1
Yorum
4
Beğeni
5,0
Puan
271
Okunma

HUZURUN BEDELİ
Herkes huzuru arıyor…
Ne var ki kimse o huzurun bedelini ödemeye yanaşmıyor.
Huzur için bedel ödenmesi gerektiğini duyar duymaz herkes geri çekiliyor.
Çünkü huzur bulmanın yolu, konforun kolay patikalarından değil,
zorlu ve aşılması mesakatli yollardan geçiyor.
Tabi kolay mı, saçma sapan şeylere, saçma sapan paralar döküp,
modern kölelik prangasını kendi ayaklarımıza bağlamaktan vazgeçmek…
Üstelik de, buna “özgürlük” ya da “başarı” diye tanımlamaktan uzak durmak…
Kolay mı insanların birbirine her gün;
“Ben iyiyim,
ben güçlüyüm,
ben harikayım” diye dolaylı mesajlar gönderdiği, ve bu sahte parıltıyı normal sandığı bir düzenin dışında durabilmek…
Kolay mı, şehrin hoyrat, saygısız, nereye savrulacağı belli olmayan stresinden sıyrılıp,
doğanın her canlının birbirine duyduğu içten saygıyı öğreten sessiz huzuruna uyum sağlamak…
Sorsanız, herkes doğayı seviyor. Ama doğada yaşamanın inceliğini,
o saf naifliği, o “sidik yarışını” ayıp sayan romantizmi kabullenmek
gerçekten kolay mı?
Önce doğa sizi kabul etmeli.
Şehir aklının her şeye burnunu sokan, her şeye hükmeden
“herbokolog” haliyle orada barınamazsınız.
“Ben şehrin aklıyla kalayım, ama doğa beni sevsin” diyemezsiniz.
Kolaysa ve yüreğiniz yetiyorsa, gelin huzuru bir de doğanın sesinden dinleyin. Bakalım hâlâ kolay mıymış…
Efkan ÖTGÜN
5.0
100% (1)