3
Yorum
22
Beğeni
5,0
Puan
450
Okunma


.
.
.
.
Denemeler I...
Okyanus...
Işığı uyutmadan gölgesine dokundum;
Geçtim köpük, köpük dalgalarının içinden.
Benden dana çok ben kaldım.
Tutun, yüzleştirin
Toprağı suyla,
Ateşi rüzgârla.
Yorularak yaşamayı sevmişiz;
Doğu’dan Batı’ya,
Gün kovalar geceyi sessiz.
Aslında ilk yalnızlığı seninle keşfederiz.
Ne garip!
Herkes yalnızlığı sahiplenir,
Yalnızlık yine yalnız kalır sahipsiz.
Ey sen!
Suçun kutsallığını kutsayan!
Adını buruya yazamayışım aklımda olman;
Ki biliyorum, evren kadar uçsuz bucaksız bağışlaman-
Ama ben hâlâ varım!
Tüm kıyıları kucaklayan
-Büyük bekâr-
Soğuk krallıkların görkemli yalnızlığını bir baştan bir başa dolaşan
-Mavi seyyah-
Sana övgüler yağdırmak için buradayım,
Huzur veren dinginlik duygusuyla,
Yüce gücün sana bağışladığı özelliğini kıskanarak.
Coşkuyla kımılda,
Küçük küçük...
Biraz...
Biraz daha...
Uzat kurşuni mor tırnaklarını,
Kendi bağrını da bir yol aralayarak.
Ah!
Yükselt o korkunç sırtını;
Bir lahit gibi giz dolu kıvrımlarında sarmalan.
Büyük ve acımasız,
Ne olduğunu bilmenin bilinciyle.
Kükreyişini haykırarak ilerle uzaklara;
Al beni de yanına...
Özdeşliğin simgesi:
Hep eşit.
Yalçın kayalar gibi dalgaların burada kudurmuşsa,
bilirim ki bir başka yerde,
bin huzur veriyorsundur arşa.
Mazereti olmayan insanların durumu gibi;
Akşamları cana yakın, sabahları mendebur,
Bu gün gülüp yarın ağlayan-
Acıdır suların senin.
Çok zaman düşünmüşümdür;
Hangisini bulgulamak daha kolay,
Senin derinliğin mi?
Yoksa!
Derinliğini mi insan yüreğinin?
Fırtınalarında hoyratladığın bulutlar arasından düzensiz salınırken ay,
Elim alnımda peşine düştüğüm amaçtan başka her şeyi dışlamış,
Zor sorunu çözümlemeye çalışırken yakalarım kendimi.
Evet!
Hangisi daha derin,
Hangisi daha ulaşılmaz?
Kaçınılmaz cevap: İnsan yüreğidir arkadaş-
Ölçülmesi çok güç...
Dün tapan
Eş-dost-kardeş,
Yarın
Kin-öç- acı...
vs. vs. vs.
Hep gider ters yöne mutluluğun peşinde;
Her gün birilerinin başına gelen tansık,
Gelişme yolu çok uzun, anlaması zordur ruhbilimin.
Kıyıda, güvenlik içinde bile seni titreyerek seyrettiğim sırada
Sana eşit olmadığımı anlıyorum.
Benzeşmelerimizi bana acı acı düşündürmeseydin
Cayır cayır yanan alnımı okşamak için açılan ve dokunur dokunmaz ateşini alan o dost kollarına bininci kez neden geri döndüğümü anlatamazdım.
Sevgiliden daha çok huzur,
Dosttan daha çok anlayışlı,
Burnundan solurken bile masum...
Sağ ol,
Tabiat ana;
Doğurganlığın bâki kala.
Sonsuzluğun simgesi,
Kadının sevgisi,
Kuşun kutsal güzelliği,
Filozofun düşüncesi,
Şairin içe dönüşü gibi-
Geceden de güzelsin sen.
Denizkızlarını çağır bana...
İnsanların o çok korktukları boğuk ve hırıltılı uğultunu,
göğsünün derinliklerinden koyverdiğin sesinde arıyorum ben gibileri.
İstiyorum ki bu yakarışlarımın son dizesi olsun.
Gözlerime neden doluyorsun?
Seni taşıyacak gücüm yok ki.
Coşkuyla kımılda:
Küçük küçük...
Biraz, biraz daha...
Yüzüne yansısın sonsuz gücünün verdiği dinginlik duygusuyla
Küçük küçük dalgalar
Birbirini izlerler;
Biri biraz alçalacak olsa, bende her şeyin köpükten yaratıldığı izlenimini uyandırmak için dağılan köpüğün üzünçlü sesinin eşliğinde, bir başkası hemen onun yerini alır.
(insanoğulları da böyle: Bu canlı dalgalar da birbirleri ardınca, tekdüze ölürler; ama köpüğün ezgili sesini bırakmadan.)
Küçük küçük...
Biraz, Biraz daha...
Coşkuyla kımılda.
.
.
.
5.0
100% (4)