2
Yorum
7
Beğeni
5,0
Puan
154
Okunma
"Artık kimse kimseyi umursamıyor," dedi komşum Ayşe Hanım, sesinde derin bir üzüntü vardı. Akşam çayını yudumlayarak anlattı, ben de dikkatle dinledim.
"Dün akşam Fatih’te, Çarşamba Pazarı’nın yanında yürüyordum. Bir yaşlı adam yere düşmüştü, elinde poşetler saçılmış her yana. Bacağını tutup acıyla inliyordu. Oradan geçen onlarca insan vardı.
Mehmet diye seslenen bir genç adamı gördüm:
’Amca, yardım edelim mi? Hastaneye götürelim?’
Yaşlı adam gözlerini doldurup cevap verdi:
’Oğlum, Allah razı olsun. Sadece birisinin ’geçmiş olsun’ demesi bile yeterdi.’
Ne garip değil mi? Adam yardım beklemiyordu bile, sadece birinin umursadığını bilmek istiyordu."
Ayşe Hanım devam etti:
"Hemen koştum, koluna girdim. Beraber ayağa kaldırdık. ’Sağ olun,’ dedi, ’ama en çok Mehmet’e teşekkür ederim.’ Gencin yüzü ışıldadı sanki."
Eskiden Kadıköy’de oturduğum apartmanda Zehra Nine vardı. Komşularına börek dağıtır, hasta olanları ziyaret ederdi. Apartmanın kapısına not asardı:
"Birinizin ekmeği biterse, çekinmeden kapımı çalın."
Şimdi aynı apartmanda yaşayanlar birbirlerinin ismini bile bilmiyor.
Geçen hafta Üsküdar’da, Doğancılar Caddesi’nde gördüğüm manzara aklımdan çıkmıyor. Küçük Elif, annesinin elini tutmuş, sokak köpeğini severken sormuş:
"Anne, neden kimse bu köpeğe yemek vermiyor?"
"Çünkü herkes kendi derdinde kızım," demiş annesi.
Elif’in masum gözlerindeki hayal kırıklığını hiç unutmayacağım.
Ne zaman böyle olduk? Ne zaman bir bardak çay ikram etmek yerine "Bakkal karşıda" demeye başladık? Ne zaman "Geçmiş olsun" yerine telefonumuza bakmayı tercih ettik?
Belki de Kemal Amca haklıydı. Kahvede oturmuş, nargile içerken söylemişti:
"Gençler, bu şehir büyüdükçe kalplerimiz küçülüyor."
Şimdi size soruyorum... Sevgimizi, merhametimizi, komşuluk duygularımızı kaybettik. Bunları bulana ödül mü vereceğiz, yoksa insanlık namına getirmelerini mi rica edeceğiz?
Turgay Kurtuluş
5.0
100% (3)