0
Yorum
6
Beğeni
5,0
Puan
160
Okunma
Kalabalık bir dünyanın içinde, sessiz bir kenara sıkışmış gibiyim. İnsanlar birbirine değiyor, konuşuyor, tartışıyor, gülüyor…
Hepsi bir ritmin içinde; adımlarına, bakışlarına, nefeslerine sinmiş görünmez bir uyum var. O uyumun içine karışamayan tek ses benim sessizliğim.
Bazen kendimi, camın ardında duran bir izleyici gibi hissediyorum. Elimi cama yaslıyorum, parmak uçlarımın diğer taraftaki sıcaklığa değmesini istiyorum ama aramızdaki soğuk yüzey hep araya giriyor. Onlar bana bakmıyor çünkü beni görmüyorlar. Belki de görseler bile, tanıdıkları dilden konuşmadığımı fark edecekler.
Gözlerimle kalabalığı yatıyorum; bir tebessüm, bir işaret, küçük bir davet bekliyorum. Ama dünya kendi hikâyesini anlatmaya devam ediyor. Sayfalar çevriliyor, karakterler sahneye çıkıyor, replikler söyleniyor…
Benim adım hiçbir cümlede geçmiyor. Bazen kendi varlığımı sorguluyorum, burada mıyım, yoksa sadece gölgesini mi bırakmış biri gibi mi duruyorum?
İçimde bir boşluk var; derin, karanlık, ne kadar doldurmaya çalışsam da hep eksik kalan. Belki de bu boşluk benim en sadık yoldaşım. Çünkü ne zaman kalabalığa karışmak istesem, o boşluk sessizce elimi tutuyor ve "Senin yerin burası değil” diyor.
Ve ben, o kalabalığı izlemeye devam ediyorum. Dünya dönüyor, renkler değişiyor, mevsimler gelip geçiyor. Ama ben, hep aynı yerde, aynı uzaklıkta kalıyorum. Sanki hayatın bana hiç uğramayan bir durağı var, ve ben orada bekliyorum.
Vesselâm...
Esma Canyurt
5.0
100% (1)