0
Yorum
3
Beğeni
5,0
Puan
195
Okunma
İYİLİK
GÖNÜL BORCU
Çok hassasım!
Milyonda bir insanın sahip olabileceği bir özellik bu!
Bana yapılan iyilik veya kötülükten çok etkilenirim.
Kötülüğe karşılık veremem içime atarım yara olur kalır kanar durur içimde öylece!
Tamiri zordur çünkü!
Ama iyilikler!
İşte benim ruhumu büyüleyen bu güzellikler , kanayan o yaralarıma merhem olurlar.
Hani hep o dört beş yıllık yokluk yoksulluk dönemlerimi yazıyorum ya sizlere!
İşte o yıllarda , üniversite okumamın hayal olduğu o yıllarda birileri belki onlar için küçük ama benim için, hayat akışımı değiştirecek kadar büyük bir yardımla bana destek oldular.
O dönemlerde Kilis’te üniversiteye hazırlık kitabı bulmak mümkün değildi.
Benim kitap alacak param yoktu.
“Nasıl olmaz?” demeyin.
Yoktu!
Babamın ölümüyle birlikte borç batağına saplanmıştık.
Karın tokluğuna ırgatlığa gittiğimiz günlerdi.
Aldığımız yevmiyeler ya odun kömüre, ya kışlık zad zahireye gidiyordu.
Bir yumurta alıp da gönlümüzce yiyemediğimiz günlerdi.
Evde sadece bulgur ve hamur mayalayıp sokaktaki fırında pişirttiğimiz kara ekmekler vardı.
Okumak !
Ağzıma o kelimeyi alamazdım bile!
Annem hemen” halimiz belli kızım! Ne okuması?” derdi.
Bir kitabım olsaydı ah!
Çalışır hazırlanırdım.
O dönemde çok sevdiğimiz komşumuz İstanbul’a taşınmıştı
Bitişik komşumuz olan Emine abla ile eşi Ahmet amca oldukça yoksul insanlardı. Kerpiçten tek odalı bir evde yaşıyorlardı.
Ahmet amca bazen o tek göz odaya kurduğu tezgahında kilim dokuyor, bazen bir fırında ekmek pişiriyordu
Ben yaşlarda bir oğulları vardı ama onu da çocuk yaşta çalışşın diye İstanbul ‘a göndermişlerdi. O ,orada fırında dayılarının yanında çalışıyordu. Kazandığı parayı ailesine gönderiyordu.
Gün oldu kendileri de İstanbul ‘a gitmeye karar verdiler
Kız kardeşimi onların oğlu ile sözlendirdiler.
Annem onlara her ay mektup yazdırırdı bana.
Mektubu yazarken birden aklıma geldi. Not olarak bir kitap istediğimi yazdım.
“Üniversite sınavına hazırlık kitabı” dedim
“ Ama annem bilmesin ne olur!” dedim.
Bir ay sonra eve benim adıma bir kitap geldi. Oldukça kalındı. Tüm dersler vardı içinde.
Bağ bahçede işe gitmediğimiz günler veya gecelerde kitabı elimden düşürmüyor çalışıyordum.
“Kazanacağım! Bu kaderi değiştireceğim!” diyordum.
Oldu! Başardım!
Zor şartlarda okudum,
Zor bir hayatım oldu.
Zor bir evliliğim oldu
Benim gibi oldukça hassas birine, tam tersi zor bir kişilik nasip oldu
Pes etmedim. “Bunu da başaracağım”dedim
İdare ettik onu da!
Fedakarlık, özveri, ılımlılık, sessizlik!….
Yapmak zorunda idim!
Hepsi biraz kabus, biraz düş, biraz hayal gibi geldi geçti!
Mücadele hiç bitmedi.
Gelelim bana bir kitap ile destek olan o insana gönül borcuma!
Rüzgar onlar için hep ters esmişti maalesef!
Ne zaman ki onların da çocukları okuyup onlara destek olmaya başladı işte o zaman her şey yoluna girdi.
Ben de bir kaç yıldır gizliden saklıdan onların gönlünü almaya çalışıyorum.
Bayramlarda davet ediyorum onları bu çok hoşuma gidiyor.
Aramızda gizli bir anlaşma var gibi hiç kimseye , hiç bir şey söylemiyoruz. Yaptığım hiç bir şeyi belli etmeden bayramı birlikte geçiriyoruz
Hediyelerini alıyor, sonra da gözlerim ile onlara” sizin sayenizde ben bugün buralara kadar gelebildim!” diyorum.
Keşke elimden daha fazlası gelebilse! diyorum
Hayatıma dokunan bu güzel insanlara vefa borcum hiç bitmez, bitmeyecek de!
Tülay Sarıcabağlı Şimşek
24.05.2025
5.0
100% (2)