İnsan hayatında iki feci olay vardır: biri insanın çok istediği şeyi elde edememesi, diğeri de etmesidir. george bernard shaw
turgaykurtulus
turgaykurtulus
VİP ÜYE

Demir yolunun kenarındaki umut

Yorum

Demir yolunun kenarındaki umut

( 2 kişi )

1

Yorum

7

Beğeni

5,0

Puan

196

Okunma

Demir yolunun kenarındaki umut

Demir yolunun kenarındaki umut

Gecenin ilerleyen saatlerinde, demir yolunun kenarındaki kulübede, bir kadın oturmuş ellerini ovuşturuyor. Kömür kalmamış, sobada son ateş parçacıkları da sönmüş gitmiş. Çocukları yan odada uyuyor, nefesleri buharlaşarak yükseliyor havaya. O da biliyormuş, sıcaklığın kıymetini böyle anlıyormuş insan.

Erkek adam sabah erkenden çıkmış gitmiş yine. İş aramaya. Üç aydır iş yok, para yok. Ellerindeki beş kuruşu bile hesap etmişsin artık. Çocukların kahvaltısı için aldığın ekmeği, akşam yemeğine saklıyorsun. Demişsin kendi kendine: "Bugün de geçti, yarın da geçecek."

Ama içinde bir burukluk var, biliyorsun. O burukluk, sadece açlıktan değil. Kocanın bakışlarından, sessizliğinden geliyor. Adam utanıyor, çaresizlikten utanıyor. Evde oturmak, karısına bakamamak, çocuklarının gözlerindeki o masum bekleyişi karşılayamamak... Bazen ellerini yumruk yapıyor, bazen duvarlara bakıyor öylece.

Sen de görmüşsün o bakışları. Anlamışsın ki, adam sadece iş değil, kendini de kaybetmiş. O yüzden sesini çıkarmıyorsun, laf etmiyorsun. Çünkü biliyorsun, erkeğin gururunun da canı var, o da acıyor.

Demir yolundan trenler geçiyor gece yarısı. O uzun, boğuk düdük sesi duyulunca, pencereden bakıyorsun. Işıklar uzaklaşıyor, karanlık geri geliyor. Demişsin: "Keşke o trende olsam, keşke uzaklara gitsem." Ama sonra çocukların nefes sesini duyunca, o hayalleri de bırakıyorsun.

Komşu kadın gelmiş bugün. Elinde bir tabak bulgur pilavı. "Al," demiş, "fazla yapmışım." Sen de biliyorsun, fazla yapmadığını. Kendi çocuklarının hakkından çıkarmış o pilavı. Ama gururun var, reddetmek istiyorsun. Sonra çocukların aklına geliyor, alıyorsun tabağı. "Sağ ol," diyorsun, ses titriyor.

Bu mahallenin kadınları böyle. Kimse kimseye laf etmiyor, ama herkes herkesi anlıyor. Yokluk ortaklaşmış sanki. Birinin derdi, hepsinin derdi. Komşu çocuğu senin çocuğun, senin çocuğun komşunun çocuğu.

Geceleri yatağa yattığında, düşünüyorsun. Bu nasıl bir çark bu? Çalışıyorsun, yetmiyor. Çalışmıyorsun, hiç yetmiyor. Çocukların büyüyor, ihtiyaçları artıyor. Sen küçülüyorsun, gücün azalıyor.

Ama sabah kalktığında, gene ayağa kalkıyorsun. Çocukların yüzüne bakıyorsun, güç buluyorsun. Onlar gülünce, sen de gülüyorsun. Onlar "Anne" diyince, bütün yorgunluk unutuluyor.

Kocanda döndüğünde akşam, elinde bir iş bulduğunu söylüyor. Gündelik iş, ama iş. Gözlerin parlıyor, o da sevinmiş. "Başlarız yine," diyor. Sen de başın sallıyorsun: "Başlarız tabii."

Demir yolundan bir tren geçiyor yine. Bu sefer pencereye bakmıyorsun. Çünkü artık biliyorsun, asıl yolculuk burada, bu dört duvar arasında. Sevgiyle, sabırla, umutla yapılan yolculuk.

Yokluk da varmış demek. Ama sevgi daha varmış. Zorluk da varmış, ama dayanışma daha varmış. Sen de öğrenmişsin işte: En büyük zenginlik, birbirimize sarılmakta saklıymış.

Turgay Kurtuluş

Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 

Topluluk Puanları (2)

5.0

100% (2)

Demir yolunun kenarındaki umut Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Demir yolunun kenarındaki umut yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Demir yolunun kenarındaki umut yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Hüzünlü peri
Hüzünlü peri, @huzunluperi
11.6.2025 21:06:20
5 puan verdi


Merhaba Turgay bey, gönülden tebrik ederim..

“Demir Yolunun Kenarındaki Umut” adlı yazınız, yalnızca bir hikâye değil; bu topraklarda milyonlarca kadının, erkeğin, çocuğun sustukça konuşan hayatı.

Sobanın sönüşünde buz kesen bir ev değil, donan umutlar var. Komşunun getirdiği bulgur pilavında sadece açlık değil, gurur, paylaşma, gözyaşı, dayanışma var. Bir annenin sessizliğinde sadece sabır değil, bir ulusun direnci, bir kadının çelik gibi yüreği var.

Yazınız, kimsesizlerin kimsesi olan o “mahallenin kadınları”na selam duruyor.
Yalnızlığı bölüşmenin, yokluğu dayanışmayla alt etmenin, insanın insanla yeniden kurulduğu o incecik ama çok güçlü bağı anlatıyor.

Sadece sözcükler değil, o sözcüklerin ardına sinmiş bir yaşam bilgeliği var bu metinde.
Ve finalde gelen o cümle:
“Artık biliyorsun, asıl yolculuk burada, bu dört duvar arasında.”
İşte bu satır, her trene binip gidemeyen ama sevdiklerinin nefesiyle hayata tutunan herkesin anıtıdır.

Kaleminize, yüreğinize sağlık.
Bu yazı, bir şiir kadar zarif, bir ağıt kadar güçlü, bir dua kadar içten.
Var olun.

Saygı ve selamlarımla,
Peri

© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL