzbaşım dedi.
İçeri girdim arkamdan kapı örtüldü. Odada bir masada sandalyesine geriye dayanmış eğitim elbiseleriyle oturan yüzbaşı vardı. Onun oturduğu masanın önünde ayakta duruyordum.Bir müddet beni baştan aşağı süzdü.
-Sen Kemal bey misin ? diye sordu.
-Evet
-Nufus kağıdını verirmisin ?
Cüzdanımdan nufus kağıdımı çıkardım.Nufus kağıdımdaki bilgilerle önündeki kağıtda yazılı bilgiler tutmuş olacak ki masasının önündeki sandelyeyi işaret ederek
-Otur dedi.
Çaresiz ne olacağını bilmediğimden oturdum. Yavaş yavaş üzerimdeki korku önce şaşkınlığa sonrada cesarete döndü.
-Hayırdır yüzbaşım niye çağrıldım ?
-Söyliyeceğiz.Sen ananın karnından yedi aylıkken mi çıktın.?
-Yok efendim,niye buradayım bilmek istemem olağan değimli?
-Seni şu andan itibaren sıkıyönetim komutanlığı emrine aldık.
-Hayrola ?
-Hayırı şerri bu işte. Artık bizim emrimizdesin.
-İyide ben devlet memuruyum ve halen görevdeyim.
-Tamam oğlum o görevine devam edeceksin,bizimlede çalışmaya devam edeceksin.
-Niye ben ?
-Valla bunu albayıma sorman gerekir.
-Soralım o zaman.
-Bırak zevzekliği de imzala şu evrakıda sana tebliğ etmiş olayım.
Baktım pempemsi bir kağıt üzerine kağıdın sağ tarafında tarihin altında çok gizli ibaresi var. Yazının altında da Garnizon komutanı olarak albay’ın imzası var.
-İmzalarmısın ?
-Okuyorum efendim.
-İmzalada bol bol okursun.
-Peki ben bu görevi kabul etmeyip imzalamazsam ?
Yüzbaşının yüzü sinirden kıpkırmızı olmuş halde ayağa kalktı bağırmaya başladı,
-Ulan imzala şunu be.Efendi bunu kabul etmezse ne olurmuşmuş. Söyliyeyim,oğlum sana öyle bir dayak atarımki eşek sudan gelinceye kadar. Dışarı çıktıktan sonra anan görse seni tanımaz . Adamın canını sıkmada imzala şunu…
Yazıya göz gezdirirken sadece, “komutanlığımız emrinde görevlendirilmen uygun görülmüştür” yazısını görebilmiştim. Anladığıma göre yazıyı imzalayan komutan çok yumuşak bir üslup kullanmıştı. Birde daha aşağı rütbeden subaylar varken neden bir yüzbaşıya bu görev verilmişti? İşte bunlar beni biraz daha cesaretlendirdi.
-Yüzbaşım, güzel güzel konuşurken niçin bana hakaret etmeye başladınız?
Adam odada sinirli sinirli dolaşmıya başladı.
-Bak ulan senin dik kafalı olduğunu söylemişlerdi ama her nedense sen onların söylediklerinden de dikkafalıymışsın. Hatta kafadan çatlakmışsın be.İmzala şunu be !
Bu adam bana bir şey yapacak olsaydı bu zamana kadar yapardı.Daha da cesaretlendim.
-Yüzbaşım bana ulan diye hitap edemiyeceğinizi bilmeniz gerekir diye düşünüyorum… İmzalamazsam ?
Yüzbaşı odada dolanırken birden karşıma gelip bir eliyle yakamdan tuttu bir eliylede vurmak için elini kaldırdı ama eli havada kaldı. Yüzbaşının yüzünde ve boynundaki damarların hepsi dışarı fırlamıştı sanki.
-Yüzbaşım elini korkak alıştırma hadi vur !
Adam yakamı bıraktı odanın kapısın açtı öfkeli halde beni getiren bekçiyi çağırdı.
Bekçi odaya girdi hazırolda bekliyor.
-Buyrun komutanım .
-Yahu bu adamı bana laf dinlemez biri diye anlatmışlardı. Niye bu seçildi bilmiyorum. Bekçi bey bu adam emri tebliğ almıyor. Sen bu dangalağı tanıyorsun söylede imzalasın evrağı tebliğ edeyim işim var ya.
-Yüzbaşım bakın yine bana hakaret ediyorsun ama !
Bekçi bana döndü,
-Bak Kemal oğlum imzala şunu da şu iş bitsin. Yoksa başına bir şey gelir !
- İmzalamasına imzalayacağım ama Yüzbaşım bana devamlı hakaret ediyor.
Yüzbaşı iyice çileden çıktı. Kıpkırmızı suratla benim yanıma geldi, çenemi tutup,
-Bak yavrum ,bak evladım,bak memur bey imzala şunuda sen yoluna ben yoluma.
-İmzalamadan önce albay’ımla konuşabilirmiyim?
-Emrin olur be !
Öyle bir bağırmıştıki dışarıda bir koşuşturma başladı.
Bekçi ,yüzbaşının sinirden tirtir titrediğini görünce
-İmzala oğlum hadi hatırım için imzala !
Bekçide korkmıya başlamıştı. Kalemi aldım yazının altını imzaladım.Bir nushasını bana veren Yüzbaşı,
-Sen gerçekten kafadan çatlakmısın,yoksa süper zeka bir delimisin ?
-Adamına göre değişiyor efendim. Şimdi ben ne yapacağım?
-Bak al bu kağıdı.Benim işim burada bitti. Gerisini inan bende bilmiyorum. Merak etme çok yakında haberin olur.
-Hadi hayırlısı olsun…
-Ohhh be… deveyi hendekten atlattık ama kan ter içinde kaldım. Yahu …. Hadi, hadi güle güle..
-Çıkalım Kemal.
Bekçi abiyle birlikte dışarı çıktık. İçeride olan münakaşaları salondan dinleyen polisler
Şaşkın şaşkın bana bakıyorlardı. İkindiye doğru girdiğim karakaoldan ezan vakti çıkmıştım. Birden aklıma evdekiler geldi. Eve geldiğimde eşim heyecanla sordu.
-Ne oldu bu kadar geç kaldın.
-Valla hatun bana bir evrak tebliğ edeceklermiş ondan çağırmışlar.
-Neden bu kadar bekledin?
-Yüzbaşıyla biraz atıştıkta
-Neee! Aman adam gün onların günü,bunlar adamı alırlar götürürler. Sonra biz ne yaparız ?
-Merak etma hayatım hiçbir şey olmadı.Bak işte yazı burada.
Yazı birkaç satırdan ibaretti. Sadece,görülen luzum üzerine şu tarihten itibaren komutanlığımız emrine alındınız diyordu.
-Görev neymiş?
-Yüzbaşıda bilmiyor hayatım. Beni bulacaklarmış.
-Hadi hayırlısı. Sofrayı hazırlıyayımda yemek yiyeylim.
-Bende elimi yüzümü yıkayıp rahatlıyayım.



Aradan birkaç gün geçti.Sabahleyin işime giderken yanımda duran bir araçatan iki sivil adam indi..
-Kemal bey !
-Evet..Kim soruyor ?
-Arabaya buyurun.
-Kimsiniz?
-Arabada konuşsak ?
İşime gidiyorum .Beni kovduracaksınız
-Sen orasını merak etme.Müdürünün haberi var. Hadi gir arabaya.
Ben şaşırmış vaziyetde olanları anlamıya çalışırken beni kolumdan tuttular arabaya soktular.
Araba şehir dışına doğru yola çıktı. Adamlarda çıt yok.Aldımı beni bir korku.
Bir müddet sonra meydan komutanlığı yoluna saptık. Anlamıştım. Beni garnizona götürüyorlardı.
-Arkadaşlar ben askerliğimi yaptım !
Kimsede ses seda yok.
-Dostlar niye buraya saptık,siz kimsiniz ?
Kimsede ses seda yok. Kapıdaki nöbetçi asker bizi görünce hazırola geçip selama durdu. Komutan yazan kapının önünde durduk.
-İn !
Beni kollarımtan tutup aşağı indirdiler. Biri önde ben ortada komutanlığın kapısına doğru yürürken kapıdan karakoldaki yüzbaşı kapıdan dışarı çıkıyordu.Tanıdıkbirini görmenin sevinciyle..
-Yüzbaşım diye seslendim.
Adam sadece güldü ve geçip gitti.
İçeri girdik . Kapının üzerinde komutan yazan kapıyı çaldılar içeriden
-Girin sesi geldi.
Beni getirenler toparlan gir dediler. Kapıyı açıp beni içeri saldılar.
Albay camın önünde ayakta durmuş dışarı bakıyordu.Odada sivil bir kişi daha vardı.
-Hoş geldin.
-Hoş bulduk albayım…
-Buyur otur.İşimiz galiba biraz uzun sürecek…
-Kemal bey bizim yüzbaşıyı delirtmişsin be evlat
-Yok albayım ufak bir anlaşmazlık işte.
-Ufak bir anlaşmazlık inşallah bir de bizimle olmaz dimi?
-Estağfurlah albayım,ne demek o.
Sivil giyimli kişi benim tam kaşımdaki koltuğa geçti oturdu
-Kemal bey seni bizim emrimize aldık. Hem bize çalışacaksın hemde dairendeki işlerle meşgul olacaksın.Ha bu arada müdürünün sadece bizim emrimizde çalıştığın hakkında bilgisi var ama ne iş yapacağın hakkında bilgisi yok.
-Siz bizimle çalışacaksınız deyip duruyorsunuzda işi kabul edip etmiyeceğimi hiç sormuyorsunuzder demez karşımda oturan sivil giyimli adam bana öyle bir tokat attı ki koltukla beraber geriye düştüm.
-Bak evladım burasını biliyorsun değilmi.
Ben yerden toparlanıyorken olanları düşünüyor bir anlam veremiyordum. Yüzbaşının biz içeri girerken gülmesi boşuna değilmiş meğer.
-Biz sana birde kabul edip etmiyeceğinimi soracaktık
-Normalde öyle değilmi ?
-Şimdi sana öyle bir çakarımki ilk tokadı mumla arasın it… Anladık sen çatlaktanda çatlaksın ama bende senden çok daha fazla zırzıpıldak çatlakım,bunu unutma.
Odaya şöye bir baktığımda albay odada yoktu. Dışarı çıkmış.
Çenemi bir elledimki. Yüzümdeki tekmil kemiklerin hepsi birden inim inim inliyorlardı sanki.
-Kendine geldinmi?
-Siz kimsiniz ?Hadi albayımı üzerindeki elbiselerden anladımda siz kimsiniz ?
-Sen benim kim olduğumu boş ver de beni dinle. Sen bundan sonra bizim emrimizde istihbaratcı olarak çalışacaksın ve bunu birkaç kişiden başka kimse bilmiyecek. Hatda eşin bile bilmiyecek.
-Ama…
-Kes ulan sesini dinle yoksa buradan doğru askeri revire yoğun bakıma gidersin…
Hadi skıkysa sesini çıkar.Kuzu kuzu dinliyorum artık napacaksın.
-Nasılmı diye soracak olursan!
-Sordurmuyorsun ki sorayım deyecektim lafım boğazma düğümlendi
Adam bana bir döndü ki bir tokat daha attı. Bırakın çene ve yüz kemiklerimi ağzımdaki tekmil dişler sızlamaya başladı.
-Şu kimliği al biz seninle irtibat kuracağız dedi.
Kimliğe baktım benim resmim vardı. Daha fazlasını göremedim.
-Beni mazur görseniz dedim… dedim de gözümü açtığımda revirdeydim. Baş ucumda yüzbaşı vardı. Gülüyordu.
-Merak etme evine haber verildi. Yüzüme buz torbasıyla masaj yapılıyordu.
-Kemal bey sen bayağı çetin cevizsin ama galiba çevizin içi neredeyse gözüküyormuş. Boş ver canım sana bunlar vız gelir tırıs gider. Ben senin yerinde olsam olanları kuzu kuzu kabul ederim. Bunu samimi bir dostun nasihatı olarak alsan iyi olur yoksa…

Kamil Erbil

Paylaş:
3 Beğeni
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Kurt kapanı... Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Kurt kapanı... yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Kurt Kapanı... yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Bu şiire henüz yorum yazılmamış.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL