İslam’ın temel kavramlarından biri olan "salât" geleneksel İslam’da genellikle "namaz" anlamında anlaşılsa da Kur’an’da farklı bağlamlarda farklı anlamlar taşımaktadır. Tevbe Suresi 84. ayette, Allah şöyle buyurmaktadır: > “Ve onlardan ölen birinin üzerine salât etme ve kabri başında durma çünkü onlar Allah’ı ve elçisini inkâr ettiler ve onlar fasık olarak öldüler.” Bu ayette "salât etmek" ifadesi genellikle "namaz" olarak bilinen anlamda değil dua etme anlamında kullanılmıştır. Allah Nebimiz Muhammed’e o dönemde ölen fasıklara dua etmemesi ve onların kabri başında durmaması gerektiğini bildirmiştir. Ayet bu kişilerin İslam’ı kabul etmemiş ve Allah ile elçisini inkâr etmiş olduklarını belirtirken onların fasık olarak ölmeleri nedeniyle Allah’ın rahmetini ve affını dilememesini istemektedir. İslam’da dua etmek, Allah’a yönelmek, O’ndan yardım ve affetme dilemek müminin hayatının önemli bir parçasıdır. "Salât etmek" ifadesi de Nebimiz Muhammed’e ve onun ümmetine Allah’a dua etme, rahmet dileme görevini hatırlatmaktadır. Ancak bu ayetteki kullanım dua etmenin koşullarına dikkat çekmektedir. Müslümanlar iman etmeyen ve İslam’ı reddedenlerin ardında dua etmemelidir. Bu bağlamda "salât etmek" sadece ölüm sonrası bir kişiye dua etmek değil aynı zamanda o kişinin hayatındaki inançsızlık ve fesat durumlarına da dikkat edilmesi gerektiğini anlatmaktadır. Bu durum sadece öldükten sonra dua etmenin değil insanların yaşamlarındaki inançlarının da önemli olduğuna işaret etmektedir. Nebimiz Muhammed’e iman etmeyen ve Allah’a karşı gelmiş olanların ardında durmama emri verilmiştir çünkü onların bu inançsızlıkları Allah’ın rahmetine ve bağışlamasına engel teşkil etmektedir. İslam’da dua etmek aynı zamanda bir teselli ve rahmet arayışıdır. Ancak bu dua bir anlam taşımalı samimi bir iman ve Allah’a teslimiyetle yapılmalıdır. Müslümanların dua etmesi Allah’tan gerçek bir affedilme ve rahmet dilemesidir. Tevbe Suresi 84. ayetindeki "salât etme" yasağı aynı zamanda insanların iman etmeyenlerin ahiretteki durumuna dair bilgiye sahip olmadan onlara dua etmelerinin gereksizliğine de işaret etmektedir. İslam’a göre dua yalnızca doğru yolda olanlar ve Allah’a teslim olanlar için anlam taşır. Tevbe Suresi 84. ayetindeki "salât" kelimesi geleneksel İslam’da "cenaze namazı" olarak anlaşılıyor olsa da İslam’da cenaze namazı yoktur. Ve ayette de "namaz" değil dua etmek anlamında kullanılmaktadır. Nebimiz Muhammed’e iman etmeyenlerin ardından dua etmeme emri verilmiştir çünkü onların Allah’a karşı gelmeleri ve fesat içinde ölmeleri affedilmelerini engellemektedir. Bu ayet İslam’daki dua kültürünü ve dua etmenin koşullarını anlamamız için önemli bir ipucu sunmaktadır. Sonuç olarak cenaze namazı yoktur. Tevbe Suresi 84. ayetindeki salat etmekse dua etmek anlamındadır. Dua etmek samimi bir iman ve teslimiyetle yapılan bir ibadettir ve sadece doğru yolda olanlar için anlam taşır.
Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Hz. Peygamber, vefâtından haberdar olduğu bütün Müslümanların cenâze namazını kılmış ve onlara dua etmiştir. Hatta Hz. Peygamber, gece geç vakitte vefât edip de zahmet olur düşüncesiyle kendisine haber verilmeden cenâzesi kaldırılıp mezarına konulan bazı Müslümanların cenâze namazını, onların mezarı başında kılmıştır.
Ayrıca Buhari, Müslim ve Ebu Davud ile diğerlerinden bu sorularıma cevap istiyorum. Buhari, Müslim, Ebu Davud, Ahmed bin Hanbel, İmam Şafii ve diğerleri bu sorulara cevap versinler. 1) Yolunuzun doğru olduğuna Allah'ı şahit tutabilir misiniz? 2) Kur'an eksik mi? 3) Kur'an detaylı değil mi? 4) Kur'an ayetleri apaçık değil mi? 5) Allah’ın Kitabı Kur’an, “eksiksiz ve detaylı”diyorsanız insanların uydurduğu rivayet kaynaklarına neden ihtiyaç duyuyorsunuz? 6) Kur’an’da “Dinde zorlama yoktur” buyurulmuşken, mezheplerin dayattığı uygulamalar nasıl meşru olabilir? 7) Nebimiz Muhammed'in görevi sadece Kur’an’ı tebliğ etmek (Maide 99; Şura 48) ve açıklamaksa (Nahl 44), onun adına sonradan uydurulan hadislerle din inşa etmek Allah’a ortak koşmak değil midir? 8) Kur’an her şeyin açıklayıcısı (Tibyanen li kulli şey’in – Nahl 89) ise, din adına Kur’an dışı bir bilgiye güvenmek, Kur’an’ı yetersiz görmek anlamına gelmez mi? 9) Allah, “Sözlerin en güzeli Allah’ın kitabıdır” (Zümer 23) diyorsa, insanlar neden onun sözünü bırakıp insan sözlerini (hadisler, fıkıh kitapları) üstün görürler? 10) Nebimiz Muhammed “Ben yalnızca bana vahyedilene uyarım” derken (En’am 50), biz neden onun sözünden çok, onun adına uydurulan rivayetlere uyuyoruz? 11) Kur’an'da hesap günü herkesin kendi kitabıyla sorgulanacağı (İsra 13-14) belirtilirken, mezhep kitaplarıyla amel etmek bizi nasıl kurtarabilir? 12) Kur’an’a göre Allah’ın dini tektir (Şura 13), ama bugün yüzlerce mezhep var. Bu bölünme Kur’an merkezli bir dine mi işaret eder, yoksa insan merkezli bir dine mi? 13) Allah’ın “hiçbir şeyi eksik bırakmadım” (En’am 38) dediği Kur’an’dan başka bir kaynakla hüküm vermek Allah’ın hükmünü beğenmemek değil midir? 14) Kur’an’da “yalnızca Kur’an’a sarılın” denildiği halde (Ali İmran 103), rivayet kitaplarına sarılmak şirk ve bid’at değil midir? 15) Kur'an büyü kitabı mı? Kur'an büyü kitabı değilse sizler niçin bu sure buna şu sure buna iyi gelir. Bunu şu kadar oku bu kadar oku diyorsunuz? Niçin hadisler Kur'an'ı büyü kitabı olarak gösteriyorlar? 16) Hadisler en çok kimin işine gelir. Müslümanların mı yoksa medyumların ve din tüccarlarının mı? Madem ki Müslümanların o zaman mesleğinizi terk edip dini ücretsiz anlatın başka meslek yapın bunu yapabilir misiniz? Çünkü tarih boyunca gelen nebiler dini tamamen doğru şekilde anlattıkları hâlde dinden para kazanmadılar sizlerse dini bir ticarethaneye dönüştürmüşsünüz dinden para kazanmayı terk edebilir misiniz? 17) Allah'ın kitabının üstünde bir kitap bir yol olabilir mi. Allah'ın kitabı mı üstündür yoksa kullar tarafından yazılan kitaplar mı? Niçin yolunuz çelişkilidir. Niçin hadis kitapları kendi içinde dahi çelişkilidir. Allah'tan olsaydılar çelişkili olur muydular? 18)Neml Suresi 82. ayetindeki canlı niçin insanların Kur'an ayetlerine iman etmediklerini söylüyor? 19) Allah kuluna yetmez mi? Allah kuluna yetiyorsa Allah'ın sözü üstüne söz mü olur? Allah'ın sözünü üstüne söz olmuyorsa siz niçin Allah'ın sözünün üstüne söz söylüyorsunuz. Bu yaptığınız yanlış değil mi? 20) Nebimiz Muhammed hangi mezheptendi ve Dört Halife Döneminde mezhepler var mıydı. Mezhepler onların zamanında yoksa onlar mezhepsiz oldukları için dinsiz miydiler? Onların mezhebi yoksa sizin niçin mezhebiniz var? 21) Mezheplerin namazı kılış şekilleri ve okunan dualar niçin farklıdır. Ve Nebimiz Muhammed Arap değil mi niyeti niçin kendi dillerinde seçmişler? 22) Niçin 3 çeşit namaz takvimi var. Nebimiz Muhammed zamanında mekanik saat var mıydı? Mekanik saatler özellikle 13. yüzyılda İslam dünyasında astronomi çalışmalarıyla geliştirilmedi mi ? Mekanik saat Nebimiz Muhammed zamanında yoksa Güneş Saati (Gölge Saati), Kum saatleri ve yanma süresi belli olan kandiller, Güneşin doğuşu, batışı, öğle vakti ve yıldızların konumları gibi doğal işaretlerin namaz için kullanılması gerekmez mi? Kur'an'da namaz için neler geçiyor. Güneşin konumları geçmiyor mu? Bu durumda namaz vakitlerinin, Güneşin konumuna göre belirlenmesi gerekmez mi? Bu durumda astronomik saate uyulması gerekmez mi? Peki enleme göre saat Meteoroloji Genel Müdürlüğü web sitesinden Güneşin doğuşu ve batışı saatlerine bakıldığı zaman Diyanete mi, Fazilet'e mi yoksa Süleymaniye Vakfı Takvimine mi uyar. Peki gün batımı saatinden gün doğumu saati çıkarılıp bulunan fark ikiye bölünüp ardından gün doğumu saatine eklenince bulunan öğle namazı vakti yine Süleymaniye Vakfı Takvimine uymuyor mu? Bu durumda Diyanet 4 vakit namazı vakti geçtikten sonraya verdiğine göre Diyanet'e ve Fazilet'e uyan kişi 4 vakti kaçırmış 1 vakti vaktinde kılmış olmuyor mu? 23) Kur'an'ı kabul etmeyen ağzıyla kabul edip aynı zamanda yine ağzıyla yeterli değildir deyip kalbiyle Kur'an'ı kabul etmeyen kişi Müslüman olabilir mi? 24) Buhari, Müslim, Ebu Davud vs kitaplarına tüm hadisleri mi dahil etmişler tümünü dahil etmediyseler onlarda hadis inkarcısı olmuyorlar mı. Ve onlar vahiy mi aldılar ki 2 milyon hadisin arasında kafalarına yatanları kabul ettiler diğerlerini reddettiler? 25) Dört Halife ve Nebimiz Muhammed hadislerin yazılmasını yasaklamamış mı. Yasakladıysalar onlar da hadis inkarcısı olmuyorlar mı? Dört Halife Döneminde hadis yazımı yasaklandığına göre nasıl Nebimiz Muhammed döneminde var olabiliyorlar Nebimiz Muhammed döneminde yasaklanmadıysalar Dört Halife nasıl yasaklamışlardır. Yasaklama yetkisini nereden aldılar dinde var olması gereken bir şeyi yasaklamaya cüret ederler mi? 26) Nebimiz Muhammed niçin Kur'an'da ümmetinin Kur'an'ı terk edeceğini söylüyor. Ayet Nebimiz Muhammed'in zamanıyla ilgiliyse Nebimiz Muhammed zamanında Kur'an terk edildiyse Kur'an nasıl bize kadar geldi. İnsanlar iman etmedikleri bir kitabı mı nesilden nesle ulaştırmaya çalışırlar? 27) Bir kişi Allah'ın hükmünde ortak olabilir mi. Bir kişinin yaptığı bir yorum dinde Kur'an'a aykırıysa geçerli olur mu? Bu durumda hadis kitaplarının ve mezheplerin tamamen doğru olduğunu iddia edebilir misiniz. İddia edemiyorsanız niçin onlara uyuyorsunuz? 28) Bir kişinin görüşü mutlak doğru olur mu. Bilimde dahi bugün için geçerli olan bir şey yıllar sonrada aynı şekilde geçerli olur mu. Bu durumda mezhep imamlarının din konusundaki fikirleri otorite olur mu ve birbirlerinden farklı yorumlar yapmamışlar mı. Bu durumda mezhepler dinde otorite olur mu. Bu durumda nasıl mezheplere uyuyorsunuz? 29) Tek bir mezhep imamı dahi Allah'ın haram kılmadığı bir şeyi kendisine haram kılarsa "Ey iman edenler! Allah'ın size helal kıldığı helal ve güzel şeyleri haram etmeyin ve haddi aşmayın. Şüphesiz Allah haddi aşanları sevmez."( Maide suresi 87. ayet) Ayeti gereği haddi aşanlardan olur mu olmaz mı. Örneğin Hanefi birisi tilki veya yer mi? Çünkü İmam Şafii eti helal demiş peki Ebu Hanife ne demiş haram dememiş mi. Bu durumda birisinin helal dediğine diğeri haram demiyor mu. Peki tek bir mezhep imamı dahi Allah'ın hükmünde ortak olabilir mi? Müşrik ortak koşan demektir. 30) Mezhep imamlarının, hadis imamlarının tıp, psikoloji, astronomi ve fizik konularında bilgisi var mıydı. Din konusunda bu konularda bilgileri yoksa çok eksik olmazlar mı? 31) Bir kişi tamamen doğru olabilir mi. Her dediği tamamen doğru kabul edilebilir mi? Bu durumda nasıl oluyor da hadislere ve mezheplere uyuyorsunuz? 32) Hadisleri kabul edenler kabir azabını kabul ediyorlar ancak kabir azabını kabul etmek Allah'ın gücünü hafife almak olur. Bunun birkaç sebebi vardır. 1. Bedenin Yok Olması: İnsan bedeni zamanla çürür ve yok olur. Eğer kabir azabı fiziksel olarak gerçekleşiyorsa, cesedi tamamen çürüyen veya toprak olan bir insan bu süreci nasıl yaşayacaktır? Modern bilim, insan bedeninin belli bir süre sonra tamamen yok olduğunu ortaya koymaktadır. 2. Yanarak Ölenler ve Küle Dönüşme: Yanarak ölen bir insan tamamen küle dönüşmektedir. Eğer kabir azabı fiziksel olarak gerçekleşiyorsa, toprağın altına girecek bir beden kalmamaktadır. Küle dönüşen bir insan nasıl azap görecektir? 3. Organ Nakli Durumu: Organ bağışı yapan bir insanın vücudunun birçok parçası başkalarına nakledilmektedir. Bu durumda Münker ve Nekir, hangi bedeni sorgulayacaktır. Organları farklı bedenlere dağıtılmış bir kişinin kabir azabı nasıl olacaktır? 4. Bedensel Azap ve Ruhun Bağımsızlığı: İslam inancında ruhun bedenden bağımsız bir varlık olduğu kabul edilir. Ancak kabir azabı anlatıları, bedensel acılar üzerinden tarif edilmektedir. Eğer ruh bedenden ayrılıyorsa, bedene uygulanan azap nasıl anlam kazanabilir? 5. Adem döneminde ölen birisiyle bizim zamanımızda ölen birisinin günahlarının aynı olması durumunda Adem döneminde ölen kişiye haksızlık olmaz mı. Bu Allah'ın adaletine yakışır mı? Bu durumda kabir azabı nasıl kabul ediyorsunuz?
Tüm Müslümanlar Kur'an'dan sorumludur. Düşünün ferdiyet makamını dahi uydurdular 20 Nisan 571 Cumartesi gününü dahi pazartesi ilan ettiler kadınlara zulmettiler köleliği İslam dinine eklediler.
Açıklar mısınız Buhari, Müslim, Ebu Davud bunların ne ilmi vardı? Alanlarında nasıl otorite olmuşlar psikoloji, ziraat, tıp, fizik biliyorlar mı ki dinde otorite olsunlar?
Allah aşkına insanlar hiçbir ilim almadan alanında otorite olan kişilere güvenilmez uydurma diyor. Bu durumda sizin yazdıklarınıza nasıl güvenilecek. İslam bundan kaybediyor.
Buhari, Müslim, Ebu Davud bunlara güvenilmez. Bunların tıp, ziraat, psikoloji, astronomi, fizik bilgileri yok ancak hadis kitabı yazmışlar Müslümanlar Kur'an'dan sorumludur. Kur'an'da cenaze namazı kılmak diye bir namaz geçmez. Buhari, Müslim, Ebu Davud, Ahmed bin Hanbel'inse kitaplarına uyulmaz. Çünkü bunları tıp, psikoloji, ziraat, astronomi, fizik bilmiyorlar Kur'an'a iman etmiyorlar bu yüzden içsel zeka dahi ferdiyet makamı ilan edildi. Kadınlara zulmedildi. Namaz vakitleri hatalı oldu.
Hocam Buhari Müslim Ebu Davud almış ama siz hangi bilgiye göre uydurma diyorsunuz. Hangi ilimleri tahsil ettiniz merak ettim. Uydurma olduğuna dair kanıtı ekleyin merak ettim.
Bu hadis uydurmadır. Dikkat ederseniz ayette salatını kılma demiyor. Salat etme diyor. Yani mağfiret dileme diyor. Aynı Allah'ın Nebimiz Nuh'tan oğlu için dua etmemesini istemesi gibi sizin verdiğiniz hadisçe uydurmadır. İslam'da ölü için namaz kılmak değil dua etmek, mağfiret dilemek vardır.
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.