2
Yorum
8
Beğeni
5,0
Puan
200
Okunma
Kalp, Allah’ın mülküdür; insana emanet edilmiş ama asla teslim edilmemiştir. Biz kalbimize hâkim olduğumuzu sanırız; oysa kalbi çeviren, ona meyil ve muhabbet veren yalnızca Rabbimizdir. Nitekim Resûlullah’ın (s.a.v.) buyurduğu gibi:
“Kalpler Rahmân’ın iki parmağı arasındadır, dilediği gibi çevirir.”(Tirmizî, Kader, 7/2140))
Biz zannederiz ki sevdiklerimizi biz seçtik, nefret ettiklerimizi biz belirledik… Oysa aşk da, buğz da O’nun dilemesiyle kalbe düşer. Sevgi insandan değildir; Allah’ın kalbe lütfudur. Biz sadece o sevginin şahitleriyiz.
Ancak şunu bilmek gerekir: Kalbe gelen sevgi Allah’tandır; fakat o sevgiyle hangi yola yürüyeceğini seçmek kulun imtihanıdır. Haramı mı arayacak, helali mi seçecek? İşte burası kulun iradesine bırakılmıştır. Allah kalbe sevgiyi koyar, kul ise o sevgiyi ya nura taşır ya da zulmete.
Tasavvuf ehli der ki: “Kalbini senin gibi bir fâniye değil, onun sahibine teslim et.” Çünkü kalbin ipi senin elinde değildir. Sen yalnızca yönelirsin, ama yöneldiğin her şeyde Allah’ın kudreti tecellî eder.
Kalp O’na aittir; biz, kalbimizin bile misafiriyiz. Ve o kalpte beliren her sevgi, aslında Allah’ın sana:
“Benim emanetime nasıl muamele edeceksin?” diye sorduğu ince bir imtihandır.
5.0
100% (3)