Para, gübre gibi etrafa yayılmazsa işe yaramaz. baco
Halukgta
Halukgta

Nahl Suresi 44. Ayetin Anlamını Çarpıtarak, Gerçekleri Gizleyenlere!

Yorum

Nahl Suresi 44. Ayetin Anlamını Çarpıtarak, Gerçekleri Gizleyenlere!

( 1 kişi )

3

Yorum

4

Beğeni

1,0

Puan

185

Okunma

Nahl Suresi 44. Ayetin Anlamını Çarpıtarak, Gerçekleri Gizleyenlere!

Allah’ın dini İslam’ı yaşayabilmek adına Kur’an’ın açık, detaylı ve yeterli olamayacağını ısrarla savunanlar, ayetleri Kur’an bütünlüğünden ayırıp, adeta kelimelere öyle farklı anlamlar veriyorlar ki, farkında olmadan Kur’an’da elleriyle çelişki yaratmaya çalışıyorlar. Lütfen batılı, atalarının dinini aklamak ve yaşayabilmek adına bu yanlışı yapmayalım, hesap günü inanın çok pişman olanların safında oluruz. Kur’an’ın açıklanmaya muhtaç olduğunu savunanlar, rivayet inançlarını yaşayabilmek için birçok ayete yaptıkları tahrifatı, yanlış mana verme çabalarını, NAHL suresi 44. ayete de yapıyorlar. Bu ayeti birçok makalemin konusu yaptım ve anlatmaya çalıştım. Bu makalemde de tekrar gündeme getirmek istiyorum. Çünkü bu yanlış inancımız bizleri, büyük hatalara sürüklüyor. Bu ayeti üç farklı mealden özellikle yazmak istiyorum. Daha sonra birlikte düşünelim.

Nahl 44: (O peygamberleri) APAÇIK BELGELER VE KİTAPLARLA GÖNDERDİK. İNSANLARA, KENDİLERİNE İNDİRİLENİ AÇIKLAMAN VE ONLARIN DA (ÜZERİNDE) DÜŞÜNMELERİ İÇİN SANA BU KUR’AN’I İNDİRDİK. (Diyanet meali)

Nahl 44: [Onlar size, kendilerini] APAÇIK DELİLLERLE VE HİKMET DOLU İLAHÎ KİTAPLARLA [DESTEKLEDİĞİMİZ PEYGAMBERLERİN ÖLÜMLÜ ADAMLARDAN BAŞKA KİMSELER OLMADIĞINI SÖYLEYECEKLERDİR]. VE BİZ SANA DA BU UYARICI KİTABI İNDİRDİK Kİ, İNSANLARA, BAŞINDAN BERİ İNDİRİLE GELEN MESAJIN ASLINI OLANCA AÇIKLIĞIYLA ULAŞTIRASIN VE ONLAR DA BÖYLECE BELKİ DÜŞÜNÜRLER. (Muhammed Esed meali)

Nahl 44: AÇIK DELİLLERLE, KİTAPLARLA GÖNDERDİK. SANA DA BU ZİKİRİ/KUR’AN’I VAHYETTİK Kİ, KENDİLERİNE İNDİRİLENİ İNSANLARA AÇIK-SEÇİK BİLDİRESİN DE DERİN DERİN DÜŞÜNEBİLSİNLER. (Yaşar Nuri Öztürk)

Bu ayet örnek gösterilip, bakın Allah Elçisine indirilen Kur’an’ı AÇIKLAYASIN diyor, demek ki Kur’an açık ve detaylı değil, demek ki Resulün ayetleri açıklama görevi var. Resulün hadisleri olmasaydı Kur’an anlaşılamazdı deme gafletine düşüyorlar. Buna inandığımızda, bu konuyla ilgili Kur’an’da ki yüzlerce ayete iman etmiyoruz, görmezden geliyoruz demektir, hatırlatmak isterim. Çok ilginçtir ayetin daha başında Allah, böyle akıl dışı söylemlere inanmasın kullarım diye, APAÇIK BELGELERLE KİTABI GÖNDERDİK DİYOR. Ayetin devamında bu bilginin tam tersi olan bir düşünceden bahsedip açıklanmamış, açık olmayan Kur’an’ı sen açıkla kullarıma der mi? Devamında ise kullarım ayetlerin üzerinde düşünsünler diyor. Demek ki Resul görevi gereği, neden görevi gereği dedim? Çünkü Allah Resulünün görev tanımını yaparken ne diyordu? “RASULE DÜŞEN APAÇIK TEBLİĞDEN BAŞKA BİR ŞEY DEĞİLDİR.” (Ankebut 18) Demek ki Allah’ın Resulü Allah’tan, muhkem bir şekilde aldığı vahyi, olduğu gibi açık seçik tebliğ edecek ki, biz Allah’ın kulları ayetler üzerinde düşünüp hayatımıza geçirebilelim. Demek ki ayette geçen, indirileni açıklaman için gönderdik sözünden, açık olmayan bir konuyu açık hale getir anlamında değil AÇIKÇA, KUR’AN’DA DETAYLI AÇIKLADIĞIMIZ ŞEKLİYLE, ULAŞTIR AÇIK SEÇİK TEBLİĞ ET ANLAMINDADIR. Ali İmran 187. ayetinde Allah, kendilerine kitap verilenlerden şöyle bir söz almıştı diyerek bir ayet indiriyor. Lütfen ayete dikkat edelim, aynı kelimeyi burada da kullanıyor ama hangi anlamda.

Ali İmran 187: HANİ ALLAH, KENDİLERİNE KİTAP VERİLENLERDEN, “ONU (KİTABI) MUTLAKA İNSANLARA AÇIKLAYACAKSINIZ, ONU GİZLEMEYECEKSİNİZ” DİYE SAĞLAM SÖZ ALMIŞTI. FAKAT ONLAR VERDİKLERİ SÖZÜ, ARKALARINA ATIP ONU AZ BİR KARŞILIĞA DEĞİŞTİLER. YAPTIKLARI BU ALIŞVERİŞ NE KADAR KÖTÜDÜR! (Diyanet meali)

Bu ayet tüm iman edenlere sesleniyor, Resule değil hatırlatırım. Bakın bu ayette, aslında açıklamak sözüyle Allah, ne anlatıyor daha iyi anlaşılıyor. Demek ki Allah’ın kitabı açık ve anlaşılır ki, mutlaka çevrenize bu açıklığıyla anlatacaksınız diyor, yoksa ben açıklamadım iman edenler kendileri açıklayıp, çevresine anlatsın demiyor. Bizler iman eden Allah’ın kulları olarak, Allah’a şu sözü veriyoruz. Allah’ım senin bizleri sorumlu tuttuğun ve bizlere apaçık detaylı yol gösterdiğin kitabı, atalarımızın sanı inançlarının etkisinde kalmadan, TÜM AÇIKLIĞI İLE ÇEVREMDEKİ İNSANLARA ANLATACAĞIM, KİTABIN İÇİNDEKİ HİÇ BİR BİLGİYİ, BAŞKA İNANÇLARIMIZIN ETKİSİYLE GİZLEMEYECEĞİM, ONLARA KUR’AN’IN TÜMÜNÜ TEBLİĞ EDİP ULAŞTIRACAĞIM DİYE SÖZ VERİYORUZ. KUR’AN’A İMAN ETTİM DERKEN, ALLAH’A BU SÖZÜ BİZLER VERİYORUZ. Yoksa biz iman edenler olarak, Allah’ın kitabı açık ve anlaşılır değil de, bizler ya da Allah’ın Resulü açıklayıp, anlaşılır hale getiriyor değil. Aynı konuya Maide suresi 15. ayeti de örnek verebiliriz. Ayette kitap ehline seslenilerek, “KİTAPTAN GİZLEDİKLERİNİZİN ÇOĞUNU, AÇIKLAMAK ÜZERE SİZE GELDİ” DİYE GEÇER. BU ATYETTE DE BAHSEDİLEN AÇIKLAMA, ELÇİMİZ SİZE GEREKEN TÜM BİLGİLERİ BENİM VAHYİMDEN TEBLİĞ EDİYOR, KİTAPTA SİZLERE BİLDİRİYOR ANLAMINDADIR. Şimdide Kur’an’a göz atalım, bakalım Allah Kur’an’ı açıklanmamış, detaysız bir şekilde gönderip, onu Elçisinin mi açıklamasını detaylandırmasını istemiş, onu Kur’an’ın diğer ayetlerinden anlamaya çalışalım.

“BİZ ANLAYAN BİR TOPLUM İÇİN AYETLERİ, AYRI AYRI AÇIKLAMIŞIZDIR.” Enam 98

“BİZ KİTAPTA HİÇBİR ŞEYİ EKSİK BIRAKMADIK.” Enam 38

“AND OLSUN Kİ, SANA APAÇIK AYETLER İNDİRDİK.” Bakara 99.

“ANDOLSUN, BİZ AÇIKLAYICI AYETLER İNDİRDİK.” Nur 46.

“SANA BU KİTABI; HER ŞEY İÇİN BİR AÇIKLAMA, DOĞRU YOLU GÖSTEREN BİR REHBER, BİR RAHMET VE MÜSLÜMANLAR İÇİN BİR MÜJDE OLARAK İNDİRDİK.” Nahl 89.

“ANDOLSUN BİZ, KUR’AN’I DÜŞÜNÜP ÖĞÜT ALMAK İÇİN KOLAYLAŞTIRDIK.” Kamer 17.

“ONLAR SANA HİÇBİR MİSAL GETİRMEZLER Kİ (BUNA KARŞILIK) SANA GERÇEĞİ VE EN GÜZEL AÇIKLAMAYI GETİRMİŞ OLMAYALIM.” Furkan 33.

“SONRA KUR’AN’I AÇIKLAMAK DA BİZE AİTTİR.” Kıyame 19.

“İŞTE ALLAH SİZE AYETLERİNİ BÖYLE APAÇIK BİLDİRİYOR Kİ, DOĞRU YOLA ERESİNİZ.” Ali İmran 103.

“EĞER DÜŞÜNÜRSENİZ, SİZE AYETLERİ AÇIKLADIK.” Ali İmran 118.

Tüm bu gerçeklerden sonra, bunca ayeti görmezden gelip, Kur’an açık ve anlaşılır değildir, Kur’an’ı Allah’ın Resulü açıklamıştır demek, ALLAH’IN BİZLERE EMANET ETTİĞİ KUR’AN’A İHANET ETMEKTİR. Bizleri Allah ile aldatıcılar, Kur’an’ın dışından dine öyle ilaveler yapmışlardır ki, onları Kur’an’da göremediklerinde, bakın bu detay Kur’an’da yok diyerek, adeta Kur’an eksik ve detaysız gösterilmiştir topluma. Halbuki Allah sizleri Kur’an’dan hesaba çekeceğim, Kur’an’ın sınırlarını sakın aşmayın dememiş miydi? Zikir ehli şunu çok açık bilir ve iman eder. ALLAH’IN KUR’AN’DA EMRETTİKLERİ ALLAH’IN DİNİ İSLAMDIR, BAHSETMEDİKLERİ DİN DEĞİLDİR. EĞER KUR’AN’A TERS DÜŞMÜYORSA, GELENEKTİR DİYEBİLİRİZ. TÜM BU ALDATMACALAR YAHUDİ OYUNLARIDIR VE DİNİMİZE SOKTUKLARI NİFAK TOHUMLARIDIR. FARK EDEBİLENE NE MUTLU.

Lütfen hatırlayınız, Allah’ın Elçisi Kaf suresi 45. ayetinde yoldan sapanlara, KUR’AN İLE ÖĞÜT VERME GÖREVİ ALMIŞ. Enam 50. ayetinde, BEN BANA VAHYEDİLENE UYARIM DİYEREK, YALNIZ KUR’AN İLE YAŞADIĞINI GÖRÜYORUZ. Allah’ın elçisi ümmiydi, lütfen unutmayalım. Daha önce ehli kitaba tabi olmadığı için din ve iman adına ne öğrendiyse Kur’an’dan öğrendi, hayatına geçirdi ve yalnız Kur’an’ı tebliğ etti. Aynı surenin 51. ayetinde de, YALNIZ KUR’AN İLE UYARDIĞINI DA GÖRÜYORUZ. Maide 49. ayetinde de tüm Müslümanlara, Allah’ın Resulünün KUR’AN İLE HÜKMETTİĞİNİ de açıkça tebliğ aldığımız halde, hala nasıl olurda Kur’an açık anlaşılır değil, her bilgi Kur’an’da yoktur deriz. AÇIK VE ANLAŞILIR OLMAYAN, DETAYSIZ OLAN BİR KİTAPLA NASIL HÜKMEDİLİR? ALLAH DETAYSIZ VE ANLAŞILMASI ZOR BİR KİTAPTAN, NASIL SORUMLU TUTAR BİZLERİ, BUNUDAMI AKIL EDEMİYORUZ? İsterseniz konuyu daha iyi anlayabilmemiz için, neredeyse her yazımda hatırlattığım Allah Elçisine nasıl yetki ve sorumluluk vermiş ona bakalım. Acaba indirdiğim ayetleri sen açıkla öylemi tebliğ et demiş yoksa….? İsterseniz bu sorumuzu da Kur’an’a danışalım. Bunca açık kanıtı gördüğümüz halde, lütfen inkâra devam etmeyelim.

“RESULE DÜŞEN APAÇIK TEBLİĞDEN BAŞKA BİR ŞEY DEĞİLDİR.” (Ankebut 18) Diyanet meali.

“BİZ RESULLERİ, SADECE MÜJDELEYİCİLER VE UYARICILAR OLARAK GÖNDERİRİZ.” (Kehf 56) Diyanet vakfı meali

“SENİN GÖREVİN SADECE TEBLİĞ ETMEKTİR.” (Rad 40) Diyanet meali.

“BEN SADECE BANA VAHYEDİLENE UYARIM. BEN SADECE APAÇIK BİR UYARICIYIM.” (Ahkaf 9 ) Diyanet meali.

Allah’ın Elçisine verdiği görev ve yetkiyi bunca açık ayetlerle gördüğümüz ve iman ettiğimizi söyleyip, Kur’an’ın hiçbir gerçeğini gizlemeyeceğimize söz verdiğimiz halde, hala Kur’an’ı herkes anlayamaz açık ve anlaşılır detaylı değildir, onu Resulün rivayet hadisleri açıklamıştır demeye devam ediyorsak, lütfen şunu unutmayalım, ALLAH’A VERDİĞİMİZ SÖZÜ, RİVAYETLERİ YAŞAYABİLMEK VE AKLAYABİLMEK ADINA TUTMUYORUZ, ALLAH’IN EMANETİNE SAYGISIZLIK YAPARAK, ALLAH’IN AYETLERİNİ GİZLİYORUZ DEMEKTİR.

Enam 114: ALLAH, SİZE KİTAB’I (KUR’ÂN’I) AÇIKLANMIŞ OLARAK İNDİRDİĞİ HALDE, ONDAN BAŞKA BİR HAKEM Mİ ARAYAYIM? KENDİLERİNE KİTAP VERDİKLERİMİZ, O KUR’ÂN’IN, GERÇEKTEN RABBİN KATINDAN HAK OLARAK İNDİRİLMİŞ OLDUĞUNU BİLİRLER. O HALDE SAKIN ŞÜPHE EDENLERDEN OLMA. (Elmalı Hamdi meali)

Değerli kardeşlerim, lütfen bu ayet üzerinde çok ama çok dikkatle düşünelim ve görmezden gelmeyelim. Allah sizlere Kur’an’ı açıklanmış, detaylı olarak indirdiği halde ondan başka bir hakem mi arayayım dememizi istiyor. Yani diğer ayetlerde uyardığı gibi, bizlerin yalnız Kur’an’a sarılmamızı istiyor. Ama bizler bunca açık ayetleri gördüğümüz ve iman ettiğimiz halde, batıl inançlarımızı yaşayabilmek adına bu ayetleri görmezden geliyoruz. ALLAH KUR’AN’DAN BAŞKA, HAKEM ARAMANIN YANLIŞ OLDUĞUNU SÖYLEDİĞİ HALDE, BİZLER KUR’AN’I DETAYSIZ VE AÇIKLANMAMIŞ BİR KİTAP İLAN EDİP, KENDİMİZE RİVAYET VE SANIDAN OLUŞAN KİTAPLARI İNANCIMIZDA HAKEM, KANIT, DELİL KABUL EDİYORUZ. BU YANLIŞLARI YAPMAMIZIN VE KUR’AN’I DOĞRU ANLAYAMAMAMIZIN ASIL NEDENİ, NAHL SURESİ 98. AYETİ HAYATIMIZA GEÇİRMEDİĞİMİZ İÇİNDİR. Tüm bu yanlışlar küfre sapmak, Allah’ın yolundan çıkmaktır hatırlatmak isterim. İSLAM DİNİNDE HAKEM, ALLAH’IN UYARDIĞI GİBİ, YALNIZ KUR’AN’DIR.

Saygılarımla

Haluk GÜMÜŞTABAK

kuranadavet1.wordpress.com/

twitter.com/KURANA_DAVET

www.hakyolkuran.com/

/Kuranadavet1/

hakyolkuran1.blogspot.com/

Paylaş:
4 Beğeni
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 

Topluluk Puanları (1)

1.0

100% (1)

Nahl suresi 44. ayetin anlamını Çarpıtarak, gerçekleri gizleyenlere! Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Nahl suresi 44. ayetin anlamını Çarpıtarak, gerçekleri gizleyenlere! yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Nahl Suresi 44. Ayetin Anlamını Çarpıtarak, Gerçekleri Gizleyenlere! yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
qroniqa
qroniqa, @qroniqa
25.10.2025 08:08:30
1 puan verdi
Dini, arındırma ve öze döndürme iddiasıyla yola çıkıyorsunuz, ancak farkında olmadan onu ruhundan ve kalbinden koparıyorsunuz.

Hz. Peygamber’i (s.a.v.) göklerden gelen mektubu bize ulaştıran kutsal bir postacı mertebesine indirgiyor ve sonra sessizce sahneden çekilmesini istiyorsunuz. Kur'an bize yeter diyorsunuz; iyi niyetli, saf bir slogan gibi ilk bakışta ama dinin yaşayan, nefes alan kalbini, yani Peygamber'in Sünneti'ni bedenden söküp atan bir cerrahın neşteri gibi

Bu yazıyı kaleme alırken düşüncenizin merkezinde Nahl Suresi’nin 44. ayetindeki tek bir kelimeye yüklenen sığ ve zorlama bir anlam yatıyor:

"Sana da bu Zikr'i (Kur'an'ı) indirdik ki, insanlara kendilerine indirileni açıklayasın..."

İşte bu açıklayasın (li-tubayyina) ifadesini, sadece ulaştırasın diye çeviriyorlar. Oysa bu, bir kelimeyi anlamından soymak, bir okyanusu bir bardağa hapsetmeye çalışmaktır.

Arap dilinin ruhunu bilenler için tebyîn etmek, sadece bir metni teslim etmek değildir. O kavram, bir mühendisin elindeki karmaşık bir projeyi, her bir çizginin, her bir vidanın ne anlama geldiğini göstererek izah etmesidir. Kapalı olanı açmak, müphem olanı aydınlatmak, özet geçileni detaylandırmaktır.

Allah, elçisine sadece ilet demek isteseydi, Kur'an'da defalarca kullandığı tebliğ kelimesini kullanırdı. Ama Allah, tebyîn kelimesini seçerek, Peygamber’e metnin ruhunu, pratiğini ve hayata nasıl dokunacağını gösterme görevini yüklemiştir.

"Ama Resul'e düşen apaçık tebliğ değil midir?" diye soruyorlar, başka ayetleri kalkan yaparak.

Evet, öyledir. Ama kime karşı? O ayetlerin tamamı, inkarcılara, yüz çevirenlere karşı bir meydan okumadır.

Manası şudur: "Ey Peygamber! Sen mesajı ulaştırdın. Onlar inanmıyorsa, sorumluluk sana ait değil, onlara aittir."

Bu, Peygamber'in görevini sınırlayan bir ifade değil, sorumluluğunun sınırını çizen bir ifadedir. İnananlara yönelik bir kullanma kılavuzu değil, inkar edenlere yönelik bir son sözdür.

Peygamberi bir postacı olarak gördüğünüz an, Kur'an'ın onlarca ayeti yüzünüze bir tokat gibi çarpar. Kitabın her köşesinde yankılanan bir emir vardır: "Allah'a itaat edin ve Resul'e itaat edin!".

Eğer Resul'e itaat, zaten Kur'an'a itaatten ibaret olsaydı, bu tekrarın ne anlamı kalırdı?

Allah, kelimeleri israf etmez. Bu tekrar, Peygamber için bağımsız bir itaat alanı olduğunu, onun sözünün ve emrinin de vahyin bir parçası olduğunu haykırır.

Ve zaten Nisa Suresi’nin 80. ayeti tüm tartışmayı bitirir: "Kim Resul'e itaat ederse, Allah'a itaat etmiş olur.".

İşte bu kadar. Arada bir boşluk, bir ayrım yoktur. Peygamber'in ağzından çıkan, Allah'ın rızasına açılan bir kapıdır.

Kur'an, Peygamber'in misyonunu tanımlarken hep iki kelimeyi yan yana koyar: Kitap ve Hikmet. Kitap, Kur'an'ın metnidir. Hikmet ise o metnin hayata dökülmüş hali, doğru anlaşılması, ilahi maksadın kavranmasıdır.

Bu hikmet, Peygamber'in Sünneti'nden (sözleri ve yaşantısı) başka nedir ki?

Kitab'ı alıp Hikmet'i atmak, size hediye edilen bir hazine sandığını alıp, onu açacak yegane anahtarı fırlatıp atmaktır.

İmanın en sarsıcı testlerinden biri Nisa Suresi 65. ayette gelir: Aralarındaki anlaşmazlıklarda Peygamber'i hakem tayin etmedikçe ve onun verdiği hükme kalplerinde zerre kadar sıkıntı duymadan tam bir teslimiyetle boyun eğmedikçe, iman etmiş sayılmazlar.

Ayet, "Kur'an'ı hakem yapmadıkça" demez, bizzat "seni hakem yapmadıkça" der. Bu, onun şahsına verilmiş, yaşayan, hüküm veren bir otoritedir.

Ve, Ahzab Suresi 21. ayet, Kur'an'ın bütününden bihaber bir şekilde yapılan bu teorik tartışmaları pratik bir zirveye taşır: "Andolsun, Allah'ın Resulü'nde sizin için güzel bir örnek (Üsve-i Hasene) vardır.".

Peygamber sadece bir sözcü değil, bir modeldir. Bir pusuladır. Kur'an'ın nasıl yaşanacağını gösteren yaşayan bir haritadır. Eğer o sadece bir postacı olsaydı, onun kişisel hayatının, ahlakının, adımlarının bizim için ne bağlayıcılığı olabilirdi ki?

Kur'an bize defalarca Namazı kılın der. Mükemmel. Peki, nasıl? Günde kaç defa? Her namaz kaç rekat? Rükuda ne diyeceğiz, secdede hangi duaları okuyacağız? Bu soruların cevabı Kur'an'da yoktur. Bu cevaplar, -Beni namaz kılarken nasıl gördüyseniz, siz de öyle kılın- diyen Peygamber'in yaşayan Sünnetindedir. Sünneti reddettiğiniz an, İslamın direği olan namaz, herkesin kendi kafasına göre eğilip kalktığı, anlamsız bir jimnastiğe dönüşür.

Kur'an bize zekatı verin der. Harika. Ne kadar vereceğiz? Hangi maldan? Zenginliğin ölçüsü ne? Altının nisabı, hayvanların zekat oranı, ticaret mallarının hesabı... Bu hayati ekonomik detayların hiçbiri Kur'an'da yoktur. Hepsi, Peygamber'in açıklayıcı ve yasa koyucu Sünneti ile sabittir. Sünnet olmasa, zekat emri, miktarı belirsiz, uygulanması imkansız, içi boş bir tavsiyeden ibaret kalırdı.

Bu tartışmadaki en ironik nokta şudur: Kur'an'ın kendisi, bir açıklamaya muhtaç olduğunu ve bu açıklama görevinin Allah'a ait olduğunu söyler. Kıyame Suresi'nin 19. ayeti bir mühür gibidir:

"Sonra şüphe yok ki, onu açıklamak da Bize aittir."

Peki, Allah bu sözünü nasıl yerine getirdi? Gökten ikinci bir açıklama Kitabı mı indirdi? Hayır. O, bu ilahi açıklama görevini, ilhamla desteklediği, hatadan koruduğu elçisi aracılığıyla yerine getirdi. Peygamber'in Sünneti, beşeri bir yorum veya atalar dini değildir. O, Kıyame Suresi'nde vaat edilen ilahi açıklamanın ta kendisidir. Sünneti reddetmek, Allah'ın bu vaadini nasıl yerine getirdiğini görmezden gelmektir.

Değerli kardeşim, Kur'an ve Sünnet, etle tırnak gibidir. Biri ruhtur, diğeri beden. Biri ışıktır, diğeri o ışığın aydınlattığı yol. Peygamberi sadece bir postacı olarak görmek, Kur'an'ın kendisine ihanettir. Çünkü o Kur'an, her sayfasında Peygamber'e itaati, onu örnek almayı, onun hükmüne teslim olmayı ve onun açıklamasına muhtaç olduğumuzu bize emreder. Kur'an'a samimiyetle inanmak, Kur'an'ın otoritesini teslim ettiği Peygamber'e de kayıtsız şartsız teslim olmayı gerektirir.

Saygılarımla
Ar
Artukbey, @artukbey
25.10.2025 06:23:22
KUR’ÂN BİR ÖĞÜT VE KILAVUZDUR
Kur'anı Okuyup Kendiniz Anlamalısınız!

İsra suresi : 106-Biz Kur'an'ı, insanların zihinlerine sindire sindire okuyasın diye âyet âyet ayırdık ve onu ağır ağır azar azar indirdik.

Muzzemmil suresi : 4 -Kur'an'ı ağır ağır,sindire sindire tane tane anlaya anlaya oku.

Enbiya suresi:10 - Andolsun, size öyle bir kitap indirdik ki sizin bütün şeref ve şanınız ondadır. Hâlâ aklınızı kullanmayacak mısınız?

Zümer suresi: 27 - Andolsun, öğüt alsınlar diye biz bu Kur'an'da insanlar için her türlü misali verdik.

Kamer suresi: 17- Andolsun biz, Kur'an'ı düşünüp öğüt almak için kolaylaştırdık. Var mı düşünüp öğüt alan?

Zuhruf Suresi:44 - Şüphesiz bu Kur'an, sana ve kavmine bir öğüt ve bir şereftir, ondan hesaba çekileceksiniz.

Ali İmran S. Ayet 138 Bu, insanlara bir açıklama, korunup sakınanlara da
bir öğüt ve kılavuzdur.


Nur Suresi Ayet 34 Yemin olsun ki size, gerçeği açık-seçik anlatan ayetler, sizden önce gelip geçmiş olanlardan örnekler, korunanlar için de bir öğüt indirdik.
Ar
Artukbey, @artukbey
25.10.2025 06:20:50
Allah razı olsun
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL