0
Yorum
2
Beğeni
0,0
Puan
109
Okunma

SONSÖZ
Bu satırları size, sıcak bir ofisten, burnumda hala bazen o soğuk barınağın silinmeyen kokusuyla yazıyorum. "Kaldırım Konuşmaları" projesi, hayatımı değiştirdi. Bir iş arayışıyla başladı, milyonların sesi olma ve bir yasayı değiştirme mücadelesine dönüştü. Ama en çok... En çok dostluğun ve sesini duyurmanın gücünü öğretti bana.
O en karanlık günler... O barınağın içinden gelen fısıltılar... "Sağım pislik solum pislik." "Burada mutlu kedi, tok kedi yok." "Ecelle sıra kapmaca oynuyoruz." O görüntüler, o koku... Ve o metindeki o çaresizlik yankılanıyor hala zihnimde. "Burada yürekler heyecanla atmaz." "Atarsa da sonu kriz." O "Ya Rahim" nidaları... Kimsenin duymadığını sandıkları o dualar... Onları ben duydum. Ve duyurmak için çırpındım.
Çapkın’ı, Diva’yı, Sivri’yi o korkunç yerden çıkarabildiğimizde, Reis’in ve Aslan’ın gözlerindeki rahatlamayı gördüğümde anladım ki, hiçbir çaba boşa değilmiş. O barınak kapısı kapandı. Sorumlular hesap verdi. Ve en önemlisi, "geri bırakılmama" zulmüne yol açan o yasa maddesi değişti. Artık yakalanan aşıları tam, kısırlaştırılmış dostlarım, sağlıkları yerindeyse yuvalarına, sokaklarına, özgürlüklerine geri dönebilecekler.
Ama o barınakta "dün gördüğünü bugün göremediğin" canlar vardı. "Miyasu" gibi... Onlar o kötü günleri atlatamadılar. Onların sessiz çığlıkları... Onların o pislik içinde yitip giden hayatları... Onları asla unutmayacağız. İşte bu yüzden "Kaldırım Konuşmaları" devam etmeli. Onların anısı için. Hayatta kalanların ve hala dışarıda yardıma muhtaç olanların sesi olmak için.
"Sahipsiz kediler ülkesinin başkenti..." O barınak bir başkentti o zulüm için belki. Ama artık o başkent yıkıldı. Yerine umut inşa etme zamanı. Vefasızlar şehrinin duygusuzlar sokağı belki hala var. Ama o sokaklarda vicdanlı insanlar, mücadele eden STK’lar, sesini duyuran gönüllüler de var.
O mektuptaki gibi... Bazen bir kedi, yanında dua edenleri istemez belki, sadece düşmemeyi diler, dert olmak istemez. Ama biz insanlar... Onlar düşmesin diye dua etmekle kalmamalıyız. Onları düşürenleri engellemeli, düştüklerinde kaldırmalıyız. Yüreği krizle değil, heyecanla atan, özgürce koşan patiler için çalışmalıyız.
"Hayattayız bir şiir de bizim için olsun." dediler. Onların yaşaması, onların özgürlüğü, bizim için en büyük şiir. Ve ben, o şiirin dizelerini, onların hikayelerini anlatmaya devam edeceğim. Onların "soluk tüylerine tüy tüy dökülen ömürleri"ni yazacağım. Benim ömrüm de, onlarınki kadar uzun ve özgürlük dolu olsun diye çalışarak geçecek.
Belki o barınak kedisinin dediği gibi, yazılacak çok şey var ama "nankörlere boş ver" demek isteyip bırakır insan. Ama ben bırakamam. Nankörlük edenleri ifşa etmek, vicdanları uyandırmak zorundayım.
Artık "sağım Ya Rahim, solum Ya Rahim" hali sadece umutsuz bir yakarış değil, kazanılan bir zaferin şükrü ve devam eden mücadele için bir duadır.
Kaldırım Konuşmaları... Devam edecek. Çünkü sokaklarda duyulmayı bekleyen milyonlarca ses var. Ve ben, o sesleri duymaya ve duyurmaya söz verdim.
Teşekkürler sevgili okuyucu... Bu hikayenin bir parçası olduğunuz için. Unutmayın... En sessiz çığlıklar bile, duyulduğunda dünyayı değiştirebilir. Yeter ki dinlemeyi bilin.
Elif
Gazeteci ve Kedi Tercümanı (Artık Daha Çok)
[DİZİ / HİKAYE SONU]
Elif gazetecilik kariyerinden sonra ne mi yapar?
PİSİ PSİKOLOĞU - SitCom
metalyorgunu.blogspot.com/2025/04/pisi-psikologu-sitcom-devam-ediyor.html