2
Yorum
12
Beğeni
5,0
Puan
151
Okunma
Bazen insanın içi karanlık bir odaya benzer; penceresi vardır ama perde hiç aralanmaz. Günler geçer, saatler erir, ama o karanlık hep oradadır. Sanki güneş bir daha hiç doğmayacakmış gibi… İşte o anlarda insan, kendi içinden bir horoz sesi duymayı ister. “Kalk,” der, “yeniden dene, bir sabah daha var.”
Belki de her insanın içinde bir sabah beklentisi vardır. Kimi sevgisizliğin gecesinde üşür, kimi umutsuzluğun karanlığında kaybolur. Kimi de sadece yorgundur, neyin bittiğini, neyin başlayacağını bilemez. Fakat yine de içimizde bir yerlerde, küçük bir ışık hep yanar. Adını beklenti koyarız. Kimi zaman sessizce, kimi zaman inatla yanar o ışık. Çünkü biliriz: hiçbir gece sonsuza kadar sürmez.
Bir gün gelir, hayat bir kapı aralar. Belki bir söz, bir tebessüm, bir dua… Belki bir sabahın ilk ışığı dokunur yüzüne. İşte o an anlarsın; güneş aslında dışarıda değil, içindedir. Yeter ki sen perdeyi aralamayı unutma.
Yorgun düşmüş kalbimiz bazen “Güneş ne zaman doğacak?” diye sorar. Oysa güneş doğmak için beklemez; biz hazır olana kadar bekler. Biz içimizdeki karanlıktan geçmeden, o ışığı göremez hale geliriz. Her sabah, doğmayı bekleyen bir ruh vardır insanda. Her düşüş, yeni bir doğuşun habercisidir.
Ve bir sabah…
Horoz öter, kuşlar kanat çırpar, rüzgâr dallara dokunur. İçindeki karanlık hafifler. Birden anlarsın: Güneş çoktan doğmuş. Sadece senin ona bakacak cesaretin yokmuş.
O an, dünyanın en sade gerçeğini fark edersin: Her şey yeniden olabilir. Kırılanlar onarılır, kaybolanlar bulunur, susanlar yeniden konuşur. Çünkü hayat, karanlığa rağmen değil; karanlığın içinden doğar.
Ve işte o anda, içinde bir ses yankılanır:
“Artık güneş doğdu. Kalk, yaşa.”
Belki bir sabah değil bu, belki akşamüstü bir sessizlikte yakalayacaksın o ışığı. Fakat emin ol, doğacak. Çünkü her insanın içinde bir sabah gizlidir.
Yeter ki inan, yeter ki bekle…
Güneş elbet doğacak.
5.0
100% (4)