1
Yorum
20
Beğeni
5,0
Puan
214
Okunma

Düz Yazı Deneme
Yazan: Ferdaca
İnsan bazen bir zamanın içine doğar. Takvimden bağımsız, mevsimden azade bir zaman bu. Ne saatle ilgisi vardır ne de güneşle. İçeriden işler bu zaman. İçinde yankılandığı kalbin ritmiyle… Ve ben bu zamana "Kelebekler Zamanı" diyorum.
Çünkü bu zaman, bir geçiştir.
Ne çocukluk kadar korunaksız
ne yetişkinlik kadar kabuklu.
Ne umut kadar açık
ne de vazgeçiş kadar karanlık.
Bir kozadasındır. Henüz uçmamışsındır ama yerin de yoktur artık. Eskiden sığındığın her düşünce dar gelir. Oda küçülür, elbise daralır, kelimeler boğazına oturur. Ve sen, sadece beklemeyi öğrenirsin. Beklemek burada aktif bir eylemdir. Sabırla yoğrulmak, içten içe dönüşmek, görünmeden değişmek…
Kelebek olmak bir son değil aslında.
Bir yüzleşmedir.
Kendi içine gömülen parçalarının
yeniden ışığa çıkmak için gösterdiği çabadır.
Ve uçmak...
Sadece özgürlükle ilgili değildir.
Uçmak, çoğu zaman bir veda biçimidir.
Artık tutunamadığın şeylerden
büyüyerek ayrılmaktır.
Kelebekler Zamanı, narinliğin altına gizlenmiş bir güçtür.
Herkes kelebeğin ne kadar kırılgan olduğunu söyler.
Ama çok azı onun ne kadar dirençli olduğunu görür.
Çünkü her kelebek
önce kendini yok sayarak
sonra sessizce kabuğunu çatlatıp
bir sabah vakti
yeni bir benliğe uyanır.
5.0
100% (7)