2
Yorum
10
Beğeni
5,0
Puan
389
Okunma
Bazen insan kendini bir hikâyenin son cümlesi gibi hisseder.
Ne birileri devam eder, ne de yeniden başlatır.
Ve öylece kalır… eksik, yarım, unutulmuş.
Ben hayatın içinde hem iyi oldum hem kötü.
Bazen bir çocuk gibi inandım, bazen bir yetişkin gibi hayal kırıklığı yaşadım.
Güvendim, kaybettim, sevdim, vazgeçtim.
Ve her bir duyguyu içimde büyütürken, bir kısmımı eksilttim.
Bazı günler gözyaşım kendine bile anlatamadıklarım oldu.
Bazı günler, kendi sessizliğime bile tahammül edemedim.
Bir insana değil sadece, hayata küstüm zaman zaman.
Çünkü bazen hayal kırıklığı bir kişiden değil, tüm evrenden gelir.
Kalbimde güzellik de vardı, çirkinlik de.
İçimde iyilikle birlikte hırs, umutla birlikte korku büyüdü.
Ve en çok da, her şeye rağmen hâlâ bir şeyleri sevebilme ihtimali yordu beni.
Gözyaşı bazen rahatlatmaz.
Çünkü her gözyaşı bir cevap değildir; bazıları sadece iç sesin isyanıdır.
Ve ben çok kere içimden gelen o sesi susturmaya çalıştım.
Ama her susuşumda biraz daha yok oldum.
İnsan bazen güçlü olmak zorunda kalır.
İstemese de…
Ve bu, en büyük kırılmadır aslında.
Kendime yalanlar söyledim.
“İyiyim” dedim, değildim.
“Geçer” dedim, geçmedi.
“Unuturum” dedim, unutmadan yaşadım.
Şimdi sadece sessizim.
Ama bu sessizlik, kabulleniş değil.
Bu; içimde büyüyen ama anlatılamayan duyguların mezarlığı.
Ben içimde biten her şeyin yasını tutuyorum.
Kimseden çalmadan, kimseye yük olmadan…
Sadece kendimle, sessizce, derin derin.
Ve belki bir gün biri gerçekten sorarsa nasıl olduğumu,
Uzun uzun susarak anlatırım her şeyi.
5.0
100% (3)