Hasbelkader devrimci

Aklıma geldikçe gülüyorum. Kafam bin kilometre sarhoşum. Gençlik zamanlarım, gece yarıyı geçmiş eve dönüyorum, zınk ayaklarımın dibinde polis devriyesi, hayda.

Polis- nereye gidiyorsun, sert kızgın bir sesle
-- Evime gidiyorum
Polis - bu saate ne geziyorsun sokaklarda
- Yasak mı var, takıldım biraz hocam
Polis- hocam mı ne hocası lan, ben hoca mıyım

Kolumdan tuttuğu gibi arabanın içine attı. direksiyonda oturan iki üç tane at bak hala konuşuyor dedi. Daha on seki o dokuzuz o zaman hasbelkader devrimci geçiniyoruz. Hocam kelimesi revaşta bizden büyüklere yada bilge sandıklarımıza öyle hitap ederiz. Şanssızlık günde cuma akşamı haftayı bitirmişim, sözde iki gün dinlenecem. Beni sorgusuz sualsiz indirdiler karakolda, beni getiren masada oturana.
- At şunu içeri- dedi
Alt kata indirdiler boydan boya önü açık demirle kilitli uzunlamasına bir hol içi adam dolu, beni içeri attılar (nezarethane). Akşamdan toplamışlar 35-4o kadar insan.

Leş gibi kokuyor, sıgara üstüne sıgara yakmışlar oturacak yer zaten yok, herkes yerlere çökmüş, iri göbekli şık giyimli bir amca seni nerden aldılar diye gülerek sordu.
- sokaktan, dedim.
güldü
- beni de dükkandan aldılar.

Sıkışıklıktan nerdeyse birbirimize sürtünerek hareket etmek zorunda kalıyoruz, amcayla sohbete daldık.
- iyi hoşta cumartesi pazar uuu iki gün gece burdayız kepaze olacağız, dedi.
- niye, dedim.
Pazartesi savcılığa götürecekler oradan da bırakacaklar zaten eziyet işte.

Amcayla sohbetimiz koyulaştı, işti, paraydı, memleketti, kıyak bir adama benziyordu baya sardık. lokantacıymış iki tane restoranı varmış anlattı durdu. Ya dedim bende bir lokantada çalışıyorum. İhtiyacın varsa bende seninle çalışmak isterim. Elini çenesine koydu, gözlerime derince baktı, olmaz dedi. neden dedim. Sen çok şey biliyorsun işçileri yoldan çıkarırsın.

Sonra devam etti.
Adresleri verdim istediğin zaman gel ye iç git, harçlığın yoksa harçlıkta al ama mekanlarımda böyle - emekmiş- artı değermiş diyen birini çalıştırmam. Anladım dedim düzenin sarsılır.

İki gün çarpıştık sözle, kırk kişi bizi gördü dinledi gözle, herkes beni alkışlayıp pof pofladı amcam yalnız kaldı. dedi ya hiç kimse benden yana çıkmadı bak hele gardaşlarıma.

Dedim
-Burdaki tek burjuva sensin.
sırıtarak
- o ne ya , dedi

Coşkûnî