1
Yorum
1
Beğeni
5,0
Puan
439
Okunma

İnsan ruhu kimi zaman sakin bir deniz, kimi zaman fırtınalı bir okyanus gibidir. Karşımızdaki kişinin gerçek yüzünü anlamak, çoğu zaman en zor iştir. Çünkü insan, değişken bir iklimdir; bir an gülümser, bir an fırtına koparır.
Hayatta kiminle karşılaşacağımızı önceden bilemeyiz. Bir tesadüf eseri yan yana gelebiliriz, bir yardım çağrısıyla ulaşabiliriz ya da bir toplum içinde tanışabiliriz. Tanışmak aslında bir köprü kurmaktır; o köprünün temeli sevgi, saygı ve anlayıştır. Hepimiz, bu hayatta birbirimize omuz vererek insanca yol almak isteriz. İsteriz ama, çoğu zaman işler bu şekilde yürüyemez.
Ama asıl soru şu: Neden insan bu kadar değişken?
Neden bir başkasının fikrine saygı göstermekte zorlanır, kendi düşüncesini tek doğruymuş gibi dayatır?
Neden kendi tepkisini haklı bulup, karşıdan gelen tepkiyi kolayca reddeder?
İnsanlar bazen egolarını koruma içgüdüsüyle sertleşir, bazen de geçmişte yaşadıkları acılarla savunmaya geçerler. Özgüven eksikliği ve empati yoksunluğu ilişkilerde kopukluklara yol açar. Günlük hayatın stresi ve yorgunluğu ise sabrımızı sınar. Tüm bunları anlamak, karşımızdakini daha iyi tanımamıza ve daha sağlıklı iletişim kurmamıza yardımcı olur.
Bizler çoğunlukla, bize yapılanı başkasına yapmamayı tercih ederiz. Kendimize saygımız, sevgimiz vardır. Ancak bazıları, bu hassasiyeti göstermez. Karakter dediğimiz şey neden böyle dalgalanır? Ruh halinden mi, psikolojiden mi, yoksa bencillikten ve egodan mı?
Bir insan, “Ben böyle istiyorum” diyerek kendi kararlarını zorla kabul ettirebilir mi? Yanlış olduğunu bile bile, karşısındakini kırma hakkını nereden bulur? Hele ki suçluyken tavır koyup, aynı tavır kendisine yapıldığında hemen tırnaklarını çıkarıp arkasından konuşmak… Bu, ne kadar insani?
Günümüz toplumunda hâlâ böyle insanlar var. İster “özgüven eksikliği” deyin, ister “kendini ifade edememe”… Bazıları, karşısındakini dinlemekten çok, kendi iç fırtınasını dışa vurmayı tercih ediyor. Ve unutmamalıyız ki, insanın karakteri en çok karşısındakine nasıl davrandığıyla ölçülür.
Hayatta yolumuzu, bize değer veren, bizim de değer verdiğimiz insanlarla yürümek istiyoruz. İnsanlık onurunu bilenler asla kırmaz, incitmez; gerçek insan ilişkilerinde ne kızgınlık ne de haksızlık barınır. Ve biz artık, kalbimizi ve emeğimizi hak edenlerle yürümeye, değerimizi bilenlerle devam etmeye kararlıyız.
Remziye ÇELİK
5.0
100% (1)