0
Yorum
7
Beğeni
0,0
Puan
216
Okunma
Kerbela, tarih sayfalarına 680 yılında yaşanmış bir olay olmaktan çok daha ötedir, insanlık tarihinin derinliklerinde yankılanan, hakikatin sınandığı, ihanetin ve zulmün karşısında dimdik durulan zamansız bir mücadeledir. “Kerbela asla bitmez” sözü, bu acının ve direnişin geçmişin tozlu sayfalarında kalmadığını, dünyanın gözü önünde her an yeniden yaşandığını ve her insanın vicdanında var olduğunu ifade eder. İnsanlık, gerçeğin sınandığı her dönemde Kerbela’yı tekrar yaşar, adaletin, hakkın ve inancın sarsılmaz kararlılığıyla yeniden ayağa kalkar.
İmam Hüseyin ve yol arkadaşlarının Kerbela çölünde yaşadığı kuşatma, sadece bir tarihi bir savaş değil, adaletsizliğe, zulme haksızlığa karşı duruşun, masumiyetin ve inancın simgesidir. Emevilerin baskısı altında, açlık ve ölüm tehdidiyle yüz yüze kalan Hüseyinler, zulmün karşısında teslim olmamış, hakikat ve vicdan adına canlarını feda etmişlerdir. Bu olay, özellikle Şii kültüründe derin bir manevi anlama sahip olmakla kalmamış, aynı zamanda zulme karşı insanlık onurunun en yüksek ifadesi olmuştur.
Kerbela, sadece tarihi bir olgu değil, aynı zamanda evrensel bir simgedir. Gerçeğin sınandığı, ihanetin ve adaletin en temel meselelerinin tartışıldığı, insan vicdanının en derinlerinde yaşanan bir alan olarak karşımıza çıkar. “Kerbela içimde nefes alıyor” ifadesi, bu trajedinin kişisel ve toplumsal hafızalarda ne denli canlı olduğunu gösterir. Sessizliğin ardında yanan bir ateş gibi, bu acı ve direniş her zaman içimizdedir.
Bugün bile, Kerbela’nın yaşandığı topraklardan çok uzakta, dünyada masumiyet her gün katlediliyor, güç ve zevk için açgözlü eller tarafından insanlık susturulmaya çalışılıyor. Haklılık ve doğruluğun önü kesilirken sesleri kısılıyor, düşünemeyenler iyice çıldırıyor, ancak buna rağmen düşen her damla gözyaşı, dökülen kanlar asla unutulmuyor, her şeye rağmen kaybolmaya karşı direniyor. Kerbela’nın kanı, zulmün ve adaletsizliğin gölgesinde parlayan bir yıldız gibi, karanlıkta yol gösteriyor.
Zamanın kumunda kutsal bir yemin gibi yazılı olan bu imanlı mücadele aynı zamanda gelecek çağlar için bir umut mesajıdır. Gerçekler küllerinden yeniden doğacak ve zulmün her izi mutlaka kaderiyle karşılaşacaktır. Kerbela, sadece geçmişin değil, bugünün ve yarının da rehberi, adalet ve doğruluk için vazgeçilmez bir çağrıdır.
Sonuç olarak Kerbela, bitmiş bir olay değil, insanlık vicdanında sonsuza kadar sürecek bir mücadeledir. Her çağda yeniden doğan, zulme ve haksızlığa karşı duran ruhun adıdır. “Kaderinin kaderinde karşılaşacağım” sözü, insanın zulüm karşısında kararlı duruşunu ve umudunu simgeler. Kerbela, acının değil, onurlu bir duruşun, hakikat arayışının ve insan ruhunun en derin inancının zamansız adıdır.
Mehmet Demir
6725