4
Yorum
19
Beğeni
5,0
Puan
284
Okunma
Bir tüy kadar hafif olmak isterdim
Rüzgar savurdukça kuş gibi özgürlüğü tatmak
Mavilere yelken açmaktı hayalim
Oysa şimdi,
Dertler diz boyu, hatta bazan adam boyu
Sırtımda noterdamın kamburu ile geziyorum
Her adımda toprağa biraz daha gömülüyorum,
Sanki dünya üstüme çökmüş
Ruhum darbe aldıkça,
Bir yanım tuzla buz olurken
Bir yanım paramparça olup eksiliyorum
Eksildikçe, ağırlaşıyorum,
Matematiğin neresindeydi bu denklem
Yaşarken mi öğreniyordu insan sadece
Taş gibi oturuyordu içime her acı.
Hani küçükken sorarlardı ya,
Bir kilo demir mi ağır, bir kilo pamuk mu?
Ben o zaman da çuvallamıştım.
Meğer ağırlık, yüreğin tam ortasındaymış
Pamuk bile sırtında dağ olurmuş insana
Ne zaman yüzüme güneş doğsa,
Arkasından kara bulutlar beliriyor.
Yeni günlerden ödüm kopuyor
Gülsem, kaderim tersine dönen bir muamma oluyordu
Gökyüzü bana küsmüşte,
Kırk ikindi yağmurları bulutlarını unutmuş üstümde,
Güneş arkasını dönmüş, ateş böcekleri gülmüyordu artık
Işığa hasretliğim bu yüzdendi sanki
Bir zamanlar oyunlarda kazandıklarımızı dökerdik önümüze,
Şekerleri sayar, sevinçten yerimizde duramazdık.
Şimdi ise ne avucumda bir umut kırıntısı
Ne yüzümde gülücük
Elde vardı hüzün
Bir hırsız girmiş yüreğime,
İçini dışına çevirmiş,
Taş üstünde taş bırakmamış.
Bir de not bırakmış giderken,
Okudukça bildiğin tüm küfürleri sayıyorsun
Artık dünyaya bakacak mecalim kalmamış.
Ne gözümde fer var, ne gönlümde dirlik.
Gözyaşlarımın da suyu çekilmiş,
Ağlasam bile içim ıslanıyor sadece
Düştüğümde oluşan çürükleri
Kimselere gösteremiyorum.
İyileşmesi geç olsa da, yarama zamanı sarıyorum
Soranlara iyiyim diyorum adetten diye.
5.0
100% (8)