1
Yorum
3
Beğeni
5,0
Puan
87
Okunma
Saydam…
En hafifinde, can yolunu gözler gibi cam yolundan kesildi, aşk.
Avurtlarında acemi birlik oldu;
yaşamsal faaliyeti duran sensizlik.
En çok kullandığım kelimelerin,
en çok sensiz bırakıldığım umutsuzluklarının,
kocaman bir evrende söylediği ile yaptığı
bir olmayan sevdalar işaretlendi.
Benim canım, senden kaynaklı bir sonbaharda artık.
Cümlesi kalın, cüssesi hayati bir yalnızlıkta kaybını özelden sayan;
buram buram imalı hoşnutluğun veresiye hasreti, son çağında.
Sinide parol, dörtbaşı mahmur arveles ve
kalp ağrımı kesmeyen bir dolu neden var.
Sosyal, falakaya yatırılan zamane aşklarda en has yalnızım;
ellerimde büyüyen hayal kırıklıkları,
ev hanımı olup sofralarında bana en çok acı ikram ettiler.
Saydam, çaresi karanlık gökyüzünün gündüze ne lazım olduğunu sorup cevapsız kaldığı zenne sokaktayım.
Herkes mutlu, dansöz hatalarıyla.
Ben… onu bekliyorum.
Sağ yanımın sağ salim olmasını dileyip,
cürmüne bir gözyaşı ilave ettiği aşiyan sorularda
eteğimin boyuna aldırır gibi bir yobazlıkta sevdaca sorgulandım.
Bitti işte… ruhumun öz suyu; bana kalmadı.
İçtiğim zamanların kalp kuruluğunu giderdiği çılgın mutluluklarım adına,
şimdi teşekkür ederim.
Arzumun karakolundan,
Rabb’in huzurunda şikayete nam salmak istemem.
Mutlu olsun… sevdiğim.
Dilara AKSOY
5.0
100% (1)