5
Yorum
13
Beğeni
5,0
Puan
193
Okunma
Umuda Yolculuk II
Büyümek bazen geçmişi daha iyi görmekmiş meğer…
O günlerde anlamadığımız ne varsa, şimdi bir bir gözümüzün önüne geliyor.
Babamızın yorgun adımları, annemizin sessiz çabası, bir odanın içinde sığdırılmış koca bir dünya… Hepsi hatıraların en derin köşesinden çıkıp geliyor.
Şimdi dönüp bakıyoruz da, o eski günler bir film gibi geçiyor zihnimizden.
Sabahın ilk ışıklarında uyanan bir baba, elinde paslı bir termos, gözlerinde kararlılık…
“Ben gelmeden siz dersinizi çalışın,” derdi, o yorgun sesiyle.
Biz o zaman anlamazdık, neden her sabah erkenden çıkıp gittiğini.
Sadece bir iş sanırdık.
Meğer o, bizim geleceğimizi omzunda taşıyormuş.
> “Babamın elleri hâlâ gözümün önünde…
Her nasırında bir gün daha büyüdüğümüzü görür gibiyim.”
Annemi hatırlıyoruz…
Ellerinde bulaşık suyu, yüzünde yorgun bir tebessüm.
“Az sabredin, her şey düzelecek,” derdi hep.
O söz, evimizin duvarlarına sinmişti sanki.
Kimi akşamlar karanlıkta otururduk, ama o ışığı hep kalbimizde yakardı.
> “Annem sessiz ağlardı bazen, ama sabah olduğunda gülümsemeyi yine başarırdı.
Şimdi anlıyorum, o gülümseme bizim umudumuzmuş.”
Yoksulluk vardı, ama bir yandan da garip bir huzur.
Bir tabak çorba paylaşılır, bir gülüş bütün yorgunluğu silerdi.
O günlerde elimizdekine değil, birbirimize tutunurduk.
Belki en çok da umuda...
Şimdi geriye bakınca, o eski odanın soğuğunu değil, içindeki sıcaklığı hatırlıyoruz.
Çünkü o sıcaklık, bir annenin duası, bir babanın alın teriydi.
Ve biz, o terin içinde büyüdük.
Her birimiz kendi yolumuza giderken, içimizde bir sızı var:
Keşke o günlerde onlara “teşekkür ederiz” diyebilseydik.
Keşke biraz daha fark edebilseydik çabalarını.
Ama hayat, çoğu zaman anlamayı erteliyor insana; bazı şeyleri büyüyünce fark ediyoruz.
> “Şimdi anlıyorum ki, biz sadece onların çocukları değilmişiz;
onların duasının, sabrının, inancının birer meyvesiyiz.”
Şimdi her adımda, her başarımızda, onların izleri var.
Bir kalem tutarken, bir kapıdan girerken, bir dua ederken…
Biz hâlâ onların emekleriyle yürüyoruz.
Ve bazen, akşamları başımızı yastığa koyduğumuzda,
sessizce içimizden bir ses geçiyor:
“Anne, baba… hakkınızı helal edin. Biz, sizin yolunuzdan gidiyoruz.”
---
Umut’un Hatırası
Bir zamanlar küçük bir odada başlayan yolculuk,
şimdi kalplerimizin içinde devam ediyor.
Her nefeste, her adımda, o ilk günkü umut hâlâ bizimle.
Ve biliyoruz…
Gerçek zenginlik, alın teriyle yoğrulan sevgidir.
5.0
100% (5)