4
Yorum
13
Beğeni
5,0
Puan
328
Okunma
Her insan, zamanı iki yakası olan bir nehir gibi yaşar: gerisinde hatıralar, önünde umutlar…
Bizler, o iki yaka arasında duran köprülerin muhafızıyız.
Bu köprüler, yalnızca taş ve demirle değil; milli şuurla, manevi inançla, ahlaki duruşla ve insani merhametle örülür.
Milli köprüler, tarihimizin sesini geleceğe taşıyan kemerlerdir.
Çanakkale’de Mehmetçiğin yürek atışı, Sakarya’da mermisi tükenince süngüsüne sarılanların azmi, bu köprülerin temeline konmuş taşlardır.
Bugün bir bayrağın dalgalanışına bakıp içimiz titriyorsa, bu titreme, o köprünün üzerinden hâlâ yürüdüğümüzdendir.
Bu yürüyüş, yalnızca bir hatırlama değil; aynı zamanda vatanın yarınlarını inşa etme iradesidir.
Manevi köprüler, gönüllerin birbirine açıldığı, duanın zaman ve mekânı aştığı kemerlerdir.
Ezanın sabah serinliğinde yükselen sesiyle, dedelerimizin huşu dolu secdesiyle, annelerimizin “Allah’a emanet ol” duasıyla kurulmuştur.
Bu köprüden geçen, yalnızca insan değil; insanın içindeki iyilik, sabır ve teslimiyet de geçer.
Maneviyat, bizi geçmişin huzuruna bağlayıp geleceğin selametine ulaştırır.
Ahlaki köprüler, insanı insan yapan erdemlerin yoludur. Adaletin, dürüstlüğün, vefanın ve merhametin direkleri üzerine kurulur.
Geçmişte Ahilik teşkilatının, “Elini, kapını, sofranı açık tut” diyen geleneği, bugün hâlâ bu köprünün üzerinde yankılanır.
Bu yankı, yalnızca geçmişin bir hatırlatması değil; aynı zamanda geleceğin güvenli geçididir.
İnsani köprüler ise en kırılgan, en hassas olanıdır; çünkü gönülden gönüle kurulur.
Bir çocuğun gözlerindeki ışık, bir yetimin başını okşayan el, bir komşunun kapısına bırakılan sıcak ekmek…
Bunlar, nesiller arasında sessiz ama güçlü bağlardır. Gelecek, bu küçük ama büyük iyiliklerin omuzlarında yükselir.
Bu köprüler, tek tek değil; birlikte ayakta kalır.
Milli köprü kırılırsa, geçmişin gururu geleceğe ulaşamaz.
Manevi köprü koparsa, kalbin huzuru ufka varamaz.
Ahlaki köprü yıkılırsa, toplumun vicdanı boşlukta kalır.
İnsani köprü çökerse, umut yetim kalır.
O yüzden görevimiz, bu köprülerin her kemerini sağlam tutmaktır.
Çocuklarımıza yalnızca tarih kitapları değil; dedelerinin hatıraları, ninelerinin duası, komşusunun tebessümü de miras kalmalıdır. Çünkü gelecek, ancak böyle köprülerden geçerek aydınlığa çıkar.
Ve unutmamalıyız: Bizler bu köprülerin hem mimarı hem bekçisiyiz. Onları korumak, onlardan geçmek ve ardımızdan gelecek olanlara daha sağlam bırakmak, hem geçmişimize vefa hem geleceğimize emanettir.
Gelecek nesillere bırakılacak en büyük miras, sevgiyle yoğrulmuş bir insanlık bilincidir.
...andelib...
5.0
100% (4)