Seyyid Kutubun hayatı


Bu Kur’an sizin tuhafınıza mı gidiyor? Onu dinlerken ağlayacağınıza gülüyorsunuz öyle mi? Gaflet içinde yüzüyorsunuz değil mi? Haydi hemen Allah’a secde ediniz, ona kulluk ediniz.

Seyyid Kutub

İdam sehpasına çıktı ve halka gülümsedi Seyyid Kutub birazdan sanki Şehadet Şerbeti içeceğine hicret edip Allaha kavuşacağına dair bir inanç vardı yüzünde ve hitap etti hitabeti güçlüydü Kuraan okunurken ağlayacağınıza gülüyorsunuz peygamberimizin benim bildiğimi bilseydiniz çok güler az ağlardınız hadisi şerifini işitmedinizmi sizler gaflet içindesiniz değil mi Allaha secde ediniz ve ona kulluk ediniz diyordu Seyyid Kutub Mısırlı islam ideoluğuna son istekleri soruluyordu o Allaha secde edip Namaz kılmak isterim cevabını verdi Abdest almak ve nefsini temizlemek için temiz olan suya doğru eğildi son saatleri idi artık seccadesini önüne serdi ve duasını tamamladı Hakikat davasının önünü kapayanları Allaha şikayet etti Namaz esnasında ise Seyyid Kutub şu ayetleri okudu Andolsun ki içinizden Cihad edenlerle sabredenleri belirleyinceye kadar sizi imtihan edeceğiz sabredenleri mükâfatım ile müjdele Seyyid İbrahim Hüseyin Kutub ( 9 Ekim 1906 – 29 Ağustos 1966) kaç yıldır beraber olduğu Müslüman Kardeşlerle son kez konuştu bu bir ayrılık değil yeni bir buluşma için birbiri ile sözleşmeydi Hakim Seyyid kutubu Mısır Devlet Başkanı Cemal Abdünnâsır’a suikast planlamaktan suçlu buldu tabure kuruldu dar ağacı hazırlandı idam edilmeden Şehadet getirip 59 yaşında şu konuşmayı yaptı Cihat önderi Kutub son söz olarak şunları söyledi gazeteler yazdı kitaplara basıldı
kanunun itaat edilebilir olması için halkın gönüllerinde yer etmiş bir inanca dayanması gerekir. müslümanlar zulmü kaldırmak ile mükelleftir. •


insanın zelil olması; baskı altında zulme uğraması, Allah’ın hakimiyetine el koymanın ve O’nun saygı duyulmasını emrettiğin onurun hiçe sayılması neticesinden başka birşey değildir."

Seyyid Kutub


Cihat davasına ömür adayan Seyyid Kutub
Selefi cihatçılığın babası olarak kabul edilir idam edildiği gün Dikenlerin kanattığı yaraların dindiğini, hatta iyileştiğini sandı. Bir sevgi kaplamıştı her yanı...Ön şartsız, peşinen teslim olmak İslam’a imanın bir gereği olarak Ahiret sınavını kazandığına inanıyordu onun idamını seyredenler arasında Bir genç kızı okumaya alıştırmanın en iyi yolu elbetteki küçük hikaye kitaplarıydı diyerek okumaya alıştırdığı küçük bir kız çocukta vardı küçük kız yıllar sonra gözü yaşlı o idam gününü hatırladığı vakit belkide şunları söyleyecekti kızın ismi Palin Darlin yıl 1970 evrim teorisinin popüler olduğu zihinlerin bulandığı yıllar hep bir arayış fakat bulamayış işte bu devirde kitab okumaya başlayan Palin Darlinin ilk okuduğu kitaplardandır Yoldaki işaretler ve bir kitab diyip geçmeyin diye devam etti Palin o gün 27-28 yaşlarında olan bu genç kız bugün 45 ine gelmiş saçlar kırlaşmaya başlamıştı evet dedi kitaplar hidaye rehberleridir Allah en güzel hazineyi kitapların içine saklamıştır şüphesiz kitap denen kıymetdar hazine
mü’minin kuvve-i mâneviyesini yükseltir okuduğum ilk kitaptı yoldaki işaretler ve şöyle sesleniyordu yolu arayanlara ve yolu bulamayanlara Acaba Müslümanlar nasıl zevkle yiyip içiyorlar, nasıl uyuyorlar? Din kardeşleri en aşağılık, en rezil insanların ellerinde en kötü işkenceler görürken,


Tek bir görevi vardır İslâm’ın: İnsanlığı cahiliyye karanlıklarından, İslâm’ın aydınlığına çıkarmak...

Seyyid Kutub


Üzerine -Lailahe İllallah- bayrağı dikilmeyen hiçbir toprak parçası Allah adına kurtarılmış değildir.”diye söze başlayan Seyyid ardı ardına kalemi deftere dokunduruyor kelem deftere dokundukça talebelerin gönülleri coşuyordu hocam diye sordu talebesi
Acaba Müslümanlar nasıl zevkle yiyip içiyorlar, nasıl rahat uyuyorlar?güzel bir tefekkür konusuydu hiç şüphesiz Seyyid suskundu La Havle çekerek belkide ümmetin suskunluğunu Allaha şikayet ediyordu cevap verdi din tüccarlarının yorumları uygulandığı zaman mücadele bir hayalden ibaret kalır din kardeşleri
en aşağılık, en rezil insanların ellerinde en kötü işkenceleri görürken bu sessizlik içler acısıydı Yepyeni bir ruh ve cihat anlayışı gerekliydi diriliş nesli olabilmek için Seyyid bugünde selefi inancı ile Ali Şeriati gibi eleştirilerin odağında olsada Necip Fazıl Cübbeli Ahmet Mahmut efendi gibi insanlarca eleştirilsede onun
önemli bir önder olduğu unutulmamalıdır.
20. asrın yetim müminlerine yepyeni bir ruh, kimlik, asalet, aşılamıştır.ümmet neden suskun diyen öğrencisine şu cevabı verdi Mısırlı Alim Seyyid Kutub
şu cemaat, bu cemaat taassubunu bırakıp ruhumuzu dinlendirelim.iki yüz senedir hepimiz saksıda büyüyen bitkiler gibiyiz;
konu iman meselesiydi ve savaş iman savaşıydı müminler düşmana karşı ayrılık ve şüpheye düşmemeli idi Gerçek dava adamları böyledir, başkalarını diriltmek için kendilerini feda ederler her onurlu kalem sahibi gibi oda büyük işler yapıp onurluca aramızdan ayrıldı Rahmet olsun

Kur’an’ın hazinelerini ancak bu şekilde;yani amel etmeye yönelik bir şekilde yaklaşanlara açacağında hiç kuşku yoktur.

Seyyid Kutub

Tarih 9 Ekim 1906 yer Mısırın Aşyut vilayetlerinde bir köy ve hastane odasında doğum bekleyen anne sigara üstüne sigara içen bir baba heyecanlı bir bekleyiş ve Allah herkese nasip etsin inşAllah kim istemezki böyle bir müjdeye kavuşmayı Beyefendi bir çocuğunuz oldu tüm anne ve babalara böyle bir sevinç ve müjde gerekir Baba çok şükür elhamdüllilah dedi işte bu doğum Seyyid Kutubun doğumu idi Hindistan kökenli olan babası el-Hâc Kutub b. İbrâhim, Mısır’ın İngilizlerden kurtuluşu için cihat edenlerdendi ingilizlerin mısırı işgal ettiği zaman baba şöyle diyecekti Üzerinde Lâ İlahe İllallah sancağı dalgalanmadıkça da hiçbir toprak parçası kurtarılmış sayılamaz Allah adına Hak söz La ilahe illallah deninceye kadar cihat işte bu anlayış ile büyüyodu seyyid öğretmenlik yıllarında ne zaman ailesini hatırlasa gözler dolar içe yaşlar akar ve ailesini şöyle anlatırdı cihat önderi Babam, her yemekten sonra ellerini kaldırır ve dua eder, biz de hep birlikte ahiret duygusunu kalbimize yerleştirmeye çalışırdık Bir eğitim, sonunda insanlara ahiret duygusu vermiyorsa, o, eğitim ( terbiye) değildir. her şey boşunadır Diyen Kutub Nasırdan özür dile kurtul diyenlere ise şu ibretlik cevabı verir Hakk”ın emri ile ipe çekiliyorsam, buna itiraz haksızlıktır. Eğer batıl”ın zulmüne kurban gidiyorsam; batıldan merhamet dileyecek kadar alçalamamam.”


inanç ve imanla 29.08.1966 günü şehadet şerbetini içti.merhum Kutub’un ruhuna Fatiha okumanızı diliyorum rahmet ve minnetle anıyoruz.

İsrailin kuruluşunu kara gün ve intifada hareketinin başlangıcı olarsk kabul ediyordu filistin mücahitler yazdığı yazılarla Allah kendi dinine yardım edenlere muhakkak surette yardım eder. (Hacc/40) okuduğu Kuraan ayetleri ile islam davasını savunan Seyyid Kutub israilin kurulduğu 1967 yılını şöyle anlatır
İsrail askerleri, 1967 tarihinde Kudüs’e girdikleri zaman, zafer sarhoşluğu ile İslam’a, İslam peygamberine ve bütün müslümanlara olan kin ve düşmanlıklarını kusarak şöyle bağırdılar: “Muhammed şimdi öldü ve bize geride Müslüman kızlarını bıraktı...”sözleri ve fikirleri ile halka yön gösteren Seyyid Kutub kısa zamanda ihvanı Müslim müslüman kardeşlerin lideri olan tek yolun islam olduğunu söyleyen Seyyid bu fikrini şu vecizesi ile dile getiriyordu Bizim için bir tek yol vardır; o da üstünlük ve maslahat yolu, dünya ve ahiret yoludur. Binlerce işkenceden sonra gözleri önünde iki yeğeni katledilen Kutubdan sonra filistin davasında ne değişti peki bu günde gemide kaçırılan aktivistler konuştu SİLAH VE KÖPEKLERLE BASKIN YAPIYORLARDI’ yemek verdiler ancak su vermediler evet israilin kurulduğu günden beri babalar bebeklerini kefene sarıyor insanlara sokak ortasında dipçiklerle vurulurken biz sadece seyrediyoruz


İnsanları Allah yolundan alıkoyan ve onları hidayet düzeninden uzaklaştıran bir düzenin hakimiyetini istememek, mü’minlerin en doğal hakkıdır…

Seyyid Kutub

Allah’ım! Sana ulaştıran doğru yolu bilmeye bizi muvaffak kıl. Bu yolu bulduktan sonra o yolda sebat edenlerden eyle Seyyid Kutubun babası el-Hâc Kutub nefsini Allaha emanet etmiş dua ediyordu bugün Nasılki israil varsa dünde ingiliz güçler vardı Mısır işgal altındaydı peygamberimizin hadisi şerifidir hanım ne diyorsa uyacağız diye konuştu Mücahit ibrahim b. Kutub oda Mısırı ingiliz işgal güçlerinden kurtarmak için cihat ediyordu peygamber buyruğu insan islam ahlâkı ile doğar baba ve anne onu ya islam ahlakı ile yetiştirir bunun için İbrahim Kutub oğluna nasihatte bulundu Bahane bulma ve bahane arama ibadetin bahanesi yoktur bu ruhu erk etmedikçe İslam’ı yaşayamazsın onun için en erken saatte Kuraana başla işte bu ruhtu seyyidi seyit yapan cihat ruhu İslam terbiyesi ile büyüyen Seyyit yıllar sonra mücadele edenlere şunu tavsiye edecekti Zaferin ne zaman geleceği ile meşgul olmayın. Hak ile batıl arasında nerede duruyorsunuz ona bakın! 9 Ekim 1921 de İngilizler Mısırda Seyyitin doğduğu evi bastıklarında 21 yaşındaydı Sokak ortasında tüyler ürperten olay: Annesini tekmeleyip babasını döverek arabaya bindirdiler polis gözetiminden dönen baba topal bir şekilde evine giden babanın elleri ise kalem tutmuyordu artık Ey Yüce Allahım tüm zalimlerden şikayetçiyim



Bütün cahiliyetler, kulların kullara kulluğu ve Allah’tan başkalarının ilahlaştırılması temeline dayanır...

Seyyid Kutub

İngilizlerin Mısırda yaptığı işkenceler pmurga ve diz kapaklarını kırmış baba İbrahim efendi o gün emekleye emekleye eve döndüğünde sanki o en verimli Nil vadisi toprakları kupkurak verimsiz bir çöl olmuştu onun için Seyyidin eline bir kalem tutuşturdu dünya bir cihat meydanı sen fikirlerinle cihat edeceksin evlat
Bütün cahiliyetler, kulların kullara kulluğu ve Allah’tan başkalarının ilahlaştırılması temeline dayanır...kalemin gücünü Allahtan al ki o kalem zulmün karşısında susmasın dedi hapisane hücresinde Kutub bunları sanki bugün gibi hatırlayacaktı Aile tüm fertleri ile islam için mücadele etti ve Seyit şehit oldu
Seyyid Kutub, islam’ın azılı düşmanı yahudiyi tanımlarken şöyle diyordu
Yahudiye karşı verilecek en büyük savaş, müslümanlann birleşmesi ve İslâm’ın temel esaslarına topluca sarılmalarıdır.
üçüncü dünya savaşının içinde, - Allah’ın izni ile- önce yahudi kendisi yanacaktır
Hapishane hayatı boyunca onu ve ailesini alıkoydular kadınların üzerine saldırarak ingiliz askerleriyle botları ile tekmelediler
silahın dipçiğiyle sırtına vurdular bunlar Celal Abdul Nasırın özel kuvvetleriydi yeğenleri şehit olduğu gün üzerlerinde elektrik yanığı ve köpek ısırıkları vardı o Kutlu şehitlik ve şehadet yolunu yeğenlerinin kefenine sarılan Kutub şöyle tarif etti Bu yol zor bir yol; güller ve çiçeklerle döşeli bir yol değil… Dikenlerle bezeli kanlarla süslenmiş bir yol


8

Merhamet kalbin en güzel hali der Seyyid Kutub ve konuşmasına devam eder Hayata hükmetmeyen İslam, İslam değildir Onu hayatına geçirmeyen Müslüman, Müslüman değildir…!
Seyyid Kutubunda söylediği gibi müminin kalbinde bulunan en güzel huy merhamet olup kalp islama yönlendirilmelidir
Müslüman; İslam’ın hayat sistemini izlemeyen herkesten ayrılmak zorundadır
Bu hikaye filistinli küçük Mücahid Hamed ve onun köpeği garibin hikayesidir tüm insanlara ders verir niteliktedir işgalci israilin virane ettiği yetim bıraktığı çoçuklardandır Hamed Ashour anne ve babası göçük altında kalan Yetim Hamed bu köpeğide göçük altında bulur annesini ve babasını ölümden kurtaramasada köpeği merhameti ile yaşama döndürür ve gazetelere çıkar köpeği konuşan insanlar yetim çocuğa nasılsın diye sormaz filistinli insanların ahlâkı budur onların küçük çocukları yetim kalsalar bile
hayvanları çok seviyor ve kendileri aç kalıp onları besliyor onlar için israilli oyuncu İsrailli oyuncudan insanlık dışı itiraf: Gazzeli bebekleri öldürmezsek terörist olacaklar diye konuşurken Seyyid Kutub Yahudilerin yaptığı zulüm için şunları söylüyor Ateist, materyalist anlayışın arkasında bir Yahudi; hayvani cinsellik anlayışının arkasında bir Yahudi; ailenin yıkılması ve toplumdaki kutsal bağların çözülmesi arkasında bir Yahudi vardır… ve Seyyid Kutubun en nefret ettiği insan tipiydi Amerikayı kahraman bilen ve Amerikaya sığınan insan tipi


Oysa kurtuluş yolunu, İslami bir bakış açısı, İslami bir düşünce, İslami bir hayat ve İslami bir toplum ile bulabilmek mümkündür…

Seyyid Kutub

Takvim Temmuz 1952 yi gösterdiğinde Cemal Abdul Nasr ve arkadaşları kurtuluş ancak islami bakış açısı ile sağlanabilir ve asıl kurtuluş islami bir hayattır diyen Seyyid Kutubun evinde sık sık toplandılar amaç ingiliz yönetimindeki kral faruğu devirmekti Cemal Abdul Nasır Hür subaylar örgütünü kurduğu zaman Amacımız ingiliz emperyalizmine son vermektit diyerek ingilizler tarafından yakılan Mısır köylerinde propagandasını yürüterek bir çok taraftar topladı Nasırın davasını Seyyit Kutup şu sözlerle savundu
Yasalar hitap ettiği toplumun yapısına uymaz, insanların ruhi isteklerini ve maddi ihtiyaçlarını karşılamaz ve hayatla birlikte yürümez ise, yasalara karşı gelinir Nasır ve Seyyid Kutub ikisi aynı köyde doğmuş ve ikiside öğretmenlik yapmaktaydı Nasır
İngiliz sömürüsüne sessiz kalan Mısıt kralı Faruğu devirdiğinde takvime baktı ve bu başarısını ajandasına kayıt etti
23 Temmuz 1952 gecesi Mısırda yönetime el koyduk saat 23.40 Mısırda artık benim dönemim başlayacaktır Nasırın sekreterliğinide yapan Seyyid Müslüman kardeşler kapatılınca Nasır
iktidarının sert tedbirlerini eleştirince onun zindan hayatı başlayacak ve yeşil yola giden ilk adımı atmış olacaktır Şehadet eden parmağım ve dilim bir tağuta asla eğilmez Öldükten sonra herkes Allah’a gider ona hesap verir diyordu idam mangasının karşısında

9

Kur’ân, bu ümmetin anayasasıdır.
O, ardı sıra geçen yüzyıllara rağmen yola teşvik edici ve doğru yola ileticidir... Çünkü o, Allah’ın bütün asırlarda bu insana yönelik olan son hitabıdır..

Seyyid Kutub

Kuraanı öğretmenlik yaptığı yıllarda Seyyid Kutubdan sorduklarında şu cevabı verdi Kuran-ı Kerim,bu ümmetin canlı kitabı ve öğüt veren rehberidir O’na teslim olmak; kalbi canlandırır, nefsi dindirir ve vicdanı rahatlatır…peki islam ne ile gönderilmiştir diye sordu gazeteci Seyyid Kutub cevap verdi İslam insanı çamur, et ve kemik bağlarından tamamen kurtarıp "İnsan" olma şerefine yüceltmek için gelmiştir Bahane bulma ruhunu terk etmedikçe İslam’ı yaşayamazsınız acemi bir yazar soruları yönelttikçe Seyid Kutub kendinden emin cevaplar veriyordu acemi yazar sordu söylenen bir kelime insanı nasıl etkiler ve sözün kuvveti neye dayanır
Kutub cevab verdi Seçilen kelimeler ve cümleler ne kadar gür, ne kadar güçlü ve ne kadar ateşli seslendirilirlerse seslendirilsinler inanılarak söylenmiyorsa etkisiz ve sönük söz yığını olarak kalırlar.
kişinin söylediklerinin gerçek olduğuna inanması ancak kendisinin o sözleri pratik hayatına aktarması ve söylediklerini harfiyen yaşaması ile mümkündür. İşte o zaman sözlerde bir coşku, bir yankı ve bir parıltı olmasa da insanlar inanır güvenir gazeteci söz aldı ve yani islamiyet insanı harekete geçirmek için indirilmiştir eğer bizi harekete geçirmeyen din islam değil La ilahe illallah sözünü yaşama biçimi olarak görmeyen kişi mümin değildir


Her şeyden büyük olan insan tek kurşunla yıkılmıyor mu?

Nazım Hikmet

Asyut mısırın en eskin şehirlerinden olup antik tarihi canlı kültürü ile yukarı mısırın kalbinde yer alır zengin mirası her gezgine hitap eden kültürel dokusu ile adeta saklı bir cevher mücevher gibidir Firavun dönemine dayanan büyüleyici antik mezarlarıyla kadim mısır şehri Nilin batı kısmında yer alır bu mezarlar eski mısır soylularına ait olup bir medeniyetin kalıntıları Mısır kültürünün ise kanıtıdır
Hocam bize hikaye anlatmayacakmısınız diye sorunca çocuklar rehber öğretmen  İman iki şıktır, biri sabır, öbürü şükürdür sabır etmeden arzunuza kavuşamaz hikayeyi dinleyemezsiniz diyip Anlatmaya başladı tur rehberi bu kadim şehir yaşananların tanığı ve şahidir bir zamanlar yusufa yurt olan kadim mısır şimdi ingiliz askerlerinin çizmeleri altında çiğneniyordu iki çocuk doğdu şehirde beraber oynayıp beraber gülselerde biri öğretmen oldu her insan bir kurşunla yıkılır diyerek fikrini diktatörlere iktidara karşı bir silah olarak kullandı diğeri ülkenin kötü gidişatına askeri güç ile el koydu fakat bir zamanlar ona destek olan öğretmen oldu sonrası bilinen hikaye iktidar muhalefetin düşmanıdır onu yok eder ve seyyidin desteği ile iktidara gelen Abdul Nasır ilk önce seyyidi idam etmek ile başladı seyyid ise dik duruş imana teslim olmuş bir nazım dili ile şunları söyledi Söyleyecek ne kadar güzel sözlerim vardı hiçbirini söyletmediler."