0
Yorum
2
Beğeni
0,0
Puan
97
Okunma

Biz eline kibrit verilmeyen nesildik.
Tehlike arz ederdi merakımız
Nohut mercimekle saymayı öğrendik.
Her şeyin bir zamanı vardır dediler.
Leylekleri en yakın akrabamız bildik .
Elbette zamanla her şeyi öğrendik.
Masum yıllardan gelip geçtik.
Dolma kalem ,lastik ayakkabı ,basma
Bekçi düdüğü, gaz lambası ,takunya
Çoktan sonsuzluğa gittiler.
Önümüzdeki yıllardan fazla bir şey beklemiyoruz.
Bozulmamış insanların samimi selamları bize yeter .
Ele avuca sığmazdık ...
Birçoğumuzun kulaklarımızdan tutup havaya kaldırmış Ankara’yı görüyor musun deyip yaramazlığımızı cezalandırmışlardır .
Yeşilçam aktörü Ahmet Tarık Tekçe oldun bak kulakların büyüdü diye de lafı sokarlardı .
Müstakil evlerin çocukları olarak apartmanların zillerine basıp kaçmak bir çoğumuzun alışkanlığıydı .
Faytonların at arabalarının arkasında takılıp kırbaç yemeden akıllanmazdık .
Birbirimizin saçını başını yolardık ama diğer mahallelerden gelen çocuklara karşı arkadaşlarımızı savunurduk.
Gördüğümüz bütün erik ve dut ağaçlarının bizim olduğuna inanırdık.
Hiçbir sınır duvar tanımazdık.
Ne kadar uslanmaz çocuklar olsak da ;
O kadar da iyi çocuklardık .
Komşularımızın odun kömürünü taşır pazardan gelenlere yardım etmeyi vazife bilirdik .
Bahçelerde yapılan sünnet ve nişan törenlerine sandalye taşımaya hevesle koşardık.
Bir iki yaş büyüklerimize abla Ağabey derdik
Büyüklerimiz bize karşı yerine göre sert genelde sevgi doluydu.
Onlara asla saygısızlık yapmazdık bizi koruduklarına inanırdık .
Aylak gezmek çalışmamak okumamak en önemli dışlanma nedeniydi .
Birçok tecrübeyi daha çocuk yaşta edindiğimizden günümüzde bazı davranışlar bize çok ters geliyor .
Geriye dönüp baktığımda çok küçük yaşlarda adam etmişler bizi diyorum
Orhan Gülaçar