0
Yorum
2
Beğeni
0,0
Puan
149
Okunma
Günaydın
Sabahın ilk ışıkları odanın perdelerinden sızarken, hafif bir el yüzünüze dokunur ve tatlı bir tebessümle duyulan ses:
“– Günaydın hayatım! Hadi kalk artık, bütün gece horladın, yetmedi hâlâ yatıyorsun. Kalk da banyoya gir, pis pis dolaşma evin içinde. Sen duşunu al, ben de kahvaltıyı hazırlarım. Hadi bakalım, biraz hareketlen, yoksa geç kalacaksın.”
Adam yarı uykulu, mahmur gözlerle doğrulur:
“– Daha ne olacak, uykumu yeni bulmuştum…”
Kadın gülümseyerek, hafif sitemli bir sesle karşılık verir:
“– Ah şu erkek milleti… Elini yüzünü yıkamadan, saçını taramadan, alelacele çıkıp gitsen razı olacaksın. Ama ben sana dayanamam, tertemiz çıkacaksın bu evden. Hadi kalk bakalım.”
El yüz yıkanır, dişler fırçalanır, ve hafifçe dağılan uyku mahmurluğu eşliğinde kahvaltı sofrasına oturulur. Kadının sevgi dolu bakışları, hafif sitemkar sözleriyle yumuşak bir ritim yaratır:
“– Seni uykucu koca çocuk, uyandırmasam uyanacağın yok,” derken, sesi hem şakacı hem de sevgi dolu.
“– Yok canım, uyuyakalmışım hayatım,” der adam.
“– Hadi hadi kahvaltını et, daha tıraş olacaksın. Geç kalırsan başın belaya girer,” diye uyarır kadın.
Kahvaltı sonrası aceleyle tıraş faslı ve giyinme… Sokak kapısında vedalaşma zamanı gelir. Kadın iki eliyle erkeğin yüzünü avuçlarının içine alır ve tüm sevgisiyle küçük ama anlamı büyük bir öpücük kondurur. Bu temasla titreyen iki vücut, birbirine anlamlı bir şekilde karşılık verir:
“– Hayırlı günler, Allah hayırlı işler versin hayatım. Güle güle…”
Adam ve kadın gözden kayboluncaya kadar dönüp dönüp el sallarlar, her vedalaşma bir sonraki karşılaşmanın heyecanını besler.
Akşam… Mesai bitmiş, eve dönüş yolu dört gözle beklenir. Kapıdan girildiğinde karşılaşılan o sevgi dolu bakışlar, gözlerle yapılan dokunuşlar, sessiz ama her şeyi anlatan okşamalar…
Akşam yemeği sonrası, sevgiyle yoğurulmuş ve aşk ateşiyle pişirilen bir fincan kahve… Her yudum, birbirine duyulan sevgiyi tekrar hatırlatır. Gece boyunca süren muhabbet, tatlı şakalaşmalar ve sessiz paylaşımlar… Ve sonunda yatma faslı…
Sevginin ve dokunuşların harmanlandığı bir ortam… Sözlerin kifayetsiz kaldığı, sadece fısıltılar ve temaslarla her şeyin aktığı muhteşem bir zaman… Arzuların galebe çaldığı, zamanın adeta durduğu anlar…
Yorgunlukla bitap düşmüş iki kalp, tek bir vücut gibi yan yana kalakalır. Gözler, son bir kez sevgiyle birbirine bakar ve sonra huzur dolu bir uykuya teslim olur.
İşte hayat bu.
Yaşam bu.
Sevginin harman olduğu bir yuva…
Sevgi… Aşk… Masumiyet…
Ve de yaşamın ta kendisi.
İyi geceler tatlım.
Kamil Erbil