Kılavuzu para olana her kapı açıktır. shakespeare
Karadenizin_Asi_Sairi
Karadenizin_Asi_Sairi

Yalnızlığın Anahtarı

Yorum

Yalnızlığın Anahtarı

( 1 kişi )

0

Yorum

3

Beğeni

5,0

Puan

154

Okunma

Yalnızlığın Anahtarı

Yalnızlığın Anahtarı

Yalnızlığın Anahtarı

Gece, soğuk bir sessizlikle çökmüştü şehrin üzerine.
Penceresinin kenarında oturan Derya, ellerini dizlerine sıkıca bastırmış, gözlerini karşıdaki boş sokağa dikmişti.
Bir hafta önce toprağa verdiği tek dostunun sesi hâlâ kulaklarındaydı.
Her şey sustuğunda, en çok onun kahkahası eksiliyordu evden.
Artık ne sabahların güneşi ne de gecelerin ayı vardı.Sadece gri bir gökyüzü ve altında nefes almayı unutan bir kadın kalmıştı.

Derya küçüklüğünden beri yalnızlığa yabancı değildi, ama bu seferki sessizlik bambaşkaydı.Çocukken annesini kaybetmiş, babasını ise hiç tanımamıştı.
Yıllar boyunca hayata tutunacak tek dalı, yanından hiç ayrılmayan dostu Ahmet olmuştu.
Ahmet ona hem kardeş, hem sırdaş, hem de bu karanlık dünyada tek ışık olmuştu.
Şimdi o ışık da sönmüştü.
Her gece yastığa başını koyduğunda, gözlerinin önüne hastane odasındaki o son an geliyordu.
Soğuk, keskin ilaç kokusu…
Ahmetin giderek solan bakışları.
Ve onun, “Derya korkma… sen güçlüsün…” diye fısıldayan sesi.
O ses, kalbinin derinliklerine kazınmıştı ama her hatırlayışında, göğsüne batan bir cam kırığı gibi acıtıyordu.

Geceler uzadıkça Deryanin kalbi ağırlaşıyor, günler geçtikçe yaşamak sadece nefes almaktan ibaret kalıyordu.
Kendi kendine konuşmaya başlamıştı…
Belki de bu, delirmenin ilk adımıydı.
Ama delirmek, onsuz yaşamaktan daha kolay görünüyordu.

Bir gece, yağmur camlara usulca vururken Derya yine penceresinin kenarına oturdu.
Sokağın ucunda, lambanın solgun ışığında siyah paltolu bir adam belirdi.
Adam, başını kaldırıp tam ona baktı.
O bakış, içini ürperten bir tanıdıklık taşıyordu.

‘Hayal mi görüyorum?..’ diye fısıldadı Derya
Gözlerini ovuşturduğunda adam çoktan yok olmuştu.
Ama yüreğindeki garip his gitmedi.
O an, yıllardır kapalı duran kutuyu çekmeceden çıkardı.
Ahmet’in ona bıraktığı, açmaya cesaret edemediği kutu…
Ellerinin titremesine engel olamadan kapağı kaldırdı.
İçinde, eski bir fotoğraf, bir mektup ve paslı bir anahtar vardı.
Mektupta sadece şu yazıyordu:
Derya, bu anahtar seni benden son kez haberdar edecek. Ama gittiğin yerde dönüş olmayabilir…’
Yağmurun sesi sustu, dünya tek bir cümleye kilitlendi.
Ve Derya ,hayatında ilk defa korkmak ile merak etmek arasında kaldı.

Derya, kutudaki anahtarı avucunda sıktı.
Soğuk metal, tenine işliyor ama ona garip bir şekilde güç veriyordu.
Mektubun ardındaki yazıdan, adresin şehrin en eski mahallesinde olduğunu anladı.
Burası, çocukluğunda hep korkarak geçtiği, yıkık dökük binalarla dolu bir yerdi.
Gece yarısına doğru, ince yağmur eşliğinde yola çıktı.
Ayak sesleri, boş sokaklarda yankılanıyordu.
Adresin olduğu binaya geldiğinde, kapısında paslı bir kilit vardı.
Anahtar, hiç zorlanmadan dönüverdi…
Kapı açıldığında, içeriden keskin bir nem ve toz kokusu yayıldı.
Duvarlarda solmuş fotoğraflar, eski mobilyalar, ve köşede eski bir gramofon duruyordu.
Tam adım attığında, loş odanın içinde bir gölge kıpırdadı.
Ve bir ses, karanlığın içinden fısıldadı:
‘Beni bulacağını biliyordum…’
Derya’nın kalbi hızla çarptı.
Sesin sahibini gördüğünde, dizlerinin bağı çözüldü.
Karşısında, gözleri yaşla dolu… Ahmet duruyordu.
Derya’nın nefesi kesildi.
‘Bu… bu imkânsız… seni toprağa verdim ben…’
Sesi titreyerek çıktı.
Ahmet, gözlerini yere indirdi.
‘Ölmedim Derya ama ölmek zorundaydım.’
Bu cümle, Deryanin yüreğine bıçak gibi saplandı.
Ahmet adım adım ona yaklaştı.
‘Bana inanman için her şeyi anlatmam lazım…’ dedi.
Yıllar önce, yanlış insanların eline geçmişti.
Borçlar, tehditler, ölüm emirleri…
Deryayı korumak için tek çıkış yolu, kendi ölümünü sahnelemek olmuştu.
Hastane odasında, son nefesini verir gibi yaptığı an, aslında her şey önceden planlanmıştı.
Mezarına koyulan tabut boştu.
Ama bu sır, sadece bir kişi tarafından biliniyordu… ve o kişi birkaç gün önce öldürülmüştü.
"Artık saklanmamın anlamı kalmadı," dedi Ahmet
‘Ama bilmen gereken bir şey daha var. Derya seni de bulacaklar.’
O anda dışarıdan sert bir kapı gürültüsü geldi.
Birileri binaya girmişti.
Derya’nın yüreği deli gibi çarpıyordu.
Ayak sesleri gittikçe yaklaşıyor, binanın içinde yankılanıyordu.
Ahmet, pencereden dışarı baktı, sonra Deryanin ellerini tuttu.
Dinle beni, buradan sağ çıkamayabiliriz. Ama senin yaşaman lazım.’
Derya gözyaşlarını tutamadı.
‘Yıllar önce beni yalnız bırakıp giden sendin… şimdi yine mi?’
Ahmet, dudaklarını acı bir tebessümle bükerek, ‘O zaman seni korumak için gitmiştim… şimdi seni yaşatmak için kalacağım,’ dedi.

Derya tam bir şey söyleyecekken, kapı büyük bir gürültüyle kırıldı.
Silahlı adamlar içeri daldı.
Ahmet ,Deryayı kolundan tutup arka kapıya doğru itti.

‘Koş Derya! Geri bakma!’
O an, Ahmet onlara doğru atıldı, bağırarak dikkatlerini üzerine çekti.
Silah sesleri, eski binanın duvarlarında yankılandı.

Derya, koşarken arkasına bakmamaya çalıştı ama son bir kez döndüğünde, Ahmet’in yere düştüğünü gördü.
O an, kalbinin içinden bir parça kopmuş gibi oldu.
Dışarıda yağmur yağıyordu…
Ve Derya, gözlerinden süzülen yaşlarla karışan yağmur damlalarıyla, karanlık sokaklarda kayboldu.

Yıllar Sonra

Aradan tam on yıl geçmişti.
Derya, küçük bir sahil kasabasında, kendi işlettiği bir kitapçıda yaşıyordu.
Her sabah dükkanını açarken, rafın en üstünde duran eski bir fotoğrafa bakardı fotoğrafta kendisi ve Ahmet vardı, gülüşleri yağmur sonrası gökyüzü gibi berraktı.

O günlerden geriye kalan tek eşya, o paslı anahtardı.
Onu küçük bir cam fanusun içinde saklıyor, kimseye dokundurmuyordu.
Bazen müşteriler sorardı:
“Bu anahtar neyin anahtarı?”
Derya sadece gülümser ve derdi ki:
“Bir zamanlar, hayatımı kurtaran bir dostun anahtarı…”

Ve her yağmur yağdığında, Derya gözlerini kapatır, yağmur damlalarının sesinde Ahmetin sesini duyardı:
‘Korkma… sen güçlüsün…’ Ahmet...
Yazar: Meltem Mesture Güven

Paylaş:
3 Beğeni
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 

Topluluk Puanları (1)

5.0

100% (1)

Yalnızlığın anahtarı Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Yalnızlığın anahtarı yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Yalnızlığın Anahtarı yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Bu şiire henüz yorum yazılmamış.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL