0
Yorum
2
Beğeni
5,0
Puan
187
Okunma
(Hastane bankında oturuyordu. Yıllardır Suna’nın sürekli yazdığı o günlüğü okumaya cesaret edemiyordu. Artık Suna yoktu, hiç olmamıştı. Orhan Suna’nın hayalini yaşatıyordu sadece şimdi de her şeyin bittiği o hastane bahçesindeydi, çantasından günlüğü çıkardı. Rastgele sayfalara baktı sonra bir sayfada durdu okumaya başladı.)
DIŞ SES: “Ben kimsenin kalbinde insan gibi yaşayamadım. Hep güvercin gibi yaşattı insanlar beni kalbinde, hep göç ettim. İnsanların kalbi hep mevsim değiştirdi ve ben göç ettim bilmiyorum ya da göç etmek zorunda kaldım. Neden? Diye sordum o gün kendime. Zaten hep soruyordum bunları, hep düşünüyordum belki çok düşünüyordum, bilmiyorum.. Ne zaman hep gerçek anlamda birine kalbimi açacak olsam açamıyordum, neden açamıyordum? Çünkü yara almaktan korkuyordum, hem de ruhumda binlerce yara varken. İnsan yaralıyken, acı içindeyken neden hâlâ acı çekmekden korkardı ki? Nedenler, sorular içinde kayboluyordum. Yalnızdım, eksiktim. Bir tek kadındım ama iki ruhum vardı, çocuk ruhum ve kadın ruhum ikisinin de saçları hiç okşanmadı. Köpeğim vardı öldü geçen senelerde, ağladım. Orhan uyuyor, yorgunmuş öyle dedi. Yazmayı bırakacağım.”
(Orhan günlüğü kapattı, yanında Suna vardı. Dokunmak istedi dokunamadı. Şimdi gerçeğine gidecekti, beyaz zambak dikecek özür dileyecekti. Şimdi gerçekten mevsimler geçiyordu. Orhan, Suna’nın hiç sahip çıkamadığı çocuksu yanının yani Suna’nın çocuk ruhunu aldı ve gitti. Çaresizlik artık Suna’nın ölü bedeninde değil Orhan’ın kanındaydı.)
SON...
Sinem ÖZDEMİR.
(BİR KADIN İKİ RUH)
5.0
100% (1)