Kılavuzu para olana her kapı açıktır. shakespeare
Fikret TEZEL
Fikret TEZEL

BİRA MI, ŞARAP MI?

Yorum

BİRA MI, ŞARAP MI?

1

Yorum

1

Beğeni

0,0

Puan

375

Okunma

BİRA MI, ŞARAP MI?

BİRA MI, ŞARAP MI?

Tam orta yerinde, varilden bozma, eski bir saç soba; içine doldurulmuş meşe kütüklerinin alev alev yanmasıyla, köy kahvelerinden birini ısıtmaya çalışıyordu. Dışarıda günler öncesinden yağan karın erimeyip buzlaşmış birikintileri yerleri kaplamıştı. Akşam vaktiydi. Kahvenin yirmi-otuz kişilik standart kadrosu hemen hemen doluydu.

’’ Yahu çekilin şu sobanın etrafından da kahve ısınsın!’’ diye birkaç defadır tekrarladığı ikazlarından birini daha, bağırarak tekrarladı kırklı yaşlardaki harap giyimli, zayıf, çelimsiz, kısa boylu, gür, dik saçlı, ağzından Köylü sigarasını hiç düşürmeyen kahveci. Hafiften uzaklaşır gibi yaptılar sobanın etrafını kuşatan ihtiyar köylüler.

İçeride sigara dumanından göz gözü görmüyordu. Kahvenin ahşap tavanı, en çok da isten simsiyahtı. Tavana asılı iki lüks lâmbası, bu harabeyi aydınlatmaya çalışıyordu. Mozaik kaplı beton yüzeyli masalara dayalı, çürük çarık ahşap sandalyelere yerleşen, genç-yaşlı karışık köylülerin bir kısmı oyun oynuyor, diğerleri de onları seyrediyor, bazıları da seyrettiği oyuna müdahalede bulunup küfürleri yiyordu. Gençlerin hemen hepsi kâğıt oyunu oynarken, yaşlılardan bir kısmı, metal taşlarla oynanan Domino, çok azı da Tavla oynuyordu.

Gürültünün, hatta kavganın, küfrün gırla gittiği bu harabede, ocaklığın hemen arkasındaki masada, oyun oynayan gençlerin yanına ilişmiş, ders çalışmaya uğraşan küçük bir de çocuk vardı; kahvecinin, dokuz-on yaşlarında, bir yıl önce, boşandığı karısı tarafından gönderilen oğlu. Çelimsiz, cılız, boynu kopacak kadar zayıf, ön dişleri doğuştan çürük, fare gülüşlü harap bir çocuk.

’’ Ufaklık, bir su ver!’’
’’ Ufaklık şu boşları topla!’’
’’ Bana bir sigara al!’’ gibi her seslenişte, dersini bırakıp kalkan, görevini yaptıktan sonra tekrar oturup ders çalışmaya uğraşan çocuk, kanıksamıştı bu hayatı. Hiç rahatsız olmuyor, isyan etmiyordu. Üstelik, bu halde çalıştığı derslerinden başarılı bile oluyordu.

Henüz kahvenin kapanma saati gelmeden, müşterilerin azalmaya başladığı saatlerde, çocuk esnemeye başlamıştı. Çocuğu sürekli izleyen, onunla boş zamanlarda oyunlar oynayan, karısının ısrarla o çocuğu evlâtlık almak istediğinden kahveciye söz eden ama her defasında reddedilen, tek bacaklı Hamza dayı, kahveciyi uyarınca; adam, halâ ders çalışan çocuğun yanına yaklaşıp omzuna dokunarak;

’’ Hadi oğlum, bak tavla da boşalmış, sen şimdi yat, ben kahve kapanınca seni yine yatağımıza taşırım.’’ deyince, çocuk hemen defter ve kitabını toplayıp, kahvenin tavlasını, babasının duvardaki eski kumaş paltosunu da alarak, köşedeki üzerinde pösteki serili peykeye uzanıverdi. Pösteki yatak, tavla yastık, palto da yorganıydı. Kahve kapandıktan sonra, beş tane tahta sandalyeyle çevirdiği tahta peykenin üzerine yerleştireceği normal yataklarına taşıyacaktı adam çocuğu.

Elinde iki bardak çay, ağzında Köylü sigarasıyla, çayın birini ve bir tane de Köylü sigarasını ona uzatarak oturdu kahveci, Hamza dayının yanına.

’’ Oğlum, harcanıyor bu çocuk burada! Farkında değil misin; zayıflıktan ölecek neredeyse! Verseydin işte bize! Her gün yine getirirdim sana; görürdün.’’

’’ Olmaz Hamza dayı, olmaz! O artık benim can yoldaşım oldu. Vazgeçemem ondan. Ona şu kahve köşesinde, sıcak yemek yapıp yedirmiyor muyum? Canı her istediğinde, sucuk, pastırma, kavurma almıyor muyum? Köye gelen balıkçıdan, Kadir ağanın kestiği etten alıp pişirip yedirmiyor muyum? Daha ne yapayım? İştahı yok çocuğun; yemiyor, yiyemiyor işte!

Hamza dayı elini çenesine koyup biraz düşündü.
’’Aklıma bir şey geliyor ama bilmem faydası olur mu?’’
’’Sen söyle, ben yapayım. Yeter ki çare olsun çocuğa.’’

Hamza dayının bakışları, kahvenin iç tarafını çevreleyen, oturmak için kullanılan tahta peykelerin altlarına dizilmiş, bira kasaları ve hasır sepete doldurulmuş şarap şişelerine çevrildi. Bu sırada çocuk çoktan uyumuş, horlamaya bile başlamıştı.

’’ Biranın, en çok da şarabın iştah açtığı söylenir ama...’’
’’ Günah değil mi Hamza dayı?’’
’’ Şarabın günah olduğu söylenir ama bira için bir şey duymadım. Hem çocuğun sağlığı önemli.’’

Aslında köyde iki katlı bir dispanser vardı ve burada yıllardır hem sürekli oturan bir ebe kadın, bir de her gün kasaba belediyesinden gelip öğleye kadar ücretsiz muayene eden bir erkek doktor hizmet veriyordu. İkisinin de aklına, çocuğu bu doktora göstermek, bir türlü gelmiyordu.

Ertesi gün, okuldan öğle yemeği için gelen çocuğun eline para sıkıştıran kahveci;
’’ Git oğlum bakkala, sucuk, pastırma, kavurma; canın ne istiyorsa bolca al!’’ dedi. Aslında her zaman aynı şeyi yapardı. Çocuktan asla hiçbir şeyi esirgemezdi. Çocuk, babasının telâşından biraz da endişe ederek, parayı alıp, bitişikteki kahve sahibinin işlettiği bakkal dükkânına, aradaki kapıdan girdi. Az sonra elinde bir ekmek ve gazete kâğıdına sarılı bir miktar kavurma ile döndü.

’’ Kavurma aldım baba.’’ deyip paranın üzerini uzattı.
’’ Aferin oğlum, geç otur bakalım!’’ deyip ocaklığın önündeki masayı işaret etti. Az sonra peykenin altındaki bira kasasından, bir şişe bira alıp çocuğun yanına geldi. Açtı ve çocuğa bir çay bardağı doldurup uzattı. Şaşırdı çocuk, şaka gibi gelmişti.

’’ Bira iştah açarmış; Hamza dayın öyle dedi. Her gün öğle yemeklerinde bir bardak içersen iştahın açılacak, biraz kilo alacaksın inşallah.’’ Çocuk uzun süren şaşkınlığından sonra, babasının daha fazla ısrar etmesine itiraz edemeyerek çay bardağına doldurulan birayı, yüzünü buruşturarak yudumlamaya başladı.

Fikret TEZEL

Paylaş:
1 Beğeni
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Bira mı, şarap mı? Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Bira mı, şarap mı? yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
BİRA MI, ŞARAP MI? yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
-IspartaGülü-
-IspartaGülü-, @-ispartagulu-
7.7.2025 21:12:17
Selam inşaallah çocukta alışkanlık yapmaz.severek okuyoruz.elinize.gönlünüze saglık gül diyarından selamlar.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL