0
Yorum
3
Beğeni
5,0
Puan
186
Okunma
Büyük Selçuklu Veziri Nizâmülmülk, 14 Ekim 1092 tarihinde, Sultan Melikşah ile birlikte çıktığı bir sefer sırasında Nahcıvan yakınlarında suikasta uğrayarak hayatını kaybetti. Bu suikast, Selçuklu tarihinin en kritik kırılma noktalarından biri olarak kabul edilir. Vezirin öldürülmesiyle yalnızca tecrübeli bir devlet adamı kaybedilmemiş, aynı zamanda Selçuklu idaresinde derin bir otorite boşluğu doğmuştur. Nizâmülmülk’ün ölümüyle ilgili olarak tarihçiler arasında üç temel fail adayı öne çıkmaktadır: Hasan Sabbah önderliğindeki Bâtınîler, Sultan Melikşah ve saray içi klikler. Bu makalede, her bir tez tarihî kaynaklar ve analizler çerçevesinde ele alınacaktır.
1. Bâtınîler (Haşhaşîler) ve Hasan Sabbah Tezi
En yaygın kabul gören görüşe göre, suikast Hasan Sabbah’ın liderliğindeki Bâtınî fedaîleri tarafından gerçekleştirilmiştir. Nizâmülmülk, İsmailîliğin Selçuklu topraklarında yayılmasına karşı sert tedbirler almış, bu mezhebe karşı hem askerî hem de ideolojik mücadele yürütmüştü. Bu nedenle Bâtınîlerin en büyük düşmanlarından biri hâline gelmişti.
İbnü’l-Esîr, el-Kâmil fi’t-Târîh adlı eserinde, suikastı gerçekleştiren kişinin “derviş kılığına girmiş” bir Bâtınî fedaî olduğunu aktarır. Aynı şekilde, Hüseyin Nihal Atsız da bu eylemin doğrudan Hasan Sabbah’ın talimatıyla gerçekleştirildiğini belirtir. Bernard Lewis, C. E. Bosworth gibi modern tarihçiler de bu görüşü destekler; ancak arka plandaki siyasi yönlere de dikkat çekerler.
Kaynaklar:
İbnü’l-Esîr, el-Kâmil fi’t-Târîh, Cilt 10
Bernard Lewis, Haşhaşîler: İslam Dünyasında Bir Mezhep ve Onun Fedaileri
C. E. Bosworth, The Political and Dynastic History of the Iranian World
2. Sultan Melikşah’ın Emriyle Suikast Tezi
Bazı modern tarihçiler, suikastın arkasında bizzat Sultan Melikşah’ın olabileceğini ileri sürerler. Nizâmülmülk ile Sultan arasında, özellikle son yıllarda artan görüş ayrılıkları bu tezin temelini oluşturur. Nizâmülmülk’ün oğullarının sarayda etkinleşmesi ve vezirin, taht için Terken Hatun’un oğlu Mahmud yerine kendi desteklediği Berkyaruk’u öne çıkarması, sultanla ilişkilerinde gerginliğe neden olmuştur.
Bu görüşe göre, Melikşah, artan nüfuzundan rahatsızlık duyduğu vezirinden kurtulmak istemiştir. Suikasttan sonra herhangi bir derin soruşturmanın yürütülmemesi ve Melikşah’ın kısa süre sonra zehirlenerek ölmesi, bu görüşü savunanlara göre dikkat çekici unsurlardır.
Kaynaklar:
Osman Turan, Selçuklular Zamanında Türkiye, s. 112-116
C. Hillenbrand, The Seljuq Empire
3. Saray Entrikaları ve Terken Hatun’un Rolü
Üçüncü bir yaklaşım, suikastın ardında doğrudan bir kişi yerine, saray içindeki güç mücadelelerinin bulunduğunu savunur. Bu bağlamda özellikle Terken Hatun’un rolü öne çıkar. Terken Hatun, oğlu Mahmud’u tahta geçirmek istemekte, bu amaç doğrultusunda Nizâmülmülk’ün nüfuzunu bir engel olarak görmektedir.
Bu görüşe göre, suikastın fiziksel faili bir Bâtınî olsa da, suikastı azmettiren kişi veya gruplar saray içindeki muhalif kliklerdir. Dolayısıyla Bâtınîler bu bağlamda birer araç olarak değerlendirilir.
Kaynaklar:
Ali Sevim, Selçuklu Devletleri Tarihi, Türk Tarih Kurumu Yayınları
Mehmet Altay Köymen, Büyük Selçuklu İmparatorluğu Tarihi, Cilt II
Sonuç
Nizâmülmülk’ün ölümü, Selçuklu tarihinde yalnızca bir vezirin suikasta uğraması değil, aynı zamanda sistemli devlet teşkilatının sarsılması anlamına gelir. Her ne kadar suikastın Bâtınîler tarafından gerçekleştirildiği genel kabul görse de, olayın arkasında Sultan Melikşah’ın ya da saray içindeki kliklerin bulunabileceğine dair güçlü kanıtlar da vardır. Tarihsel veriler, suikastın yalnızca mezhep çatışmalarından değil, aynı zamanda siyasi hırslar ve kişisel rekabetlerden de beslendiğini göstermektedir. Kesin failin kim olduğu bugün dahi tartışmalı olsa da, Nizâmülmülk’ün ölümü çok katmanlı bir komplonun neticesi olarak değerlendirilmektedir.
5.0
100% (1)