Alçak ruhlu olanlar para arar, yüksek ruhlu olanlar ise saadet arar. ostrovski
Gule
Gule

Durmaların Kadını

Yorum

Durmaların Kadını

16

Yorum

49

Beğeni

0,0

Puan

1029

Okunma

Okuduğunuz yazı 11.8.2025 tarihinde günün yazısı olarak seçilmiştir.
Durmaların Kadını

Durmaların Kadını




Aynaya bakıyorum. Kelleşmeye giden kafatasımın üst tarafında; ceviz içini andıran beynin, serebral kortekslerinden birkaç yumrunun, yumurta gibi yumurtladığını görüyorum. Varsın düşünmeyivereyim, hissetmeyivereyim canım! Böyle hortlak gibi dolaşmaktansa, beynimin motorunu bozmaya razıyım. Kendini kandırma boşuna! Sen de, ben de çok iyi biliyoruz ki; artık bizi götürmelerini bekliyoruz ve "burada oturmuş, hayallerimizi öldürmelerini seyrediyoruz."()


İki elimle yumuşak yumuşak dokunuyorum. Keltoşların da yaptığı gibi geride kalan saçlarımla çıplak yüzeyi birkaç telle de olsa kapatıyorum. Yo yo! İyi oldu böyle...Her şeyde olduğu gibi yine normale dönmem de, sanılanın aksine kısa sürede oldu. Hızlı ayak uyduruyoruz her şeye...Cano, teyzem ve annemle buluşup kahvaltı yapacağız birazdan...Gardıroptan bir elbise seçip giyiniyorum. Böyle de Seyit Onbaşı’ya benzedim aynı, içinde kayboldum gitti! Kelimi mi kapatim? Üstümde çuval gibi ayaklarıma dolanan elbiseyi mi kesim?! Hangi biriyle uğraşim anacım?


Cano her zamanki gibi o biçim afet, bildiğin Afrodit bu kız ya! "Mero ne güzel yakışmış elbise!" deyince bu çulsuz halime bi daha bakıp gülesim geliyor aynada. Dolap ağzına kadar dolu, bula bula da yerlerin tozunu süpüren bu elbiseyi giymişim! Sonra aklıma yavruağzı diz üstü eteğimle, yakası fırfırlı ve askılı bluzum aklıma geliyor. Kendi kendime "Ben onları niye giymedim?" diyorum. Bu halimle sandalyeye nasıl sığacağımı önceden hesaba hiç katmamışım. Küçük çay bahçesinin, minik ve nostaljik tahta sandalyeleri...Siz pek bi hoşsunuz! Hoşsunuz da, benim bu halim hal değil! Ayağım dolanıverir, düşüveririm şurda ne Seyit’liğim kalır, ne de yaralı rütbelerim!


Teyzemin yüzünden düşen de bin parça, yine mızmızlanıp, yine burun kıvırıp mırın kırın ediyor. Bu kadına da bi şeyi beğendiremedik gitti anacım! Mükemmelliyetçi olmak da başa belaymış arkadaş! Zil çalıyor, akın akın içeri doluşuyor hiç tanımadığımız insanlar. Seher’i tanıyorum yalnız, kesin buluşacağımızı da o söylemiştir herkese...Baktım olacak gibi değil postayı koydum. "Haydi!" dedim "Yallah! Parti vermiyoruz burda...Hadi abicim hadi! Düğün dernek değil burası, aile buluşması...Bi salın bizi ya! Salın bizi dayıcım ya!" Kokumuzu almışlar sanki, bir ordu dolusu insan keyfimizin içine edip gitti. Kendi rızalarıyla değil tabi, kollarından tutup dışarı attım. Ben ayıp mayıp bilmiyorum be abim! Kim olursa resti çekip postayı koyuyorum.

...

Anaaam! Benim kara marsık bir de zenci kocam da varmış ya kız! La oğlum sen nerden çıktın? Ama güler yüzlü, beyaz dişleri de elmas gibi parlıyor hey maşallah! Arada bir de mıncıklayıp durmasa daha da sevimli görünecek yüzüme ya hadi neyse...Annem ağacın tepesine çıkmış bizi çağırıyor: "Leğenleri getirin çabuk, bu arı kovanların hepsi yere dökülecek şimdi!"
Kocamla leğen, kazan taşıyoruz heybetli ağacın altına...Annem sanki elma silkeliyor yukardan başımıza...O ağırlığa daha fazla dayanamayıp petekli ballar dökülüveriyor bir bir mavi plastik leğenlerin içine. Kaliteli güzel bala benziyor. "Kocacım! Biz bu işe mi el atsak ne dersin?" O kadar ki sırıtsın bizimki!

...

Akşam olmuş, açık havadaki büyük bi çay bahçesinde oturuyorum tek başıma. Masadaki vazoda kürdana yapıştırılmış küçük notlar var, müşterilerin mekãn hakkındaki yorumları yazıyor. Okumaya başlıyorum. Yanıma orta boylu, zayıf, gözleri çekik, küçük burnu da dudaklarıyla ters düşmeyecek kadar doğru orantılı, saçları omuzlarında, şekli sıfatı da düzgün fakat Kore mi, Çin mi yoksa Japon mu tereddütünü bana yaşatıp sorgulatan, Uzak Doğu’lu bir erkek vatandaş geliyor. Bana selpak büyüklüğündeki bir kağıda yazdığı şiiri uzatıp veriyor. "Al" diyor "Oku!" Öyle küçük muntazam yazmış ki ama okumakta zorlanıyorum. Sonra kendisi ezbere bir şiir okuyor sesli..."Sesiniz ne güzel, ne güzel okuyorsunuz!" diyorum adama...Onu hayranlıkla dinlerken, bir taraftan da yaren gibi elime tutuşturduğu mendile bakıyorum. Bazı harfler ıslanmış ve mürekkebi akıp birbirine bulanmış, zaten okunmuyordu şimdi hepten silinip gitmiş. Benim avuçlarım mı hayvan gibi terledi yoksa? İnşallah kafadan biliyordur bu yazdıklarını!


Hayran hayran adamı seyredip dinliyorum. "Neden ben?" diyorum "Neden okuyorsunuz bunları bana şimdi?"
-Çünkü Siz seçilmiş özel birisiniz!
"Ben mi?"
-Evet Siz!
"Nasıl yani anlamadım!?"
-Yandaki kadını hiç fark etmediniz mi?
Başımı eliyle işaret ettiği yöne çeviriyorum. Tepesindeki ağacın dallarından yüzünü tam seçemediğim kadının, şişko baldırlarını görüyorum sadece, bir de mavi fistanının kıyısından köşesinden büzülmüş çiçeklerini...
"Hayır! Kim ki o, hiç tanımıyorum!?"
-Liderimiz! Her gittiğiniz yerde o da hep sizin peşinizdeydi!
"Yok ben ilgilenmiyorum!"
-Bize katılırsan yıldızın parlar ve kendini geliştirirsin.
"Teşekkürler ama ben böyle iyiyim!"
-Sen farkında değilsin ama biz farkındayız! O karanlıktan çıkman gerekiyor artık!

...
Kıçımın üstüne oturdum sonra kalbimin yaralarını saydım. Sanki o da toplu bir yaranın elime geçmesini bekliyordu. Bilmiyor ki yara içinde yüzdüğümü! Yaranın suyu iki günde çeker mi ya? Beş yarasız insan mı olurmuş!
...

Bu bendeki kalp değil abi, benzin deposu!


m.g

(
) Eduardo Galeano

Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Durmaların kadını Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Durmaların kadını yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Durmaların Kadını yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Sabitlendi
/ yüRekTen
/ yüRekTen, @-yurekten
12.8.2025 06:37:31

şu son yıllarda ne hissediyorum biliyor musun
bu zavallı adem soyunun
koyu gri devasa bir film şeridinin
telâşlı akışı içinde kendisiyle buluşup
anlam ile tanışamadan yitip gittiğini

tüm bu akış içinde en çok yalnız kalmayı
yazma ve okuma sevdasını özlüyorum

ve bazen ansızın bir kalemin ucunda tüm canlılığı tüm renkleri ve ruh hoşluğuyla
kötünün ve kötülüğün beraberinde
güzel olarak yitip gitmiş her ne varsa
yeniden diriliveriyor işte

ancak böyle anlarda
insanoğlu denen o mahluka içkin tüm çirkinlikleri
bir nebze de olsa unutabiliyorum
umut yeniden anlam kazandığında
insan da gözümde anlamlı bir varlık gibi
görünmeye başlıyor
(yoksa köpekler sevsin beni)

kendi özüne mahsus ahengiyle
göz kamaştıran bir şiir bir metin okuduğumda
göğsümde ikiz sevinçler tomurlanıyor

aksi halde sen de biliyorsun ki
(yorulduk bu kelimelerle konuşmaktan
bu ağızlarla öpüşmekten)

biliyorum ki ben de aksi halde
(bazen sen de çıkamazsın bahara
yüzünde başkalarının acılarıyla)

dün beğenmediğim halde bi dünya beğeni yaptım. bugün itiraf ediyorum ki çok pişmanım. bu sabah kendime söz veriyorum ki beğenmediğim bir şiiri ya da metni sırf beğenmiş olmak için beğenmeyeceğim. önceden kimse yazılarımı ziyaret etmezdi. beğenmezdi ya da yorum yapmazdı. ne rahattım uleyn ben. rahat olduğum zamanlarda kimselere borçlu hissetmiyordum kendimi. nadiren sağlam bulduğum şiir ve yazıları beğeniyor yorum bırakıyordum. yapmamalısın bunu yürek ten. hiç yakışıyor mu 'yürekten'liğine. utanmıyor musun böyle çalışmalara haksızlık yaptığın. yapay zeka ile yazıldıysa ki tanıyorsun onları yüz kat daha haksızlık. birinin emeği varken diğerinin on dönüm bostan yan gel yat osman konforu var. ah yürekten. sonra bir bakıyorsun ki adaletten hukuktan haktan bahsediyor herkes. adalet sizin nerenizde a c e b a.

sadede geleyim ben.

gule sana diyom. hani şu senin o kalbini ikiye katlayan ruhunu eline tutuşturan kıpır kıpır düşüncelerinin mürekkebiyle yazılmış bu hiçlikler. hangi diyarda görsem tanırım o hiçlikleri ben bu kadar da iddialıyım. bunu sana söylemiş miydim daha önce? hiç sanmıyorum!

dün bütün gün çevrimiçi kalmışım sitede. saat 00.05 de açtım sayfayı ki durmaların kadını! ama durmuyor sen durduğunu sanıyorsun. zamanı durduruyor olabilir pekâlâ.

bir de öyle güzel yürüyor ki
kıraç mı diyordu onu
endamın yeter?

(ürkme heteroseksüelim more)

ne tebriği allasen!
Rû //
Rû //, @r --
18.8.2025 03:15:10
gule...
seviyorum yazılarının açık dilini
eğmeden bükmeden öylece yazıyorsun ne güzel
içinden geldiği gibi

tebrik ediyorum canım

sevgiler🌺


 Enûma Eliš
Enûma Eliš, @enmaeli
17.8.2025 01:34:44
umarım tebrik etmekte geç kalmamışımdır; sevgi ve affımla.

sevgi ve güne düşen yazına selamlar gule,



mustafa ertürk
mustafa ertürk, @mustafaerturk1
12.8.2025 13:56:19
okudum mesajını alamadım. cehaletim bağışlana
12. 08. 2025
Mavilikler
Mavilikler, @mavilikler
12.8.2025 12:52:10
Sıcacık üslubunla; anlattığın sahnenin tam ortasına çekiveriyorsun insanı gule... yarattığın samimi, sıcak atmosferde; anlattığın şey kimi zaman br parça hüzünlü de olsa o hüzün sevecen bir gözden anlatılınca başka bir şeye dönüşüyor. İçi ısınıyor insanın, o satırları okurken.

yüreğine, kalemine sağlık :))

Mavilikler tarafından 12.8.2025 12:53:52 zamanında düzenlenmiştir.
YANILGI USTASI
YANILGI USTASI , @yanilgiustasi
12.8.2025 11:21:01
kutlarım gule , yine içten ,samimi ve derinden
yakaladın beynimi .

sevgiler daim .
İbrahim Kurt
İbrahim Kurt, @ibrahimkurt
12.8.2025 09:21:58
şiir dili ile yazmak en zor tarz ben çok beğendim kutluyorum bu güzel çalışmayı biraz karamsar olsa da şiirin hüznü gibi diyorum
Ke
Keomaagain, @keomaagain
12.8.2025 00:26:48
İlk cümleler kafka'nın donüşüm'ünü hatırlattı. sonra birden "hayallerimizin öldürmelerini seyrediyoruz" gibi bir cümleyle becket'in godot'u aklıma geldi. sanırım seyretmekle beklemeyi bir şekilde birleştirdim. beklerken seyrediyor, seyrediyorken bekliyoruz. sonrası oluştan, oluşan şeyden kopuş gibi. seyretmekten daha çok seyredilen şeye nasıl desem tek olmak gibi bir şey. aman be boşver, zorlayınca devreler yanıyor benim, gelişine vur gitsin, durma yardır.
Güney
Güney, @issiz-siir
11.8.2025 23:21:52
rüyalar, soyut, istekler, özlemler arzular, bilinç altı, bastırma, semboller, cinsellik, pisiknaliz, freud, erken çocukluk, materyal, psikoterapi, dürtüler, serbest çağrışım, fantazi, kasıtsız eylemler, öfke, çatışma, dil sürçmeleri, terapi. vs vs vs
diyeceksin ki niye, işte öyle ☺

Güney tarafından 11.8.2025 23:56:22 zamanında düzenlenmiştir.
olricx
olricx, @olricx
11.8.2025 21:19:24
yeğenleri gönderdim, senin olduğun plajdan bir fotoğraf attılar. doğru kişi mi diye soruyorlar. evet, dedim o, ama bu etrafındaki amcalar kim? rahatsız olursun diye düşündüm. hem olur mu öyle birinin başı kelken, ötekinin her yanı... tutun dedim kulaklarından epilasyona götürün amcaları, bikini giydirip bırakın. olmaz öyle...

kendi yaralarımı da açık arttırmaya çıkardım. bakarsın alan olur.
Tüya
Tüya, @tuya
11.8.2025 18:25:05
nere gule, iyi ki geldin ve biraz yüzümüzü güldürdün re :)
senin bu hikayelerindeki kara, mizahtan tut da trajediye kadar, bambaşka bir ruhu, dinamiği var. hep samimisin. yergiyle, ironiyle de olsa, sansürlenmemesi görsel kılıyor hikayeyi.

parktaki anekdot ve gösterdiğin tepki öyle tanıdıktı ki...
ne heya re, ma henime ju ke yeno... :)

canım, çok da hoş geldin, özlenmiştin... :)

hep sevgimle.
nepal
nepal, @nepal
11.8.2025 17:59:32


içimi sona doğru ne güzel ürpertttin :) yaranın suyu vs. böyle sağlam içim çekildi.
bu duyguya ihtiyacım varmış gulem canım.

teşekkür ederim. çok iyi geldin

sevgimle
C.Mıhcı
C.Mıhcı, @c-mihci
11.8.2025 17:55:04
yine yaramaz kız çocuğu modu,

seviyoruz bu durumu

keyifle okudum

sevgiyle kal gulecan🌺
Kaelis
Kaelis, @kaelis
11.8.2025 17:48:29
bahse girerim ki bu kalemin müptelası olacağım:)
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL