0
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
288
Okunma

"Ey iman edenler! Allah’tan korkup sakının! Herkes yarın için ne takdim ettiğine bir baksın. Allah’tan korkup sakının! Şüphesiz ki Allah, yaptıklarınızdan haberdardır. Allah’ı unuttukları (için), Allah’ın da onlara kendi nefislerini unutturduğu kimseler gibi olmayın. Bunlar, fasıkların ta kendileridir." (Haşr /18-19)
Bu ayetler, insanın varlık nedenine dair sarsıcı bir ikazdır. Modern zamanlarda unutturulmuş en temel şey: "Yarının varlığıdır. Gönüllerin eridiği, zihnin reklamlarda tükendiği, ruhun piyasada kelepir satıldığı çağda insanlar yarını değil, şimdi için yaşıyor. Oysa Rabbimiz buyuruyor ki: "Her nefis, yarın için ne hazırladığına baksın."
I. İmanın ciddiyeti söz değil sorumluluktur
İman etmek, sadece kelime-i şahadet getirmek değil; hayatın her zerresini Allah’a göre tanzim etmektir. Ayet bu nedenle iki kez "Allah’tan korkup sakının" diyerek vurgular. Bu tekrarda bir edebi süs değil, şuursuz yaşamların, sorumsuz günlerin kırk kat uyarısı vardır.
Modern birey, sanki Allah yokmuş gibi yaşar; kazanır, eğlenir, harcar, gezip tozar. Plan yapar, strateji kurar ama sormaz: "Bu planlar ölümle bitse, ne olur?" Çünkü Allah’la bağ kopmuşsa, sorumluluk duygusu da silinir.
II. Yarın sadece takvim değil mahşer
Ayetin en çarpıcı yönü: "yarın" kelimesidir. Burada söz konusu olan yarın, sadece bir gün sonrası değil; mahşer sabahıdır. Hayatın hesabının sorulacağı, dosyaların açılacağı, perde arkasının göz önüne serileceği gündür.
Yarını düşünmeden yaşamak, sonsuz bir karanlığa koşmak gibidir. Bugün gösteri ve vitrin üzerinden yaşanan hayatların iç yüzü orada ortaya çıkacak.
III. Kendini unutanlar
19.ayet insan ruhunun en trajik durumunu anlatır: Allah’ı unutanlar, kendilerini de unutur. Bu ifade, insanlığın en korkunç felaketidir.
İnsan kendini unutursa, neyi niçin yaptığını, nereden gelip nereye gittiğini de unutur. Bu unutma bir ceza olarak gelir: Allah, onlara kendi nefislerini unutturur. Kendine yabancılaşan, benliğini kaybeden, özüyle irtibatı kopmuş bir kalabalık yürür sokaklarda.
Tüketir, çöpler, süslenir ama çıplaktır. Güler ama içten çürümüştür. Sahip oldukları onu tanımsız bırakır, çünkü "kim olduğu" bilgisini kaybetmiştir.
IV. Bir hesap günü var ya hazırlık
Her İslam öğretisi hesap üzerine bina edilmiştir. Her nefes, her nimet, her nimet israfı bir hesap konusudur. Peki sen ne hazırladın? Elindeki telefonun ekran süreleri ölçülürken, secdenin, yetimin başını okşamanın, hakkın yanında durmanın kaydını kim tutuyor?
Her şeyin fişi var ama vicdan fişi neredeyse kesilmiş durumda. Kendine bak. Ne için yaşıyorsun? Kime hizmet ediyorsun? Nereden gelip nereye gidiyorsun? Bunlara cevap vermeyen hayat, sadece bir oyalanmaktır.
V. Modern fasıkların portresi
Fasıklar, Allah’ı unutanlardır. Ama bu unutma bilinçsiz bir unutma değil; kâr uğruna, zevk uğruna, statü için Allah’la olan bağı koparma tercihidir.
Bugün reklamlar Allah’ı unutturuyor. Algoritmalar seni sen olmaktan çıkarıyor. Mahremiyet metaya, insan bedeni markaya, vicdan piyasaya teslim. Fasık sadece zinakâr değildir; susan, gören ama umursamayan, zulme dilsiz kalan, hakkın karşısında tarafsız kalan da fasıktır.
YENİDEN KENDİNE DÖN!
Bu ayetler, bizi yeniden kendimize çağırıyor. İçine gömüldüğümüz yapay benlikten çıkıp, hakiki kimliğimize dönmeye davet ediyor. Çünkü Allah’ı hatırladığın an, kendini de hatırlarsın. Yarını unutma, çünkü sonsuz bir yarın seni bekliyor.
Ve unutma:
"Herkes yarın için ne hazırladığına baksın."
Bu emir, sözde değil, özde yaşamak içindir. Çünkü Allah, yaptıklarımızdan haberdardır.
Erol Kekeç/20.03.2025/Sancaktepe/İST