Kılavuzu para olana her kapı açıktır. shakespeare
Zeynep Perçin
Zeynep Perçin
VİP ÜYE

Maria Puder Nerede?

Yorum

Maria Puder Nerede?

( 3 kişi )

4

Yorum

8

Beğeni

5,0

Puan

226

Okunma

Maria Puder Nerede?

Ahşap basamaklardaki küçük ayaklar hızla çekildi.
Antredeki ağır saatin gece yarısı çanları çalarken,
Maria Puder, etekleri ahşap zemini, elleri pirinç kaplı kapının kulpunu okşayarak çalışma masasının kurulu olduğu yarı karanlık odasına girdi.

Kum saatinin boynu inceldi; taneleri düşerken evdeki sesler yavaşladı.

Parmak uçlarıyla, irice bir mumun sarı ışığıyla yaladığı, tozdan sureti unutulmuş; Alzheimer’a yakın masasını okşadı.

Masadaki kargaşa ve hatta kavga, çok uzun zamandır orada, onun sessiz ve dalgınlığına eşlik ediyordu.

Buruş buruş kahverengi nevresimlerin üzerine yığılmış sabahlık, elbise ve kirli çamaşırları tozlu elleriyle ayak ucuna ittirip yatağına tırmandı; emekleyerek.

Başını yastığa uzatmadan, yatağın orta yerinde dizlerini karnına, kürkünü burnuna çekerek oracıkta uyuya kaldı.

İlk taneyle birlikte, pencerede ikinci bir sabah belirdi.

Küçük ayaklar merdivenin basamaklarını süpürerek alt kata koşarken dizlerini karnından çekti. Masada duran, günün tarihini gösteren takvime baktı. Tamı tamına bir hafta geçmişti.
Bugüne kadar kapısına kimse gelmediyse, bu, Raif Bey’in onu çoktan unuttuğunu gösteriyordu.

Yardımcının masaya servis ettiği kurabiyeler ve üzerlerine yer yer damlatılmış çikolata taneleri, ensesinde bir yapışkanlık hissiyle, çocukların avuçlarından masaya ufalandı.

Masadaki kırıntılar kumla akraba oldu; tabaklarda sahil çizildi.

Gözlerini pencereden dışarı; boy boy otların bittiği, çitlerin, rüzgârın dokunuşuna karşı koyamadığı o sarhoşluğuna, bahçedeki yosun tutmuş havuza dikti.

Küçük dişlerin arasından çıkan her kıtırtıyla bakış açısını değiştirdi.

Yardımcı, masayı silmiş, yere düşen kırıntıları faraşla toplamıştı ki antrede, evdeki herkesten daha çok yer kaplayan saat, on biri vurdu; dong, dong, dong!

Hızlı adımlarla üst kata çıktı Maria Puder. Çalışma masasında duran kum saatini boğazından tutup ters çevirdi.

Ters çevirdiğinde, duvardaki gölgeler yer değiştirdi.

Onları bir süre izledi. Sonra, daha çok izler gibi yaptığının ayırdına varınca, gözlerini duvardaki küçük tabloya çevirdi.
Bu resmi çizerken Raif Bey’in ruhu bile duymamıştı. Ve zaten sık sık atölyede buluşmalarının sebebini de hiç sormamıştı.

“8. Gün…”

Maria Puder, tablodaki masumiyet ve derinliğe dalmışken, kum saatinden bir tanecik, merdiven aralığında takıldı; öğle güneşini bekledi.

Zamanın, beklerken tembel; kendi haline bırakılmışken bu denli aceleci olması, yaşı ilerledikçe ayırdına vardığı bir şeydi.

Ellerini kum saatinin camından içeri uzattı. Avucuna dökülen kum, tanıdık gelen eski bir hikâyenin harflerine dönüştü.

“Kürk Mantolu Madonna…” dedi fısıldayarak.

İtiraf edilmediği için yutulan tüm sözcükler, özenle kundaklanmıştı aynı fısıltı içinde.
Süslü kelimeler döşeyeceğine zamanın zeminine, fısıltıyla selamlamak daha içtendi onun için.
Başını kaldırdı ve fısıltısından daha yüksek bir sesle düzeltti: “Hayır! Maria Puder!”

Kumun içinde başka bir saat daha vardı; o, başka bir evi sayıyordu; başka Raif Beyler, başka Maria Puderler ve merdivenleri süpüren başka küçük ayakları…

“Dong, dong, dong!”

Gece yaklaşınca kum ağırlaştı; zaman masanın üzerine çöktü.
Küçük ayaklar, ahşap basamakların, duvardaki yankı ve tavandaki gölgelerin temizliğini az evvel bitirmişti. Bir bir sayıyordu istemeden akan zamanı.

Bir müddet, masadaki kargaşanın soluk almadan ve bir kez olsun duraksamadan, canhıraş kavgasını izledi. Yoruldu. Terlemiş iki avucuyla yüzünü kapadı. Yataktaki dağınıklığı bir kez daha ittirdi ayak ucuna. Başını usulca, ortası çukur yastığına bıraktı.

Masadaki kalınca mum, sobanın sıcağından dengesini yitirmiş ama hâlâ işlev görüyordu.

Son taneyle birlikte soba tütmeyi bıraktı. Odadaki sessizlik, karanlığın avuçlarında büyüdü.

Pencereden odaya tırmanan ay ışığı, mumun bütün hâkimiyetine el koyarken, yerdeki kızıl kilimden yükselen tozlar, ay ışığında parlayarak gelen geceye bir dans armağan etti.

Kum saati boşalınca takvim nihayet bir günlüğüne nefes aldı.

Gece, çoğu vakit beklenmeyen bir zaman dilimiydi. Buna rağmen çoğu kez çivi çakılmışçasına kıpırdamadan kalırdı. Bu kez öyle olmadı. Maria Puder, gözlerini kapar kapamaz uyuyakaldı.

“9. Gün…”

Sabahın erken saatinde, daha son kum tanesi düşmeden oradaydı.
Yatağının üzerindeki ütülü, beyaz nevresimler, sessizlik ve karanlığın çekip gittiğini göze sokarcasına, ucu ucuna, intizamlı bir şekilde sergileniyordu.
Son kum tanesi düştü.

“Dong, dong, dong!”

Aşağıdan gelen dong sesiyle beraber devrilen son kum tanesine gülümseyerek uzandı.

Kum saatini tekrar çevirdi; ev, yeni bir sıraya girdi.

Raif Bey’in artık onu düşünmediğinden emindi. Gülümsedi. Çocukların cıvıltıları duvarlarda seke seke, aralık kapısından içeri girerek masadaki tozları özenle temizledi.

Artık Raif Bey eksik olsa da Maria Puder, kendisi olarak başlayacağı ilk gün için emin adımlarla odasından gülümseyerek çıktı.

“10. Gün…”
“11. Gün…”

“1 yıl sonra…”


Zeynep Perçin


Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 

Topluluk Puanları (3)

5.0

100% (3)

Maria puder nerede? Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Maria puder nerede? yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Maria Puder Nerede? yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Gule
Gule, @gule
3.9.2025 22:47:21
Kitabı yıllar önce okumuştum ve okuduklarım da aklımda kalmıyor. Kitaplar normalde zihin açar ve belleği tazeler ama ben kısa bi sonra unutuyorum içerikleri. Bazen düşünüyorum acaba ben de mi alzheimer'a yakalandım?


Raif Bey bana "sevmek zamanı" filmindeki Halil'i çağrıştırıyor biraz...Halil de boyamaya gittiği evin duvarında asılı olan tablodaki kadının suretine aşık olmuştu. Raif Bey de aynı şekilde sergide gördüğü Maria Puder'ın portresine hayranlık duyuyor, tutuluyor da diyebiliriz. Tabloyu görmek için sık sık sergiye gidip tablonun karşısında saatlerce oturuyor. Hatta bir gün Maria Puder gelip onunla konuşuyor ama kendini öyle kaptırıyor ki resme kadının bile farkına varmıyor. Sadece resmi annesine benzettiğini söylüyor. Tesadüfler Raif Efendi ve Maria Puder’i bir şekilde sonunda bir araya getiriyor. 


Yazındaki bazı betimlemeler; sanki Maria'nın Raif'in rolüne bürünüp, onun ağzından tasvirlerini aklından geçirip süzerek, kaderine razı geldiğini ve kendini teselli ederken de kayıtsız bir şekilde kadınlık hislerine yol verdiğini insanın aklına getiriyor. Yanılıyor da olabilirim. 


Maria'ya giydirdiğin bu ruhu beğendim Zeynep. Bana hem kitabı hem de filmi hatırlattığın için de ayrıca teşekkür ediyorum.


Emeğine sağlık...

Sevgiyle

Ke
Keomaagain, @keomaagain
2.9.2025 01:26:51
İyiydi. Yazının başlığı ise enfesti.
Güneşin Kızı Zehra
Güneşin Kızı Zehra, @gunesinkizi1
1.9.2025 23:21:51
5 puan verdi
Hikâye, Maria Puder’in yalnızlık, zaman ve hafıza ile olan içsel mücadelesini detaylı ve etkileyici bir biçimde aktarıyor. Zamanın akışı, kum saati ve takvim imgeleriyle sembolleştirilmiş; karakterin günlük rutinleri ve anıları, hem hüzün hem de kabullenme duygusunu yansıtıyor. Anlatım şiirsel, betimlemeler yoğun ve atmosfer güçlü; okuyucu, Maria Puder’in dünyasına adım atıyor ve onun sessiz direnişini hissediyor. Tebrikler şairem, sevgilerimle
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL